Konu: | HDP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan, son zamanlarda yaşanan işçi ölümlerinin tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesinin (10/820), ön görüşmelerinin Genel Kurulun 4 Kasım 2014 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin |
Yasama Yılı: | 5 |
Birleşim: | 9 |
Tarih: | 04.11.2014 |
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; HDP Grubu önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, özellikle son aylarda yaşamış olduğumuz iş kazaları, Soma başta olmak üzere, son, ekim ayı sonu itibarıyla Karaman Ermenek ilçesindeki su baskını sonucu meydana gelen göçük ve neticesinde 18 işçimizin madende mahsur kalması süreci, Türkiye'deki iş kazaları noktasında konunun yeniden değerlendirilmesi ve konuyla ilgili yeni bir bakış açısıyla bu hususların ele alınması gerçeğini hepimizin gözleri önüne seriyor.
Türkiye, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili son yıllarda çok önemli yasal düzenlemeler yapmış olmasına rağmen, hatta, imzalamadığımız, onaylamadığımız ILO sözleşmelerinin ilgili hükümlerini yasal düzenlemeler içerisinde dercetmesine rağmen, maalesef, son iki yılda gerek iş kazaları sayısındaki artış ve gerekse de ölümlü iş kazaları noktasında son iki yıldır gerçekten sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz.
Türkiye, 30 Haziran 2012 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası'yla birlikte, aslında, bu anlamda son derece önemli bir yasal düzenleme gerçekleştirdi. Bu yeni yasanın en önemli özelliklerinden biri, kuralcı yaklaşımlardan ziyade önleyici, iyileştirici ve geliştirici bir yaklaşıma sahip olmasıdır. İş yerlerinin risk analizlerine göre değerlendirilerek sınıflandırılması, hayati ve özel tehlike bulunan yerlerde sadece özel eğitim almış elemanların girmelerine müsaade eden bir düzenleme olması, 1 ve 9 çalışanı olan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıflarda yer alan iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin finansmanının Çalışma Bakanlığı tarafından yapılmış olması; iş yerlerinin az tehlikeli, tehlikeli ve çok tehlikeli olmak üzere üç gruba ayrılması, tüm çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kapsamına alınması gibi son derece önemli, devrim niteliğinde bir yasal düzenlemeyi hep birlikte hayata geçirdik. Soma kazasıyla birlikte son torba yasada özellikle maden alanında ve yer altında çalışan işçilerimizin çalışma koşullarını düzeltmeye yönelik, onların çalışma sürelerini günlük altı saate indiren ve bazı çalışma koşulları içerisinde işverene yeni yükümlülük getiren çok önemli bir düzenlemeyi hayata geçirmemizin hemen arifesinde Ermenek'te yaşanan hadise meselenin yalnız yasal düzenlemelerle çözülemeyeceğini, bu konuda mutlaka güvenlik tedbiri noktasında bir bilinç oluşturulması gerektiğini, gerek çalışanlar açısından ve gerekse de toplum açısından bir farkındalık oluşturmamız gerçeğini net bir şekilde ortaya koymuş durumda.
Değerli arkadaşlar, 6 Eylülde meydana gelen ve 10 işçimizi kaybettiğimiz inşaat kazasının hemen sonrasında Sayın Başbakanımızın yapmış olduğu açıklama bundan sonraki süreçle ilgili son derece önemli ve yol haritasını belirleyen bir açıklama. Sayın Başbakanımızın yaptığı açıklamada her türlü soruşturmanın en detaylı şekilde yapılacağını, bu tür hadiselerin oluş şekli, varsa ihmal veya başka sebeplerle derinlemesine araştırılacağı ve kamuoyunun bu konularla ilgili çok şeffaf bir şekilde bilgilendirileceğiyle ilgili bu sürecin takibi noktasında önemli bir açıklaması oldu. Bu açıklamanın hemen ertesinde, 8 Eylülde toplanan Bakanlar Kurulunun en önemli gündem maddesi iş kazaları, iş kazalarıyla ilgili yapılan yasal düzenlemeler ve bundan sonrasıyla ilgili yapılması gereken hususlar oldu. Burada, Çalışma Bakanlığınca sosyal tarafların katılacağı bir toplantı yapılması kararlaştırıldı. Hemen ardından, 12 Eylülde Çalışma Bakanlığında yapılan toplantı sonucunda 4 başlıktan oluşan bir eylem planı ortaya kondu ve Sayın Başbakanımızın Çalışma Bakanını ziyareti sonrası kamuoyuyla paylaşmış olduğu bu 4 eylem planının birincisi süreç yönetimi, ikincisi insan faktörü ve eğitim, üçüncüsü toplumsal duyarlılık, bilinçlendirme ve iş güvenliği kültürü, dördüncüsü de yasal düzenlemeler adı altında, dört temel başlık unsuru olarak eylem planı ortaya konuldu.
Yasal düzenlemelerle ilgili, gerek iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılan ve yapılması gerekenler ve gerekse de Türkiye'nin İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun ILO ve Avrupa Birliği standartlarına yükseltilmesi noktasında, Türkiye'nin 176 sayılı ILO Sözleşmesi'ni onaylamasıyla ilgili yasal düzenleme paketi hazırlandı ve hepinizin bildiği gibi bu konuyla ilgili gereken yasal düzenlemeler noktasındaki hazırlıklar Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderildi.
Yalnız, geldiğimiz noktada, yasal düzenlemelerin çok daha ötesinde hepimizin üzerinde durması gereken temel konunun eğitim konusu olduğu, toplumda farkındalık oluşturma olduğu ve çalışma bilinciyle ilgili başta çalışanlarımızın bu konudaki yetkilerini, sorumluluklarını ve kendilerinin sağlığını ve hayatını koruma noktasında gereken farkındalığın oluşturulması noktasında bir mesafe almamış olmamız.
Son olarak Yalvaç'ta çok vahim bir kazayla karşı karşıya kaldık. Aslında bu konularla ilgili yasal düzenlemelerde sorumluluklar net bir şekilde tarif edilmiş olmasına rağmen, maalesef, gerek işverenin kapital yaklaşım içerisinde daha fazla kazanma arzusu ve gerekse de çalışanlarımızın iş sağlığı ve güvenliği bilincine yeterince sahip olmamaları, kendi hayatlarını riske eden yaklaşımlara karşı bir duruş ortaya koyamamaları neticesinde çok vahim sonuçlar doğuran bir kazayla karşı karşıya kaldık.
Düşünün ki bir jandarma kontrol noktası var ve bu kontrol noktasında çalışanların nasıl taşınmaları gerektiğiyle ilgili kurallar belli, 3 minibüsle jandarma kontrol noktasından yasal prosedüre uygun bir şekilde bir geçiş sağlanıyor, ama maalesef oradan geçtikten hemen sonra kapital işveren zihniyeti ortaya çıkıyor, ama buna karşılık çalışanlarımızın da iş güvenliğiyle ilgili yeterli bilince sahip olmamaları neticesinde, 3 minibüsten işçilerimiz ayrılarak -hepimizin bildiği- 20 küsur kişinin binmesi gereken bir yere 40 küsur işçimiz binerek ve gerçekten makine mühendislerinin -zannediyorum- yapmış olduğu incelemelerde de kesinlikle ve kesinlikle taşıma yapılamayacak bir minibüste fren patlaması sonucu burada birçok vatandaşımız maalesef hayatını kaybediyor.
Burada bizim gerek bütün aktörler olarak bu yeni yol haritasında bir yandan yasal düzenlemelerin yapılması ama diğer yandan da ilgili bütün birimlerin üzerine düşen görevi yapması noktasında ciddi bir farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Denetim sistemimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Çünkü geldiğimiz noktada, denetim sistemiyle ilgili ciddi anlamda bazı aksaklıklar olduğu, özellikle denetim ve işveren ilişkisinin çok ciddi anlamda facialara davetiye çıkardığı noktasında önemli tespitler var. Denetim sistemimizi masaya yatırmamız gerekiyor.
İşçimizde, işverenimizde ve bürokrasimizde iş sağlığı ve güvenliği kültürünü yeniden masaya yatırmamız gerekiyor. Sendikalarımız ve sendikalaşmayla ilgili, Türkiye'de bu konuyu yeniden gündeme alıp özellikle sendikaların iş sağlığı ve güvenliği noktasında üzerine düşen görevleri yapma noktasında çok daha farklı inisiyatifler almaları gerekiyor. İş kazalarını açıklama dilimizle ilgili yeniden bir hususu masaya yatırmamız gerekiyor ve en önemlisi kazaları tartışmamız ve ders çıkarmamız noktasındaki yaklaşımlarımızı yeniden masaya yatırmamız gerekiyor.
Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilen yasal düzenlemeler, Türkiye'nin onaylanmak üzere Meclise sevk etmiş olduğu, ILO'nun 176 Sayılı Sözleşmesi ve şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildi 176 Sayılı Sözleşme. Bu anlamda, zannediyorum... Ve Soma faciasını araştırmaya yönelik olarak kurulan Meclis araştırma komisyonu sonuçlarıyla birlikte, zannediyorum hep beraber bu konuyu yeniden masaya yatırmamız ve yol haritası belirlememiz gerekiyor.
Ben artık bu konuyu tekrardan bu şekilde hepimizin gündemden çıkarmamız gerektiğini, bu konuda siyaset üstü bir yaklaşımla... Ki şu anda Mecliste grubu bulunan partilerin de bu konudaki yaklaşımları ve samimiyetleri de ortada, ben inanıyorum. Mecliste grubu bulunan siyasi partilerle birlikte, Hükûmetin getirmiş olduğu yasal düzenlemelerle birlikte inşallah artık Türkiye bu anlamda, iş sağlığı, güvenliği anlamında yasal tedbirlerini almış ve artık iş kazaları olmaktan çıkıp katliamlara dönüşen, cinayetlere dönüşen bu hususun da inşallah gündemimizden çıkarılmış olması temennisiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)