| Konu: | CHP Grubunun, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 50 milletvekili tarafından, Artvin'in Murgul ilçesinde yapılması planlanan siyanür havuzuyla ilgili sorunların tüm yönleriyle araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 23 Ekim 2014 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı günkü birleşimde yapılmasına ilişkin |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 23.10.2014 |
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Artvin ili Murgul ilçesinde kurulmak istenen siyanür havuzu hakkında bir araştırma yapılarak gerekli önlemlerin alınması amacıyla vermiş olduğu araştırma önergesinin lehinde söz aldım. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, biraz önce bu konuda gerekli açıklamaları yapan Cumhuriyet Halk Partisi Değerli Milletvekili Uğur Bayraktutan Beyefendi'yi huzurunuzda tebrik ediyor, bu konuda verdiği mücadeleden dolayı şükranlarımı sunuyorum çünkü bu konuyu yaklaşık bir ay önce yine bu yüce Meclis kürsüsünden "Eğer bu sorun çözülmezse kendimi buraya zincirleyeceğim." diye Murgul'u bize o zaman tanıtmıştı. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün gelinen nokta itibarıyla, sayın milletvekilleri başta olmak üzere, Murgul'da yaşayan tüm vatandaşlarımızın ortak mücadelesi sonucu gelinen nokta itibarıyla konunun kısmen geriye bırakıldığı ya da o tehlikenin atlatıldığı görülmektedir. Bu konuda da emeği geçen tüm Artvin Murgullu vatandaşlarımıza, başta muhtarlar ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere tüm siyasi partilerin ilçe yöneticilerine ve mensuplarına ben de teşekkür ediyorum. Ayrıca Sayın Bayraktutan biraz önceki konuşmasında muhtarlara teşekkürü unutması nedeniyle kendi adına da bu teşekkürü iletmemi söyledi; onu da iletmiş olayım. (CHP sıralarından alkışlar) Hepsine teşekkür ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii, bu konu Murgul'da kurulan bir platformun çabaları sonucunda ilgililerinin dikkatini çekmiş ve Eti Bakır AŞ adına 1/10/2014 tarihinde yapılan bir duyuruyla... 2014/926 sayılı Duyuru şöyle: "Murgul ilçe sınırlarında bulunan tesislerimizde başta bakır madenciliği olmak üzere özellikle 4C grubu metallerin üretimi devam etmektedir. Söz konusu tesislerimizde kıymetli metallerin -yani altın, gümüş dâhil- üretilmesi durumunda siyanürle üretim metodu uygulanmayacaktır." şeklinde bir duyuruyla konu ertelenmiştir. Bu duyuru yani Eti Bakır İşletmelerinin vatandaşa yapmış olduğu bu duyuru, sadece altın, gümüş dâhil ağır metallerin üretilmesi durumunda siyanürle üretim metodu uygulanmayacağı yönündedir. Ancak bu işle uğraşan değerli milletvekilleri başta olmak üzere herkes bilir ki altın ve gümüşün eğer üretimi söz konusuysa mutlaka siyanürün de kullanımını beraberinde getirecektir. Bu, kamuoyundan gelen tepkiler doğrultusunda söz konusu tehlikenin sadece ötelendiğine işaret eden bir duyurudur. Buna öncelikle dikkatinizi çekmek isterim. İnşallah bundan sonraki mücadelede de yine herkes hiçbir siyasi görüş farklılığı gözetmeksizin konuya sahip çıkar ve bu sıkıntının ebediyen çözülmesine katkıda bulunur temennisinde bulunmak istiyorum.
Bu vesileyle, tabii ki madencilik sektörünün geneli içerisinde, evet, "altın, gümüş, bakır ve benzeri" gibi ağır metallerin işlendiği tesislerde çevreye verilen siyanür zararının etkisinin dışında başka sorunların da olduğunu ifade etmek istiyorum. Özellikle siyanür kullanımının kanser vakalarını artırdığı ve bunun somut delillerinin örneğin benim ilim Kütahya sınırları içerisinde bulunan yine siyanürün kullanıldığı bazı işletmeler nedeniyle resmî rakamlara da yansıdığını ifade etmek istiyorum. Kütahya'da bu konuda yaşanmış acı ve ciddi tecrübeler vardır. Diğer illerde yapılacak bu konudaki yatırımlar için de bu tecrübelerden yararlanılması gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii ki, bugün, madencilik sektörünün içinde bulunduğu ciddi sorunların başında hepimizin de yakından bildiği gibi özelleştirme sorunu yer almaktadır. Özelleştirmeyle birlikte arkasından gelen taşeron uygulaması maalesef her geçen gün daha da ağırlaşmakta ve birçok vatandaşımızın, özellikle maden işletmelerinde çalışan vatandaşlarımızın mağduriyetine yol açmaya devam etmektedir. Bu yüce Meclisin bu konuya öncelikle bir çözüm bulmasının yerinde olacağı görüşümüzü paylaşmak istiyorum.
Mevcut taşeron uygulamasında özellikle işçilerin mali ve özlük hakları başta olmak üzere mağdur edildiği önemli sorunlara mutlaka bu yüce Meclisin bir an önce, daha fazla uzatmadan çözüm bulması gerektiğinin özellikle altını çizerek vurgulamak istiyorum.
Tabii, en son 10 Eylül 2014 tarihinde 6552 sayılı "torba yasa" adı altında İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun bu yüce Meclisin onayıyla yürürlüğe girdi. Bu kanunun yürürlüğe girmesinin ardından, özellikle Soma faciası nedeniyle bu yüce Mecliste getirilen bazı işçi hakları yönündeki iyileştirmelerle birlikte yeni sorunlar ortaya çıktı.
Özellikle konuşmamın başında, bunun işçi haklarının geriye alınması ya da işçilere verilen bazı artı getirilerin ellerinden alınması şeklinde bir önerimizin olduğu biçiminde yorumlanmamasını altını çizerek ifade etmek istiyorum. Evet, gelinen noktada, yer altı maden işletmelerinde çalışan işçilere verilecek ücretlerin 2 katına çıkartılması doğrudur, olumlu bir gelişmedir; ancak bu durumda ortaya çıkabilecek sorunların maalesef önceden tespit edilerek görülmesi gerekiyordu. Şu anda gelinen noktada, yer altı madenciliği ve özellikle de kömür işletmeciliği yapılan birçok işletme kapatılmış durumdadır. Sebep, artan maliyetlerdir. Örneğin, kendi ilimin Gediz ilçesinin Gökler beldesinde mevcut maden işletmelerinin tamamı kapatılmış ve 700'e yakın işçi bugün işsiz kalmıştır. Benzer şekilde Zonguldak'ta, Manisa'da, Konya'da kapatılan kömür işletmeleri vardır. Sebep, maliyetlerin toplamda yüzde 40-50 oranında artmasıdır. Ve dolayısıyla satış fiyatları bugünkü piyasa fiyatlarıyla maliyeti karşılamadığı için iş yerlerinin kapatılmasıyla sonuçlanmıştır. İşsiz kalan işçidir, kapatılan iş yeri sahibi, işveren de bu işten mağdurdur.
Bu konunun çözümüyle ilgili Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının medyaya da yansıyan bazı açıklamaları vardır. Ama maalesef, üzülerek ifade ediyorum ki Sayın Bakan örneğin 29 Eylül 2014 tarihli bazı medya organlarında yayınlanan demecinde bu konuyla ilgili önergeyi torba yasada yüce Meclise getirdiğimizi ancak muhalefetin itirazı nedeniyle önergenin geri çekildiğini beyan etmiştir. Değerli milletvekilleri, böyle bir önerge bu yüce Meclise gelmemiştir ve muhalefetin itirazıyla geri çekilmemiştir. Talep şudur: Artan maliyetler nedeniyle oluşan ek yüklerin kamu işletmelerinde -Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi- devlet tarafından üstlenilmesi öngörülmektedir ama özel sektör işletmelerine de benzer katkının yapılması gereği ortaya çıkmıştır. Örneğin artan sosyal güvenlik katkı primlerinin kamu ve özel sektör işletmelerinde -yani kamu adına redevans usulüyle maden işletmeciliği yapılan işletmelerde- olacağı gibi, özel sektörde de bunun mutlaka dikkate alınması ve bu işletmelerin üzerindeki yüklerin hafifletilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde madencilik sektörü ithal kömür girişinin Türkiye'de önlenemeyeceği bir konuma gelmiştir. Bu konuyu özellikle yüce Meclisin dikkatine sunmayı bu vesileyle uygun buldum.
Diğer taraftan, maden haklarının sadece yer altı kömür işletmelerinde iki katına çıkarılmasına rağmen diğer madenlerde aynı tutulması da bir haksızlıktır, bir eşitsizliktir. Bu düzenlemelerin acilen yüce Meclisin gündemine yeniden getirilmesi gerekir. Sayın Enerji Bakanının eğer böyle bir düşüncesi var ise açıkça bu yüce Meclise bunu beyan etmesinde yarar olduğunu düşünüyorum. Fakat günü kurtarma adına yanlış demeçlerle bu tür önemli bir sorunun atlatılamayacağını da ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önergesinin lehinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)