GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Muharrem ayı ve Alevi vatandaşlarımızın sorunlarına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:8
Tarih:23.10.2014

SABAHAT AKKİRAY (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, muharrem ayı ve Alevi halkının talepleri konusunda söz almış bulunuyorum.

Yarın muharrem ayının ilk günü yani bin üç yüz otuz dört yıldır Müslüman topluluğu için matem günlerinin başlangıcı. Neden matem günü? Hazreti Muhammed'in öz torunu Hazreti Hüseyin ve Hazreti Muhammed'in ailesinden 72 canın alındığı kara günler olduğu için. Niçin katledildi Peygamberimiz'in ailesi ve neden bin üç yüz otuz dört yıldır sanki dün yaşanmış gibi acı veriyor? Acı veriyor çünkü Kerbela'ya akan kan Peygamberimiz'in kanı; Peygamber ailesi iktidar uğruna, zenginlik uğruna, kabilecilik adına, Müslüman halkı parçalamak pahasına katledildi. Bin üç yüz otuz dört yıldır oruç tutuluyor, gözyaşı dökülüyor ve yas çekiliyor.

İktidarın uygulamalarıyla Alevi olmaksa artık neredeyse suç; ibadethaneleri yok sayılıyor, Alevilere don biçeceğiz demek yetmeyince devletin tüm imkânlarıyla saldırıyorlar. Mecburi din dersleri yetmeyince sözde mecburi olmayanıyla saldırıyorlar. Öğretmen atamalarını bile buna göre ayarlıyorlar. İnanç özgürlüğünü sadece kendi inancı için istemek en büyük zulümdür, zulüm. Sizin gibi inanmayan ve ibadet etmeyen vatandaşlarınızı yok sayamazsınız. Bugün parmak hesabıyla yapacağınız her engelleme, gelecekte daha büyük ayrışmalara, çatışmalara, bölünmelere yol açacaktır. Bunu engellemeye çalışıyoruz.

Peki, iktidar neden Alevilere karşı acımasızca ayrımcılık uyguluyor, taleplerini yok sayıyor? Çünkü mezhepçilik yapıyor, kendisi gibi olmayanı devletin imkânlarıyla asimile etmeye çalışıyor. KPSS'de başarılı olan Alevi çocuklar mülakatları geçemiyor. Bunlarla ilgili yüzlerce şikâyet ortada. Yıllardır soruyorum, hâlâ cevap vermediniz: Sizin kamuda, bürokraside Alevi olan kaç vatandaşınız var? Askerî üst düzey görevlerde, valiliklerde, kaymakamlıklarda, üniversitelerde, belediyelerde kaç Alevi görev yapıyor? Millî takımda oynayan futbolculardan birisi için bile "Alevi'dir, Hataylıdır." diye ayrımcılık yapılmadı mı? İktidar, Alevileri kamunun dışına, açlığa, yoksulluğa, ötekileştirmeye terk etti. Bunu da sistematik olarak yapmaya devam ediyor. Bu da başka bir yönüyle katliam değil mi?

Ülkemizde kimsenin dinimizle sıkıntısı yok. Sıkıntı, din tüccarlarıyla, din adına, iktidar adına Peygamber ailesini katledenlerle, "Bugün Kerbela olsaydı biz Yezid'den yana oluruz." diyenlerledir, IŞİD'e sesini çıkartmayıp sırtını sıvazlayanlarladır. Kerbela mı arıyorsunuz? Hama'ya, Lazkiye'ye, Telafer'e bak; Kobani'ye, Şengal'e bak. Kerbela orada hâlâ yaşanıyor, insanlar ölüyor, kadınlar pazarlarda satılıyor, çocuklar katlediliyor. Kobani'yi de, Hama'yı da, Şengal'i de korumak her şeyden önce insanlık görevimizdir.

Zalimin karşısında durmak İslam'ın en önemli emri değil mi? Bugün zamanın Yezidleri coğrafyamızı kana buluyor, yaptıkları şiddet Türkmen, Kürt, Arap, Ezidi dinlemiyor. İslam'la en ufak bir alakası olmayan bu iğrençlik, nefret, çirkinlik sona ermeli.

Alevi halkının diğer halklar gibi devletin uygulamalarından payını alması için ne gerekiyorsa yapmak bizim görevimizdir. Bunu mezhepçilik için, particilik için, ötekileştirmek için yok sayanlara son söz olarak şunları söylemek isterim: Alevi halkının bir sözü vardır: "Her devrin Yezid'i varsa, her devrin Hüseyin'i de vardır. Zalimin karşısında durmak için ihtiyacımız olan tek güç Hazreti Muhammed'in, Hazreti Ali'nin, Hazreti Hüseyin'in yolundan yürümektir." İktidar mensubu bazı bazı vekiller ne diyordu? "Bugün Kerbela olsa biz Yezid'den yana olurduk." ve bugün Kerbela olsa -ben buradan söylüyorum- biz Hüseyin'den yana olurduk, biz Hüseyin'den yana olurduk, yine Hüseyin'den yana olurduk.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)