GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan, Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 26 milletvekili tarafından, çekirdeksiz kuru üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/454) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ekim 2014 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:5
Tarih:16.10.2014

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin üzüm üretiminde yaşanan sorunlara ilişkin verdiği Meclis araştırması önergesinin lehinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında bahsetmek isterim ki 2002'yle 2014'ü mukayese edecek olursak, 2002'de çiftçinin, üreticinin ve üzüm üreticisinin lehine ve bugün itibarıyla da aleyhine o kadar çok şey var ki süremiz elverdiğince bunları tabii, anlatmaya çalışacağız.

Değerli arkadaşlar, üzüm, Türkiye'mizin en önemli tarımsal ihracat ürünlerinden birisidir. Yaklaşık 460 bin hektarda yılda 4 milyon ton civarında üzüm üretilmekte; bunun yüzde 52'si kurutmalık, yüzde 38'i sofralık ve diğeri de şarap ve pekmez olarak değerlendirilmektedir ve ihracat olarak da sadece 2013-2014 sezonunda 453 milyon dolar döviz elde edilmiştir. Sadece Alaşehir'den örnek verecek olursak, Alaşehir Gümrük Kapısı'ndan 190 bin ton yaş üzüm ihracatı yapılarak 140 milyon dolar döviz sağlanmıştır. Ancak, bugün itibarıyla, sadece Sarıgöl üzüm bağlarında 400 bin tonluk rekoltenin 200 bin tonu şu anda bağda beklemektedir. Neden? Çok ciddi bir ihracat sıkıntısı var. Bu ihracat sıkıntısının sebeplerinden birisi de mevcut iktidarın Orta Doğu ülkeleriyle içine girdiği kriz durumu ve kötü ilişkilerdir. O yüzden ihracat dahi yapılamıyor, sadece Rusya'yla karşı karşıya kalınmış durumda.

Değerli arkadaşlar, her hasat dönemi öncesinde rekolte yüksek gösterilmek suretiyle üzüm fiyatlarıyla suni bir şekilde oynanmaktadır ve manipülasyon yapılmaktadır. Geçen yıl kuru üzüm rekoltesi 242 bin ton olarak açıklandı ancak rekolte 175 bin ton olarak gerçekleşti. Bu sezon da kuru üzüm rekoltesi yine 330 bin civarında açıklandı. Öyle görülüyor ki 240-245 bin ton civarında gerçekleşmekte. Yani, bu rekolte açıklamasıyla gerçekleşen rekolte arasında her yıl yüzde 28-30 civarında bir fark olmaktadır. Bu da fiyatlarda düşmeye neden olmaktadır. Bu, düpedüz bir manipülasyondur ve Hükûmet de buna sessiz kalmaktadır. 2002 yılında yaş üzümün kilogramı 70-80 kuruştu ve on iki yıllık AKP döneminde de mazot, gübre, ilaç gibi tarımsal girdiler, ortalama yüzde 400'e varan zamlar gördü ancak kilogram maliyeti bugün itibarıyla 60-80 kuruş arasında olan yaş üzüm, yine 70'le 100 kuruş arasında bir fiyata sahiptir.

Ben buradan Hükûmete soruyorum: Geçen yılki sezonda 5 lira, 5 lira 30 kuruş, 5 lira 70 kuruşa satılan çekirdeksiz kuru üzüm fiyatı, bugün itibarıyla neden ortalama 2,5 liradır? Hükûmetin, ilgili bakanların bunları açıklaması lazım. 2005 yılından beri 1 lira 15 kuruş-1 lira 40 kuruş arasında değişen sofralık yaş üzümün kilosu, bugün neden 70-80 kuruşa inmiştir? Bu fiyat inişiyle spekülatörlerin rekolte açıklamaları arasında ne gibi bir bağlantı vardır ve buna karşı neden bir önlem alınmamaktadır? Bir önlem alınması düşünülmekte midir?

Üzümler ağustos ayında toplanmaya başlıyor ancak TARİŞ, eylül ayında üzüm alım fiyatını açıklıyor. Bunda da, üzüm fiyatlarının geç açıklanması nedeniyle hem üzüm fiyatları düşük cereyan ediyor hem de üretici üzümünü yaş sofralık olarak mı, yoksa kurutmalık olarak mı değerlendireceği konusunda tereddüt yaşıyor. Bu yıl da maalesef TARİŞ eylül ayında 2,5 lira açıklamak suretiyle, İzmir Ticaret Borsasında 2 lira 70 kuruş, 2 lira 80 kuruş değerlenen üzüme 2,5 lira fiyat verildi ve bu da maalesef üreticinin aleyhine oldu ve bir mağduriyet gerçekleşti.

Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak 23'üncü Dönemde ve şimdi, bu dönemde de üzüm ve bağcılığın sorunları, üreticilerimizin sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması önergeleri verdik, gündem dışı konuşmalar yaptık, soru önergeleri verdik ve Hükûmeti bu konuda, üzümün desteklenmesi konusunda sürekli uyardık. Ancak, Hükûmet on iki yıldır üzümle ilgili hiçbir adım atmamıştır, üzüme özel. Biraz evvel Sayın Aydemir'in söyledikleri, genel tarımla ilgili hususlardır, onlar da ayrıca tartışılır.

Şimdi, tekrar Hükûmete soruyorum: "Havza bazlı üretim" dediniz mi? Dediniz. Peki, havza bazlı üretim nerede? Üzümle ilgili husus ne âlemde? "Gediz havzasında çekirdeksiz kuru üzüm desteklenecek." dediniz, Gediz havzasında çekirdeksiz kuru üzüm desteklendi mi? Toplantılar yapıldı, "fiziki planlamalar ve üretim planlaması" denildi ve bunlar yapılmadı. Üretim planlaması için, altı yıl önce, içinde TARİŞ Üzüm Birliği yöneticilerinin de yer aldığı üzüm komiteleri kuruldu, sonra bu komiteler lağvedildi ve dağ, fare doğurdu.

İktidarın üzüm üreticilerine bakışıyla ilgili tipik bir örnek vermek istiyorum: Yıl 2009 Haziranı. Şimdi, 4749 sayılı Kamu Finansmanı Kanunu'na bazı geçici maddeler eklenerek, fındıktaki arz fazlasını değerlendirmek üzere Toprak Mahsulleri Ofisine 1 milyar lira nakit destek verildi. Bu kanun görüşmelerinde biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak fındığa bu desteği destekledik. Ancak, asıl arz fazlalığı söz konusu olan üzüme de 80 milyon lirayla sembolik bir destekleme yapılması için önerge verdik ancak bu, iktidar tarafından reddedildi ve TARİŞ de 2002 dönemlerine göre artık çok daha düşük üzüm alımı yapmaktadır. Eskiden, üretilen kuru üzümün yüzde 33'ü, TARİŞ tarafından alınırken, şimdi artık bu, yüzde 6'lara, 7'lere kadar düşmüştür ve TARİŞ artık üreticiyi de koruyamaz hâle gelmiştir. Yer yer bazı yerlerde de maalesef aile şirketine dönüşmüştür.

Değerli arkadaşlar, yapılması gereken, mevcut Hükûmetin mutlaka bir an evvel hayata geçirmesi gereken bazı tedbirler var, onları da Hükûmete tekrar hatırlatmayı faydalı görüyorum:

Üzüm rekoltesinin yüksek olduğu yıllarda üretici, maliyetinin altında üzüm satmak zorunda kalıyor ve ürün çoğu zaman bağda da kalabilmektedir. Öncelikle üretim planlaması yapılmalı ve fiziki planlama gerçekleştirilmelidir.

Üzüm üretiminde oluşan arz fazlalıkları için alternatif tüketim imkânları geliştirilmelidir. Öyle 25-30 ton sembolik birtakım alternatif faaliyetlerle bu, mümkün değildir.

Depolama sistemi mutlaka kurulmalı ve depolama maliyeti de desteklenmelidir ve lisanslı depoculuk hayata geçirilmelidir. Başbakanlık Tanıtma Fonu'ndan yeterli destek sağlanmalıdır.

Üzümdeki fiyat dalgalanmalarını önlemek için çiftçiler, ziraat odaları, borsalar ve ihracatçılardan oluşan üzüm müdahale kurumu kurulmalıdır.

Üzümün serbest piyasada gerçek fiyatının oluşabilmesi için ihtisas borsaları mutlaka oluşturulmalı ya da mevcut borsalara işlerlik kazandırılmalıdır. Üzüm üretiminin olduğu ticaret borsaları da artık, tescil kurumu olmaktan kurtarılmalıdır.

Üzüm, mutlaka destekleme kapsamına alınmalıdır.

Üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve üretim artışının sağlanması amacıyla, tarımsal üretimde çok önemli girdiler olan mazot, gübre, ilaç, tohum, fide gibi temel tarımsal girdilerin üzerindeki ÖTV ve KDV mutlaka kaldırılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) - Yine, sulamada ve tarım işletmelerinde kullanılan elektrik için de ucuz elektrik imkânı getirilmeli ve üzüm ihracatına sağlanan destek de artırılmalıdır. 130 lira gibi bir prensip kararı alınmış, şu anda 80 lira; yalnız, narenciyeye 250 lira ton başına destek verildiğini de aklımızdan çıkarmayalım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)