GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmında yer alan, Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 26 milletvekili tarafından, çekirdeksiz kuru üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/454) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ekim 2014 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
Yasama Yılı:5
Birleşim:5
Tarih:16.10.2014

HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergem üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

On iki yıldan bu yana ülkenin sorunları azalacağına, iktidarınız döneminde çoğalarak bir yumak hâlini almış, ne içeride ne dışarıda gerçekten huzur bulamayan, huzuru sağlayamayan bir iktidarın getirdiği ortamda dış siyaset Mecliste çok konuşuluyor, geldiği nokta belli. Türkiye geçmiş dönemdeki yakın ülkelerle olan itibarını kaybetmiş; bugün kendisinden olmayan, AKP'ye yakın durmayan her kesimi düşman ilan etmiş, ben merkezli bir siyasetle toplumu ötekileştirerek bugünkü ortama gelmiş durumdayız. Bu aslında Parlamentoda aramızda muhalefetin, iktidarın tartışmalarının da neyi gösterdiği... Bugünkü Türkiye'nin nasıl bir gergin ortamda olduğunu bu Parlamentodaki tartışmalardan da anlamak mümkündür. Adalet ve Kalkınma Partisine ne söyler iseniz hemen sert bir tepkiyle cevap verme alışkanlığını, dünün Başbakanı bugünün Sayın Cumhurbaşkanının refleksini kapmış bir grup, bir milletvekili topluluğu.

Değerli arkadaşlarım, "Dışarıda sorunlar bu kadar çok iken içerideki sorunlar az mı?" diye düşünür iseniz, toplumun her kesimi, toplumda hangi kesimi sayarsanız sayın sorunların içerisinde boğulmakta, Adalet ve Kalkınma Partisinin getirdiği ağır yükler altında ezilmektedir. Ama elinizde güçlü bir havuz medyası var, elinizde bu iktidarın getirdiği büyük enstrümanlar var; bunlarla algıyı değiştirerek, bu toplumun yörüngesini, bu toplumun düşüncelerini algı yerleştirerek değiştirmeye ve böyle yönetmeye çalışıyorsunuz.

İşçi perişan, 890 lira asgari ücret. 3 milyon kredi kartı borçlusu icraya düşmüş, 13 milyon kredi kartı borçlusu yüzde 20'sini anca ödeyebiliyor. Emekli hâlinden asla memnun değil, aldığı parayla geçinmesi mümkün değil. Çiftçi kesimine geldiğimde ise feryat ediyorlar, ne yazık ki o feryadı duyan AKP milletvekilleri de yok.

İşte Manisa'da üzüm olayı. Manisa ihraç ettiğimiz 250-300 bin ton üzümün yüzde 95'inin üretildiği yerdir. Yani ekonomiye, 158 milyar dolarlık ihracata 600 milyon dolar katkı koyan, 60 bin ailenin geçindiği -resmî rakamlara göre- ama gayriresmîsi 70-80 bin ailenin geçimini sağladığı Manisa Ovası Gediz havzasında üzüm yetiştiren çiftçilerin feryadını duymanız gerekli. Geçen yıl yine Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri Hasan Ören, Sakine Öz, Özgür Özel'in gayretleriyle İran'dan gelen üzümün engellenmesiyle 5.240 liraya çıkan üzüm fiyatları bugün 2 bin ila 2.600 lira arasında alıcı bulamamaktadır. Değerli arkadaşlarım, bu insanların geçimi çiftçilik. Manisa'da üzüm demek bütün Manisa'nın nüfusunu yakından etkileyen ekonomik koşulların hazırlanması demektir.

Ben geçenlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığına soru önergesi vermiştim, bana cevap yazdılar. Sorum şöyleydi: "Bu kadar çiftçi borçluyken bu borcun kaynağı, bu borcun alınış yerleri muhakkak ki bankalar olması gerekliydi. Acaba Manisa'daki çiftçilerin arazilerinin ne kadarı ipoteklidir? Bu araziler karşılığında kaç para para alınmıştır? Ne kadar çiftçinin arazisi ipoteklidir?" ve Şehircilik Bakanlığı Tapu Kadastroya sorarak bana cevap yazdı Manisa'nın üzüm üreticisinin yüzde 60 arazisi ipotekli. Bir daha söylüyorum: Manisa'daki çiftçilerinin arazilerinin yüzde 60'ı ipotekli. Arazilerin ipotek değeri 651 milyar, yani eski parayla 651 katrilyon. Yüz bin çiftçi ailesinin arazisi falan bankaya, falan bankaya ipotekli. Devraldığınız gün 1,5 milyon insan bankalara borçluymuş, şu an 13 milyon çiftçinin bankaya borcu var. Hani çok övüyorsunuz ya bu on iki yılı, on iki yıl içerisinde, devraldığınızda 5 katrilyon -eski parayla- Türkiye'deki çiftçinin borcu var iken, şimdi, sizin o, ekonomide parlak dönemler yaşadığımızı söylediğiniz bugün 40 katrilyon, çiftçinin borcu var.

Değerli arkadaşlar, 3 bin lira maliyeti olan üzümü 2 bin liraya, 2.200 liraya, 2.500 liraya sattıran da sizlersiniz, önlemini almayan sizlersiniz. Ben Manisa milletvekillerine sesleniyorum: Niye sesiniz çıkmıyor, niye dolaşmıyorsunuz? Hani nerede "2,5 doların altında üzüm satılmaz." diyen milletvekilleri, hani nerede, "Ekmeğin içerisine koyalım, hava yollarına satalım. 1 milyon paket hava yollarında üzüm tattırdık." diyen milletvekilleri nerede?

Muzaffer Yurttaş, Sevgili Milletvekilim, 1 milyon üzüm hava yollarındaki yolculara yedirdiğinizde, 25 gramdan kaç kilo yapıyor biliyor musunuz? 25 gram, sizin söylediğiniz paket. 1 milyon paket 25 ton yapıyor yani 1 üreticinin bağından aldığı üzüm kadar üzümden bahsediyorsunuz. İnsanların, Manisa'da yaşayan çiftçilerin aklıyla alay etmeyin. Alay etmeyin, söylediğiniz gibi, "Eğer üzüm 3 bin liranın altında olur ise getirsinler ben alırım." diyor iseniz şimdi deponuzun nerede olduğunu söyleyin, Manisalı çiftçi gelsin, size 3 bin liradan üzüm versin.

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - 5 bin lira diyen sensin.

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi, bunun üzerine kimin konuşması lazımdı? Bağcılık yaptığını söyleyen Muzaffer Yurttaş'ın konuşması lazımdı. Kim konuşuyor?

MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) - Konuşacağım.

RECEP ÖZEL (Isparta) - Konuşacak şimdi, konuşacak.

HASAN ÖREN (Devamla) - Hayır, Muzaffer Yurttaş değil, başka bir arkadaş konuşuyor. Şimdi baktım ben, başka bir arkadaş konuşuyor.

Şimdi, bakınız, üzümle ilgili, siz Avrupa'daki piyasamıza İran üzümünü sokar iseniz, kendi piyasamızı kaybettirir iseniz bu üzüm para yapmaz. Siz İran'daki, Avrupa'nın kabul etmediği, kalitesi düşük olan üzümü getirip Türkiye'den, İran üzümünün şu kadar etiketini koyarak, Türkiye'deki firmalar da bu kadar etiketi koyarak Türk üzümü algısıyla benim sattığım pazarlara İran üzümünü gönderirseniz Türkiye'de üretilen üzümü yok sayarsınız, yok edersiniz. Yok ettiniz Türkiye'deki üzümü.

16 tane işletme var, Manisa bölgesinde 16 tane işletme var. Bir işletme 50 bin ton üzüm aldı, ilk önce yaygarayı bastınız, dediniz ki: "Arz fazlası üzüm var, arz fazlası üzüm var." Arz fazlası üzüm varsa İran'dan, Afganistan'dan niye üzüm gelir? Mademki arz fazlası üzüm var, dışarıdan üzüm getirmeye ihtiyaç var mı? Şimdi, şu an hemen tedbirinizi alın. Rusya'ya ve diğer ülkelere sattığımız -Sarıgöl merkez olmak kaydıyla, Alaşehir'in bir kısmı da dâhil olmak kaydıyla- asmalarda şu an 200 bin tonun üzerinde yaş üzüm var. Eğer şu on gün içerisinde bir kırağı yağarsa, toprağa bir kırağı düşerse 200 bin ton üzüm yok olacak. Sarıgöl, Alaşehir, Salihli, Ahmetli, Turgutlu, Manisa merkez, Saruhanlı, Gölmarmara'da 60 bin çiftçi sizin bu konuda tedbirlerinizi bekliyor. Tarımsal alandaki insanları besleyemediğiniz süre içerisinde, istihdamı en fazla emen o tarımsal alanda o gençleri tutamadığınız süre içerisinde o gençlerin yapacağı şey şehirlere inmektir. Şehirlere inen gençler iş bulamazlarsa o zaman Soma'nın cehennemi olan o ocaklara gidip o ocaklarda çalışmak zorundadır. Tarımsal alana gerekli olan desteği gösterin, çiftçilerin sizden beklentilerini karşılayın.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)