GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:138
Tarih:09.09.2014

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı torba Kanun Tasarısı'nın son maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu son maddeyi görüştüğümüz şu dakikalarda bu kanun tasarısının her şeye rağmen ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni etmeyi canıgönülden arzu ederdim. Bunu üç kategoride tasnif etmek lazım. Faydalı dediğimiz, toplumun beklentilerine ve bazı sorunlara çözüm getirmeye çalışan bazı kısmi düzenlemeler var. Buna Plan ve Bütçe Komisyonunda da Genel Kurulda da azami olumlu katkıyı vermeye gayret gösterdik.

Bir de faydadan ari olmayan, ihtiyaçtan kaynaklanan, daha çok da bürokrasinin ihtiyaçlarını karşılayan bazı düzenlemeler de var. Bu hususları da belli ölçüde anlayışla karşılamak da mümkündür. Fakat, sayısı 10-15, en fazla 20'yi de aşmayacak öyle maddeler var ki kabul etmek mümkün değil. İşte, bizi iyi dilek ve temennilerde bulunmaktan alıkoyan da bu maddeler, keşke olmasaydı.

Değerli arkadaşlar, inanın şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum ve Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütün arkadaşlarım da iştirak edeceklerdir ki bu 639 sıra sayılı torba Tasarı görüşme süreci, iddia ediyorum, sadece bizim görev yaptığımız bu yasama dönemleri itibarıyla değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihi bakımından da maalesef en kötü yasama süreci olmuştur yasama kalitesi ve çalışma şartları açısından. Fevkalade gerilimli geçmiştir, çok sıkıntılı geçmiştir. Âdeta büyük tartışmaları ve münakaşaları aşan süreçleri de birlikte yaşadık. Acaba bu süreç neden yaşandı? 61 maddeden 153 maddeye ulaşmış ve 30 Mayısta Meclise gelmiş -bugün 10 Eylül tarihi- tam yüz gününü doldurmuş lüzumsuz bu kadar uzayan süreçlerin -zaman zaman da çok tartıştığımız için tekrarlamak istemiyorum ama- bunun önemli bir sebebi var ve maalesef, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine çok kötü bir şekilde müdahale edildi iktidar gücü tarafından, dönemin Başbakanı ve bakanları tarafından.

O bakımdan, iktidar grubunu da hem uyarıp hem de ciddi olarak eleştirmek istiyorum. Gelen bunca baskılara göğüs germeleri ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Anayasa'nın, İç Tüzük'ün itibarını korumaları gerekirdi, pek çok yanlışlıklara da iktidar grubu olarak sizlerin direnmesi gerekirdi; bunlara maalesef direnilmemiştir.

150 madde, başlıklarını dahi sayamayız.

Ancak, hani Şeyh Edebali'nin sözü var ya "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." diye; bir zamanlar bir dönemin başbakanının sık sık tekrarladığı, evet, çok güzel bir söz. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." diyoruz, insanlar göz göre göre iş kazalarında âdeta katlediliyor ama iktidar seyrediyor. Bunu da söylememiz gerekiyor. "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." ilkesi âdeta "İnsan ölürse ölsün yeter ki yandaş ihya olsun." anlayışına tahvil edilmeye başlandı. Ölümde 1'inci, yaşam kalitesinde 51'inci sırada bir ülke.

Bir taraftan Soma faciasını yaşadık, bir taraftan 6 Eylülde de asansör faciası yaşandı ve ister istemez hafızalar bunu mukayese etti. Mukayese ettiğimizde, değerli arkadaşlar, ikisinde de toplu ölümler var, ikisinin de patronları yüzsüzce basın toplantıları yaptılar, mahkemelerde hesap vermesi gereken insanlar gidip basın toplantıları yaptılar. Soma'da "Fıtrat." denildi, asansörde "Sektörel..."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Devamla) - "...bir kaza." denildi. İkisinde de taşeron, ikisinde de yandaş firma ve ikisinde de iktidar şemsiyesi.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)