GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:137
Tarih:08.09.2014

DEMİR ÇELİK (Muş) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve partim adına saygıyla selamlıyorum. 127'nci madde üzerine söz almış bulunmaktayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir ülkenin olduğu kadar bir toplumun da kalkınması elbette ki arzulanan, istenen bir durumdur. Ancak kalkınanın merkezileştiği, merkezileştikçe odaklaştığı ve iktidar blokuna dönüştüğü bir kalkınma, toplumun hiçleşmesine, iktidar ve güç odağının ise güçlenmesine ve palazlanmasına yol açar. O nedenle 127'nci maddede murat edilen şey, devlet ve şirketlerin kalkınma ajanslarının olanak ve imkânları üzerinden büyümesi ise yanlıştır, doğru değildir. Söz konusu olan toplum ve topumun demokratik meşru ihtiyaçları ise yatay ve paralel düzeyde bir kalkınma, bu manada da kooperatiflere birliklere ve konseylere dayalı dayanışmacı, ortaklaşmacı, komünal değerleri esas alan bir kalkınma olması gerekendir. Ancak söz konusu olan iktidarın bloklaşmasına ve gücün birikimine yol açacak kalkınma, dün değil evvelsi gün Mecidiyeköy'de yaşadığımız, mayıs ayında Soma'da yaşadığımız gibi piyasalaştırılan, taşeronlaştırıp metalaştırılan bir olguya yol açar ki, burada insan hayatı, toplumun geleceği ve özgürlükleri görülmez; hiçleştirilmiştir, yok sayılmıştır, değersizleştirilip kutsanan erke, iktidara tabi kılınmıştır.

Bu manada da Meclis eğer kanun yapacaksa kanun gücünü toplum lehine kullanmak, icra etmek durumundadır. Hukuk, devletin siyaset yapma aracı olmaktan kurtarılmadığında; hukuk, devletin yönetebilmenin sistematiği aracı durumundan kurtarılmadığında iktidara hizmet eder, güce hizmet eder, sermayeye, kâra hizmet eder. İşte yaşadığımız vahim tabloyu göremez, toplumsal ihtiyaçlar yerine bireysel, kişisel ya da ulusal, uluslararası şirketlerin menfaat ve çıkarlarına uygun bir düzenleme bu manada tehlikelidir, risk arz eder. Yakındığımız, zaman zaman yaşananlardan üzüntü duymamıza rağmen yapmak istediklerimiz tam tersiyse burada oportünizm vardır, samimi değiliz demektir, iktidarın kutsanmışlığına hizmet etmekten öte, bazen değer verir göründüğümüz halka rağmen halkı yönetmektir ki en kötü olanı da budur.

Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak, torba yasalara muhtaç olmaksızın, hele hele otuz dört yıl öncesinde 5 faşist generalin antidemokratik uygulamalarla hayata geçirdiği bir anayasayı bile değiştiremeyeceksek, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasayla halklarımıza ve toplumumuza özgürlük vermek yerine palyatif, geçici bir kısım kanun ve kanun değişikliklerine yönelik Meclis faaliyetleri her şeyden önce meşruiyetini yitirir.

Gelin, yol yakınken, ülkenin özgürlüklerini, geleceğini aydınlatmanın yol ışığı bellidir, açıktır: Ertelenemez bir görev olarak, özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi bir anayasayla bölgeler kendisini siyasal özerklikle kalkınmanın da, toplumsal ve siyasal yaşamın nasıl olacağına karar versin.

Gelin, merkezde biriktirilmiş bir kısım tasarruflara tabi kılınmış olanın yerine, yerellik ve yerindenlik ilkesine bağlı olarak insanların yerinde kentinde, köyünde kasabasında nasıl yaşayacağını, kiminle birlikte nasıl bulunacağının kararını yereller versin. Yereller versin ki, yüzlerce kat rezidanslara muhtaç emekçi kardeşlerimiz ölümleri karşılamak yerine özgürlükleri, barış içerisinde bir arada yaşama fırsatını bulsunlar diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)