GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:132
Tarih:13.08.2014

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 639 sıra sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 104'üncü maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, 104'üncü maddede 2942 sayılı Kanun'a geçici bir madde ekleniyor. "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen veya eklenen bu Kanunun 22 'nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle, kamulaştırılan taşınmaz malların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmaz malların geri alınması, bedel veya tazminat talebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda da uygulanır." deniyor. Bu tasarıyla değiştirilen Kamulaştırma Kanunu'nun 22'nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümlerinin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemlerinde de uygulanması öngörülmekte.

Burada, hukuki güvenlik ilkesi, hukuk kurallarında sık sık değişiklikler yapılarak hukuki istikrarı ve belirliliği yok eden kurallar ihdas edilmemesi, geriye yürüyen kuralların kazanılmış haklara dokunmadan, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alması gerektiğini ifade ediyor. Hukuki güvenlik ilkesi, temel haklarda korunan ortak bir değerdir. Bu ilke, hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur ve Anayasa'nın bütününe egemen olan temel bir ilke görünümündedir.

Hukuk devleti, vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları, devletin her türlü eylem ve işlemlerinin hukuka bağlı olduğu bir sistemdir. Bu noktada, bireyin hukuki güvenliği hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin ön koşulu ve temel taşıdır. Hukuk devleti, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyulabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir. Anayasa Mahkemesi birçok kararında hukuki güvenlik ilkesinin hukuk devletinin unsurlarından biri olduğunu kabul etmiştir.

Şimdi, burada torba yasalarla hukukla gelişigüzel oynamanın birçok mahzuru vardır. Bu alelacele hazırlanan kanun tasarısı nereden belli oluyor? İşte, alelacele getirdiğiniz bu şeye, bugün, burada, biraz sonra vereceğiniz önergeyle yine bir değişiklik getiriyorsunuz. Burada kamulaştırmaya uğrayan vatandaşlarımızın ve mirasçılarının dava açmalarına engel oluyorsunuz. Böyle bir uygulama hukuk devletinde olabilir mi? Belediye, ben buraya yol yapacağım, okul yapacağım veya toplumun yararına herhangi bir uygulamayı getireceğim diye bir kamulaştırma yapıyor ama daha sonra, bir bakıyorsunuz ki bu kamulaştırılan yerler amacı dışında, AVM'ye çevriliyor, iş merkezlerine çevriliyor, başka rant getirici bir yapıya çevriliyor. Vatandaş, burada, yol yapılacaksa, toplumun yararına bir faaliyet getirilecekse sesini çıkarmazken, burası ranta dönüştürüldüğünde hakkını aramak gibi bir çalışmanın içerisine giriyor. Şimdi, bu uygulamayı niye getiriyorsunuz ve vatandaşın dava açma hakkını niye engelliyorsunuz? Yani birileri buradan rant sağlayacak, siz de vatandaşın dava açma hakkını engelleyeceksiniz, yani bu hukuki engellemeler doğru değildir. Her yapılan işi ranta dayandırdığınızda şehirlerimizin, ülkemizin ne duruma geldiği ortadadır. Bugün, kamulaştırmalarla, kentsel dönüşümlerle, açık ve net söylüyorum... Yani İstanbul'u ele alın, Ankara'yı ele alın, Bursa'yı ele alın, ülkenin büyük şehirlerini ele aldığınızda şehirler şehir olmaktan çıkmış. Sayın Başbakan çoğu zaman konuşmasında diyor ki: "Yatay yapılaşmaya doğru gidelim, bu dikey yapılaşma da nereden çıktı?" ama on iki yıllık uygulamalara baktığınızda şehirlerin göbeklerinde dikey yapılanmaları hâkim kılmışsınız.

İstanbul'da Kadir Topbaş bir profesörün başkanlığında İstanbul'un kentsel planlamasını yapmak üzere bir ekip oluşturuyor, bu ekipte 500'e yakın akademisyen iki-iki buçuk sene boyunca çalışıyor, bir çalışma ortaya koyuyor ama bir bakıyorsunuz, bu bilimsel çalışmaların aksine tamamen farklı bir uygulamayı ortaya koyuyor.

Ankara'ya baktığınızda, devasa devasa binalar... İşte, birçok milletvekili Çukurambar'da oturuyor, şu Çukurambar'da kentsel dönüşüm mü var? On-on beş sene önce orası gecekondularla doluydu, şimdi "kentsel dönüşüm" adı altında -bir bakın- yaşam ortadan kalkmış, bir sürü AVM'ler oraya yapılmış, otuz kırk kata yakın binalar yapılmış.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)