| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 130 |
| Tarih: | 06.08.2014 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 95'inci maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım.
Değerli milletvekilleri, bu 95'inci maddede hem 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nda hem de 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 10'uncu maddesinde değişiklik yapılıyor. "Başbakanlıkça veya Bakanlar Kurulunca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan aynî ve nakdî bağışların tamamı." şeklinde değiştirilmektedir.
95'inci maddede, aynı konuda da olsa iki farklı kanunda düzenleme yapılıyor. Bu düzenlemenin kanun tekniği açısından uygun olmadığını düşünüyoruz Sayın Başkan çünkü aynı maddede hem Gelir Vergisi Kanunu'nda hem Kurumlar Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapılıyor. Bunu gözden kaçmış bir durum olarak değerlendiriyorum. Eğer uygun görürseniz buna ilişkin yine bir madde değişikliği yapılabilir, ikiye de bölünebilir. Kanun tekniği açısından böyle olması gerektiğini düşünüyoruz.
Tabii, bu düzenlemede ayni ve nakdî yardımların tamamının Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamındaki indirimlere tabi olması için Bakanlar Kurulu kararıyla, doğal afetler nedeniyle başlatılmış olması gerekir. Oysa, bu yapılan düzenlemeyle Başbakana Bakanlar Kurulu kararı olmadan herhangi bir konuda yardım kampanyası başlatma yetkisi verilmekte ve bu yardım kampanyasına yapılan ayni ve nakdî yardımların tamamı gelir ve kurumlar vergisi indirimine dâhil edilmektedir. Bakanlar Kurulunu saf dışı bırakarak Başbakana yardım kampanyası başlatma yetkisi veren ve bu kampanyaya yapılan yardımları gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutan bu maddenin yeniden düzenlenmesi gerekir.
Düzenlemenin özüne baktığımızda değerli milletvekilleri, Türk milleti yardımseverliğiyle tanınan bir millettir, dayanışması yüksek bir millettir. Türk milleti, gerek dinî gerekse kültürel değerlerimiz gereği her zaman elindekini başkalarıyla, komşusuyla, muhtaçlarla, yardıma ihtiyacı olanlarla paylaşmıştır. Nitekim, 1999 ve son olarak Van depreminde, ondan evvel daha pek çok sosyal vakalarda bu yardımseverlik en iyi şekilde ortaya konulmuştur.
Hükûmet, Soma faciası sonrası yardımların sadece AFAD'a yapılabileceğini söylemiş ve başka kurum ve kuruluşların yardım toplamasına izin vermemiştir. Bu da yanlış olmuştur. Bu nedenle, Türk milletini yasa boğan ve bütün dünyayı da üzen bu faciadan sonra ancak 46,5 milyon lira bağış ve yardım toplanabilmiştir. Bunun da zaten 16 milyon lirası Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından verilen rakamlardır. Yani, 30 milyon civarında bir vatandaş bağışı söz konusu olmuştur.
Diğer başka afetlerde milyarlarca lira bağış yapan milletimizin Soma faciasında AFAD'a neden bu kadar düşük oranda nakdi bağış yaptığının üzerinde iyi düşünülmesi gerekir ve bunu da en fazla düşünmesi gereken Hükûmettir. Zira, Soma faciasından sonra yüzlerce, binlerce vatandaşımız bizleri arayıp yardım yapmak ve bu yardımları faciadan zarar görenlere ulaştırmak istediklerini söylemişlerdir ve bizlere müracaat etmişlerdir. Bizler de AFAD hesabına yardım yapmalarını söylediğimizde ve yönlendirdiğimizde ve tavsiye ettiğimizde pek çok vatandaş AFAD'a ve Hükûmete güvenmediklerini, yapacakları yardımın yerine ulaşmasından endişe ettiklerini söylemişlerdir. Bunu resmî yetkililer de teyit etmektedir. Ama, biz buna rağmen bu nakdî bağışın yine bir resmî kanal vasıtasıyla yapılmasında fayda bulduğumuzu da hem vatandaşlarımıza hem de basın aracılığıyla kamuoyuna da deklare etmişizdir.
AKP Hükûmetinin şapkasını önüne koyup "Bu millet, bize ve devlete bu nakit para konusunda neden güvenmiyor?" diye üzerinde durup düşünmesini diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)