| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 130 |
| Tarih: | 06.08.2014 |
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 639 sıra sayılı torba yasanın 94'üncü maddesindeki önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum.
Uzun süredir sürekli ifade ediyoruz, maden kazasından sonra madencilere verilen on beş tane söz; bu sözlerin tutulmayanları, kısmen tutulanları, tutulanları... Bu maddede... Aslında madencilere verilen sözün tutulup tutulmadığına yüce Meclis karar versin. Çünkü kaza olduktan sonra Başbakanla görüşen madencilere Başbakan her maden ailesine, her madenci ailesine, her şehidimizin ailesine TOKİ'nin ev yaparak birer tane vereceğini söylemişti. Daha sonra çeşitli kurum ve kuruluşlar açıklamalarda bulundular. Bunlardan bir tanesi Doğuş Holding, bir tanesi de Gaziantep Sanayi ve Ticaret Odası. Biri kamu kurumu niteliğinde bir kuruluş, meslek örgütü, diğeri de tamamen bir özel şirket. Bunlar yer yapmak istediklerini söylediler, ev vereceklerini söylediler. Bu madde de onların ev yapacakları yerle ilgili; arsayla ilgili bir düzenleme yapıyoruz ve Başbakanın verdiği sözü de Doğuş Holding üzerinden tutulmuş sayıyoruz. Bu, bir kere doğru bir yaklaşım değil. Eğer devlet baba ve onu yönetme görevini almış olan Hükûmet bir ev yapılmasına söz verdiyse, TOKİ'den bu yapılacaksa bunu kendisinin yapması lazım. Bir özel şirket bu konuda bir vaatte bulunduysa arsasını da karşılaması lazım, gidip bu sözü de yerine getirmesi lazım. İkisini birbirinden ayırıp... Hem bu şirketlerin veya meslek örgütünün sözünü tuttuğu hem de Başbakanının -birilerinin onun yerine- sözünü tuttuğu gibi bir görüntü çıkıyor ortaya. Bu, tamamen gerçeklere aykırı. Hani, 15 sözden 5'i tutuluyor ya, tutulan da böyle yarım yamalak tutuluyor, yamalı bohça şeklinde tutuluyor.
Bakın, tutulan sözlerden bir diğeri de madendeki, Eynez için "İkinci bir maaş." denmişti, Ata ve Işıklar bacasında mağdur olan arkadaşlara da "Şirket ödemezse, maaşı biz ödeyeceğiz." demişlerdi. Şimdi, devlet baba gidiyor ve bir babalık yapacak, bakıyor çocuğa, diyor ki: "Senin ayağındaki ayakkabı yırtık, bayramda sana ayakkabı alacağım." Daha sonra, bayram geliyor, çocuğa diyor ki: "Getir bakalım kumbaranı." Çocuğun kumbarasından para alıp çocuğun parasıyla çocuğa hediye alıyor. Böyle bir şey olmaz. İşsizlik Fonu'ndan bu maaşların karşılanması demek, babanın verdiği sözü tutmaması, çocuğun kendi kumbarasından çocuğa hediye alınması demektir. Yani, bu nasıl devlet anlayışı, bu nasıl hükûmet anlayışı, bu nasıl söz verme, bu nasıl söz tutma gerçekten anlamak mümkün değil.
Ve Hüseyin Çelik demişti ki "İhmali olanlarla ilgili gerekeni yapmak Hükûmetimizin namus borcudur." Biz de öyle düşünüyoruz ama bakın sayın milletvekilleri, Soma AŞ bir kömür şirketi olmayabilir, Soma AŞ'nin bir an için bir hava yolu şirketi olduğunu düşünelim. 13 Mayıstaki seferinde Soma AŞ'nin uçağında 301 kişi öldü. Şimdi, Soma AŞ diyor ki: "Ben aynı model uçak, aynı eğitimde personel, her şey aynı, yine uçuşa geçmek istiyorum." Hepinizin çocukları var, torunları var. Herkesin sevdiklerini Allah büyüklerine bağışlasın, sevenlerine bağışlasın. Soma AŞ, 13 Mayısta 301 canımızı öldüren Soma AŞ şimdi yeniden havalanmak istediğinde hanginiz çocuğunuzu, hanginiz torununuzu bunların uçağına bindirirdiniz? Ama şimdi diyorsunuz ki: "Soma'daki evlatlarımız tekrar bu uçağa binsinler, havalansınlar." Buna hangi vicdan müsaade edebilir? Lütfen buna dikkat edin.
Bir futbol karşılaşmasında sahaya birisi pet şişe atsa onun ömrü boyunca maçlara girmekten men edilmesini konuşuyoruz. Birisi doping yapsa ömrü boyunca müsabakalardan men ediliyor; kamu ihalesinde devleti zarara uğrattığı tespit edilirse bir daha kamu ihalelerine giremiyor. Ama, 301 kişinin canını alan bu şirket hem tekrar madencilik faaliyetlerine devam edecek, öbür taraftan da bir başka yerde, bir başka enerji ihalesine giriyor ve termik santralin ihalesini alıyor. Bunlar bu Meclisin üzerinde dikkatle durması gereken meseleler değil mi?
Öbür taraftan, sadece Soma'daki bu kazada ölen 301 kişiye belli haklar veriliyor. Önceden ölenler... Onlara açıkça diyorsunuz ki: "Arkadaşlar, sizin babalarınız ölmekte biraz acele ettiler, o yüzden olmaz." E, Allah korusun, bundan sonra olacak kazalarda... Ona da diyorsunuz ki: "Ölmekte gecikti senin baban."
Böyle bir devlet yönetimi olmaz. Soma'yı sadece susturmak üzere yapılan bu çalışmalar devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)