GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:130
Tarih:06.08.2014

AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 85'inci maddesi üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunuyorum.

Hükûmet tarafından 30 Mayısta Türkiye Büyük Millet Meclisine görüşülmek üzere sevk edilen ve 13 Mayısta elim bir kaza sonucunda -hakikaten bir felaketle karşılaştık, bu felaketin sonucunda- 301 maden işçimizin şehit edilmesi neticesinde maden ocaklarının iyileştirilmesi, şartlarının, yaşam koşullarının, işçilerin haklarının iyileştirilmesi için bir yasa teklifi sunuldu. Bu yasa tasarısı 61 madde olarak sunuldu -çok iyi niyetlerle sunulduğuna inanıyorum- ancak Plan Bütçe Alt Komisyonunda 106 maddeye, bilahare Plan Bütçe Üst Komisyonunda da 148 artı 1 geçici madde ilavesiyle 149 maddeye çıktı. Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmaları sırasında da madde ilaveleri yapılarak devam edildiğini görmekteyiz.

Şimdi, bu torba yasa tasarısı bana Edip Cansever'in bir şiirini hatırlattı. Şiir uzun ancak bir dörtlüğünü okumak istiyorum çünkü onun bu torba yasa tasarısının ne hâle geldiğini kısaca bize anlattığını düşünüyorum. "Adam masaya anahtarlarını koydu/Bakır kâseye çiçekleri koydu/Sütünü, yumurtasını koydu/Pencereden gelen ışığı koydu/Bisiklet sesini, çıkrık sesini/Ekmeğin, havanın yumuşaklığını koydu/Adam masaya aklında olup bitenleri koydu.../Masa da masaymış ha/ Bana mısın demedi bu kadar yüke/Bir iki sallandı, durdu/Adam ha babam koyuyordu."

Saygıdeğer milletvekilleri, torba kanun tasarısı 3 Haziran 2014 tarihinde Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlanırken maden işçilerimizin çalışma koşulları ve hakları için verilen önergelerimiz reddedilmiştir. Madenciler için çıkılan yolun istikameti değiştirilmiş, şu an içinde hukuku ihlal eden hükümlerin de olduğu anlaşılmaz bir metin olmuştur. Doğal olarak maden işçilerimiz tepkilidir. Üstelik iktidar kamuoyunu torba yasa ile oyalayarak gündemdeki çok önemli gelişmeler de es geçilmeye çalışılmaktadır.

Toplumun her kesimi torbadan kendi yararına bir şey çıkacak diye beklerken içinde bulunduğumuz Orta Doğu bölgesi kan ağlamaya devam etmektedir. Türk vatandaşları esirdir, kendilerinden haber alınamamaktadır, bu konudaki haberler de sansürlü ve yanlıdır. Kanun tasarısının tali komisyonlarda görüşülmemesi, sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi yasama faaliyetinin ciddiyetiyle de bağdaşmaz.

Kanun tasarısı, niteliği itibarıyla 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle anayasal kurum hâline gelen Ekonomik ve Sosyal Konseye sunulmamış, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların görüşleri alınmamış ve bu konuda bu görüşler alınmadan Plan ve Bütçe Komisyonuna getirilmiştir, Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmiştir. Bizler "Soma tasarısı" olarak adlandırılan bu tasarının taşeron sorununa çare olmasını ve Soma faciasının yaralarının sarılmasını beklerken emeğin sömürüldüğü bir sistem olan taşeronluğun da korunmaya devam edildiğini görüyoruz. Maalesef kamuoyunda ciddi beklentilerin yaratıldığı bu yasa tasarısı üzerinde taşeronlaşmaya karşı çıkılmamış, ilgisiz düzenlemelerin eklenmesiyle de konunun amacından uzaklaşılmıştır. Ayrıca Anayasa'mızın hukuk devleti ilkesine ve güçler ayrılığı prensiplerine aykırı birçok düzenleme de bu yasa tasarısına eklenmiştir.

Kanun tasarısı, Soma felaketinin acısı üzerinden özelleştirmeye, kadrolaşmaya, taşeronlaşmaya ve sermayeye hizmet eden bir torba tasarı hâline gelmiştir. Maden emekçilerimize verilen tüm sözler unutturulmuştur. İktidar yetkilileri tarafından maden emekçilerine ve yakınlarına 15 söz verilmiştir. Biz bunların 4'ünün tamamen yerine getirildiğini, 3'ünün kısmen yerine getirildiğini, ancak 8'inin de yerine getirilmediğini görmekteyiz. Hakikaten bizim Balıkesir'den de bu 301 vatandaşımızın arasında çok şehidimiz var. Sadece Savaştepe'den 85 şehit verdik. Bu nedenle, bizlere ulaşıyorlar, dertlerini anlatıyorlar ve umdukları yasa tasarısındaki değişikliklerin dertlerine çare olmadığını, mutlaka bunu da kürsüden söylememiz gerektiğini beyan ediyorlar.

Anayasa'mızın 138'inci maddesi mahkemelerimizin bağımsızlığını düzenlemektedir. Bu maddeye göre "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz." demektedir.

Çok teşekkür ediyorum. Balıkesir'in SEKA'sına bundan sonraki konuşmada değineceğim. (CHP sıralarından alkışlar)