GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:125
Tarih:24.07.2014

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu bir yara sayın milletvekilleri, Sayın Başkan. Atanamayan, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu Türkiye'nin yaklaşık dokuz on yıldır kanayan bir yarası. Drama dönüşmüş, ailelerin perişan olduğu, çok trajik vakaların yaşandığı bir durumdan ben size bahsediyorum ve bu Genel Kurulda yaklaşık on yıldır her sene, gerek Millî Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülürken gerekse millî eğitimle ilgili kanunlar görüşülürken çeşitli vesilelerle bu dramı Genel Kurula, Genel Kurulun takdirine, Hükûmetin takdirine sunduk ama gözler kör, kulaklar sağır; bu konuda, bu sorun konusunda iktidarın bir adımını, iyi niyetli çabasını göremedik. Ama aynı iktidarın başı Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılında seçim öncesinde Gaziantep'te, İzmit'te, Samsun'da, İstanbul'da -bunlar benim hatırladıklarım- Türkiye'ye söz verdi, söz verdi, dedi ki: "AK PARTİ iktidarında atanamayan öğretmen olmayacak." dedi. Soruyorum Hükûmete, Sayın Başbakan Yardımcısına: Söylediniz mi, böyle bir söz verdiniz mi, vermediniz mi? Verdiniz, verdiniz. Şunu diyebilirsiniz, şunu çok anlarım: "Ya, kardeşim, keyfî de öğretmen alınır mı? İhtiyaç yok, öğretmen..." Bu olmaz. Yani her işletme fakültesi mezununu, her hukuk fakültesi mezununu, her siyasal bilgiler fakültesi mezununu işe mi alıyoruz? Almıyoruz. Eskiden Türkiye'de bir işsiz ziraat mühendisleri ordusu vardı. Onlar umudu kesti, hayatın değişik alanlarında kendilerine iş, istihdam elde ettiler şu veya bu şekilde.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Şimdi de devam ediyor, umutsuzlukları devam ediyor.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, Türkiye'de sizin iktidarınız döneminde bir kangrene dönen, bir drama dönen ataması yapılmayan öğretmenler sorununu Türkiye'ye yaşatıyorsunuz. Şunu kabul ederim: Türkiye'de an itibarıyla 350 bin öğretmen atama bekliyor. Biz ve diğer muhalefet partilerinin önergelerinde, size "350 bin öğretmeni de işe alın." demiyoruz.

Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu orada duruyor. Millî Eğitim Bakanlığı İç Denetim Raporu diyor ki: "130 bin -hadi bu sene o değişmiştir belki, 120 bin- öğretmen ihtiyacı var Millî Eğitim Bakanlığının." Başbakan çıkıyor, diyor ki: "Biz on iki yılda Türkiye'yi şuradan şuraya aldık, Türkiye ekonomisini buradan bu kadar yaptık."

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Doğru.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Eğer Başbakanın dediği gibi Türkiye ekonomisini bu kadardan bu kadar yaptıysanız ve sistemde 120 bin öğretmene ihtiyaç var iken siz bu öğretmenleri sisteme niye dâhil etmiyorsunuz?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - 400 bin tane öğretmen aldık.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hani ekonomik olarak büyüdünüz, devlet çok güçlü, kasanız para dolu, IMF'ye bile borç verecek hâle geldiniz ama Millî Eğitim Bakanlığı "Bana 120 bin öğretmen lazım." diyor, siz diyorsunuz ki -bahşiş gibi- "Ben bu sene 35 bin tane alacağım." Bu, tek kelimeyle -çok ileri gitmek istemiyorum ama- siyasi edepsizliktir. Ya "Türkiye'yi bu kadar büyüttük, Hükûmet güçlü, paramız pulumuz var." demeyin, eğer paranız pulunuz varken bu öğretmenleri sokakta aç gezdiriyorsanız -Allah bilir ama- ne tuttuğunuz oruç kabul olur ne kıldığınız namaz kabul olur. Evet, inanarak söylüyorum.

Sayın milletvekilleri, bu dönemde organını, böbreğini satışa çıkaran öğretmenler dramını yaşadık biz, bu dönemde öğretmen olamadığı için polis olup, gidip şehit olan öğretmenin dramını yaşadık biz. Bundan hiç incinmiyor musunuz?

FATOŞ GÜRKAN (Adana) - Onlar eskiden de vardı.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Vicdanlarınıza sesleniyorum: Bir kısmınızın babası öğretmen, hepimizi öğretmenler buralara gönderdi; öğretmenlere biraz saygı, öğretmenlere biraz vefa, biraz insanlık, bunu istiyoruz. Gelin, bu 100 bini yapalım.

İddianız o ki Hükûmetinizin ekonomik sorunu yok, Türkiye ekonomik sorunlarını aştı. Öyleyse ve siz buna rağmen bu 100 bin insanın aç gezmesine, açıkta kalmasına seyirci kalıyorsanız sizi Cenab-ı Allah'ın affına havale ediyorum ama biliyorum ki o da sizi affetmez.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)