GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, GRUP BAŞKAN VEKİLİ M. AKİF HAMZAÇEBİ, İSTANBUL MİLLETVEKİLİ AYDIN AYAYDIN VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, 1 TEMMUZ 2014'TE YÜRÜRLÜĞE GİREN SERMAYE PİYASASI KURULU TEBLİĞİ'NDE YER ALAN VE KÜÇÜK YATIRIMCIYI MAĞDUR EDEN HUSUSLARIN ELE ALINMASI, GEREK KÜÇÜK YATIRIMCIYI KORUMAK GEREKSE DE BORSA İSTANBUL'UN PRESTİJİNİ ZEDELEYEN UNSURLARIN TESPİTİ AMACIYLA 18/07/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 24 TEMMUZ 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:125
Tarih:24.07.2014

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi tarafından, halka açık ortaklıklarda hâkim ortağın azınlık ortakları ortaklıktan çıkarma hakkı ve borsa kotundan çıkma hakkında vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, borsa kotundan çıkmaya ilişkin ilk SPK düzenlemesi 30 Temmuz 2010 tarihli kurul kararıdır. Bu kararla, payları borsada işlem gören şirketlerin kendi istekleriyle borsa kotundan çıkmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Söz konusu işlem öncesinde, sermayesinin ve oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 95 veya daha fazlasına sahip hâkim ortaklar tarafından pay alım teklifinde bulunulması gerekmekteydi. Belirtilen kurul kararı uyarınca pay alım teklifine esas fiyat aşağıdaki şekilde belirleniyordu.

Birinci şekil, birinci yöntem şöyleydi: 30 Temmuz 2010 tarihli karar yayınlandıktan sonra, pay alım usulüyle yüzde 95 sınırına ulaşılmış ise, esas fiyat yapılan o pay alım fiyatıyla değerleniyordu, yani yüzde 95'ine ulaşmak için hangi fiyattan hisseleri almışsa geri kalan yüzde 5'lik hisse senetlerinin fiyatlandırılması da o fiyat ile yapılabiliyordu.

İkinci alternatif ise: Eğer 30 Temmuz 2010 tarihi itibarıyla yüzde 95 ve üzeri bir hâkimlik söz konusu ise, o zaman, iki uzman kuruluş tarafından hazırlanacak raporla tespit edilecek hisse fiyatlarıyla; son beş yıl içerisinde kurul düzenlemeleri uyarınca zorunlu pay alım teklifi yapıldıysa bu yapılmış olan tarihten önceki beş yıl, eğer böyle bir durum söz konusu değilse yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren geçmiş beş yıl alınarak, kararda belirtilen formüle göre ağırlıklı bir fiyatlandırma yapılıyordu ve buradan elde edilen fiyatla kurula başvurulup gerekli işlemler yapılıyordu. Bu kararda görüleceği üzere, başlangıç tarihinin çağrının yapıldığı tarihe göre değişkenlik gösterdiğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Oysa şirketlerin fiyatlandırılmasının, serbest piyasa ekonomisinde, arz ve talebe göre belirlenmiş olan güncel fiyatlara göre yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Şöyle bir şey var değerli milletvekilleri: Genelde, büyüyen piyasalarda ve endeksin yükseldiği durumlarda sürenin uzun tutulması hâkim ortağın lehine, küçük ortakların ise aleyhinedir. Yani süre ne kadar uzun tutulursa hâkim ortak bu işten daha kazançlı çıkabiliyor. Tam tersi durumlarda, daralan piyasalarda ve endeksin düştüğü durumlarda ise azınlık ortaklarının lehine, hâkim ortakların ise aleyhine bir durum söz konusuydu.

Şöyle örneklendirelim: Bugün itibarıyla borsamız 80 bin civarında ve bir yıl öncesi borsa 60 bin civarındaydı. Şimdi, eğer bu bir yıllık süreyi alırsanız, 60 binden 80 bine gelmiş borsa ve ne kadar süreyi uzatırsanız hâkim ortak daha düşük fiyattan hisseleri alma imkânına sahip ama endeksin yükseldiği ve gelişen piyasalarda sürenin, güncel fiyatların kullanılması durumunda küçük ortak çok daha avantajlı bir duruma geçme imkânına sahip olmaktadır.

Bakınız, değerli milletvekilleri, hem azınlık hem de hâkim ortakların her ikisi için optimum noktayı bulmak gerekiyor. Bu noktada belirlenmesi gereken fiyatın, aslında, iki tarafın da avantajına olacak bir fiyat olması gerekiyor. Şirketin en son tarihli, aynı zamanda fiyatın, piyasa tarafından sağlıklı olarak tespit edildiği fiyatın ben sağlıklı fiyat olarak kullanılmasının daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Buradan hareketle, böyle bir alım kararından önceki beş yılın alınması her hâlükârda küçük ortağın lehine olacak diye genel bir kanıya varmanın doğru olduğunu da düşünmüyorum.

Değerli milletvekilleri, Sermaye Piyasası Kanunu'nun 23'üncü maddesiyle, borsa kotundan çıkmak "önemli nitelikteki işlem" olarak sayılmıştır ve buna ilişkin esaslar, kurulun (II-23.1) sayılı Tebliğ'iyle belirlenmiştir. Burada yüzde 95'lik eşik esas alınmış ve bu paya sahip olan hâkim ortağın alım teklifi yapma zorunluluğu getirilmiştir ve teklifi yaptığı tarihten önceki otuz gün içinde fiyatların ağırlıklı ortalaması belirlenmek suretiyle hisse senetlerinin fiyatlarının belirlenmesi gibi bir yola gidilmiştir.

Son durum itibarıyla, sayın hatibin -az önce de ifade etti- bazı firmaların borsadan çıkmasıyla alakalı açıklamaları oldu.

Şimdi, değerli milletvekilleri, borsada 26 tane şirket yüzde 5'le temsil ediliyor ve bu şirketlerden 5 tanesi borsadan çıkma ve küçük ortakları çıkartmayla alakalı bir açıklama yaptılar. Bunların 3 tanesi kurula müracaat etti, 2 tanesi açıklamadan sonra hâlâ düşünme aşamasındadırlar ve bunların borsa içerisindeki toplam payı da binde 2'nin altındadır. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kamuya açıklandığı gibi, kurula yapılan başvurularda SPK -bakın, burası çok önemli- ilgili mevzuat gereği; son bir ay içinde hisse senedi fiyatında yapay bir fiyat oluşumu, baskılama olup olmadığı; mali tablolarda fiyat oluşumunu etkileyecek bir hata, yanlışlık olup olmadığı; kamuoyuna açıklanmamış, fiyat oluşumuna etki edebilecek bir bilgi olup olmadığı; endekse ve sektör ortalamasına göre hisse fiyatında izah edilemeyen bir durumun olup olmadığı gibi, kısacası azınlık pay sahiplerinin de menfaatlerini koruyacak bir yaklaşımla meseleye yaklaşıp incelemelerde bulunmaktadır. Otuz günlük fiyat ortalaması, mali tablolarda ve borsadaki hisse fiyatında herhangi bir sorun bulunmayan şirketler için geçerlidir. Eğer az önce saydığım unsurların bir veya birkaçında bir noksanlık veya usulsüzlük tespit edilirse kurulun şunu yapmaya hakkı var:

1) Başvuruyu kabul etmeyebilir kurul.

2) Mali tablolarda düzeltme isteyebilir.

3) Borsa fiyatında yapay bir fiyat varsa bu dönemi dikkate almayabilir.

4) Otuz günlük sürenin dışında ilave yöntemlerle ve sürelerle fiyat tespiti isteme gibi azınlık ortakların menfaatlerini koruyacak alternatif yaklaşımları ortaya koyabilir ve bunları uygulayabilir. Bu, Kurulun yetkisinde olan bir şeydir.

Değerli milletvekilleri, ilgili düzenleme, bu ortaklıktan çıkarma ve borsa kotundan çıkmayla alakalı düzenleme hâkim ortak için 2 seçenek sunmaktadır; bunlardan bir tanesi şirketi borsa kotundan çıkarma, bir diğeri azınlık ortakları şirketten çıkartmayla alakalı. Eğer şirket birinci yöntemi seçerse yani borsadan çıkmayı tercih ederse bunu yapabilir; azınlık ortak üç yıl içerisinde belirlenen fiyattan hisselerini hâkim ortağa satabilir veya Türk Ticaret Kanunu'na göre ortaklığını sürdürebilir. Ama, eğer şirket şu yöntemi tercih ederse, ortaklıktan çıkartma yöntemini tercih ederse işte az önce ifade ettiğim yöntemleri kullanarak belirtilen fiyat üzerinden hisse senetlerini satın alır ve burada ortaklık sona erer.

Değerli milletvekilleri, hangi yöntem uygulanırsa uygulansın, bakın, Sermaye Piyasası Kurulu karar verirken şirketin yani hâkim ortağın borsadan çıkmayla veya küçük ortağı ortaklıktan çıkartmayla alakalı verdiği kararı sorgulayacak, yukarıda belirtilen hususları ayrı ayrı inceleyecek, azınlık ortakların menfaatlerini azami ölçüde korumaya çalışacaktır.

Ben önergeyi de dikkatle okudum, bu 3 tane firmanın borsadan çıkmasıyla alakalı, ekonomide gidişatın iyi olmadığının bir göstergesi, bunun sinyal olarak değerlendirilebileceği gibi bir ifade de vardı.

Değerli milletvekilleri, bakın, ben şunu ifade etmek istiyorum sizlere: Dünya ekonomisi, 2014'le alakalı 2,8 gibi bir büyüme beklentisi içerisinde. Bizim Türkiye olarak beklentimiz yüzde 4 civarındadır. Bu, dünya ortalamasının yaklaşık 1,5 katının yukarısında bir değerdir.

Bir diğer konu ekonominin gidişatıyla alakalı, oluşturulan istihdamdır. Türkiye, 2007'den günümüze kadar, ortalama yüzde 4 bir istihdam oluşturmaktadır yıllar itibarıyla ve gelişmekte olan ülkeler arasında da en çok, en yüksek istihdamı oluşturan ülkelerden bir tanesidir.

Bir diğer konu da şudur: Bu da önemli bir veridir ekonominin genel gidişatıyla alakalı, kurulan firma sayılarının ne kadar olduğu. Bakın, biz, 2007'de yaklaşık 50-55 bin civarında firma kurulan bir ekonomiydik, bu daha sonra 2009 krizinde düştü, sonra 2012'de o bilinçli soğutmayla alakalı bir dönemde biraz düştü, şimdi, tekrar 50 binin üzerine çıkmıştır. Bunlar da ekonominin aslında gidişatıyla alakalı bazı fikirler bizlere verebilir.

Ben bu sebeplerden dolayı Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilmiş olan önergenin aleyhinde olacağımızı ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)