GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA ARABULUCULUK KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:116
Tarih:06.06.2012

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 233 sıra sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı'nın 10'uncu maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarı hakkındaki görüşlerime geçmeden önce ülkemizin ve kadınlarımızın gündeminde yer alan bir konu hakkında görüşlerimi belirtme ihtiyacı hissetmekteyim. Kadınların yaşadığı yakıcı sorunları görmezden gelerek kadın bedeni üzerinden siyaset üretmek, kadınların tercihleri üzerinde hak iddia etmek, kadınları bir toplum mühendisliğinin aracı hâline getirmek basit bir ayrımcılığın ötesine taşmaktadır. Uludere katliamını örtmek için kadınların malzeme yapılması en hafif tabiriyle acımasızlıktır. Bu hem kadınlarımıza hem orada yaşamları ellerinden alınmış vatandaşlarımıza ve ailelerine yapılmış bir haksızlıktır. Ben bunu içime sindiremiyorum, televizyon dizilerinin senaryo akışına müdahale etmeyi de, tek tip gençlik yetiştirme hedefini de, tek din ifadesini de içime sindiremiyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde mahkemelerin iş yükünün hafifletilmesinin amaçlandığı ifade edilmektedir. Doğrudur, mahkemelerimizin iş yükü fazladır ancak siz de takdir edersiniz ki mahkemelerimizin iş yükünün azaltılmasının yanında yargının tarafsızlığını da tesis etmek gereği vardır, tarafsız olmayan bir yargı adaleti sağlayamaz. Bu duruma birçok davada tanık olmaktayız. Bugün, milletvekilleri hapiste, üniversite öğrencileri hapiste, üniversite hocaları hapiste. Bugün Türkiye'de yumurta atandan slogan atana, yürüyüş yapandan oturma eylemi yapana kadar, sesini çıkaran, muhalefet eden herkes için hapis tehdidi vardır, belediye başkanları hakkında sudan sebeplerle davalar açılmaktadır. Yani demek istediğim şudur ki adaletin gecikmemesi için elbette yargı yükünü azaltmak gerekliliği vardır ama önce yargıyı bağımsızlaştırmak, tarafsızlaştırmak gereği de vardır.

Değerli milletvekilleri, arabuluculuk kurumuna, bunun ülkemizde doğurabileceği sorunlara ilişkin eleştirilecek birçok nokta vardır. Bunlar, hem Avrupa Birliği Uyum Komisyonu hem Adalet Komisyonuna üye milletvekillerimizce karşı oy yazılarında ayrıntılarıyla ifade edilmiştir.

Ben, ara buluculuk kurumunun ülkemiz kadınlarının yaşamlarında yaratacağı olumsuzluklara dikkat çekmek istiyorum. Doğrudur, birçok Avrupa ülkesinde ara buluculuk kurumu vardır, ancak o ülkelerin kadın erkek eşitliğinde yaşadığı sorunlar bizim ülkemizde bu konuda yaşanan sorunlardan daha farklıdır.

Bu tasarıyı hazırlayanlar, ülkemizin doğusunda geleneksel bakış açısının ne denli ağırlıklı olduğunu, kadının özellikle mirastan doğan hakları konusunda sorunlar yaşadığını, ara buluculuk kurumunun bu sorunları daha da artırabileceğini göz ardı etmektedir. Batısıyla doğusuyla, kuzeyiyle güneyiyle tüm Türkiye'de bu geleneksel yapı, miras konusunda kadınlarımız aleyhine sonuçlar doğuracaktır. Benzer şekilde, boşanma sırasında mal paylaşımında yaşanabilecek sorunlar da göz ardı edilmektedir. Kadınlarımızın medeni hukuk alanında kazandığı hakların geriye gitmesi söz konusudur. Yani dostane bir çözüm yöntemi olarak görülen ara buluculuk kurumunun cinsiyetler arası eşitsizliğin ortadan kaldırılması konusunda o kadar da dostane sonuçlar doğurmayabileceği hepimiz tarafından görülmek zorundadır.

Değerli milletvekilleri, bu tasarının yasalaşması durumunda, kadınlarımızın koca baskısı, baba baskısı, toplum baskısı ve geleneksel yapı karşısında daha güçsüz duruma düşürüleceği kaygısı taşımaktayız ve bu kaygı inanın yersiz bir kaygı değildir. Ara bulucularca geleneklerin yanında dinî kuralların ve dinsel yaklaşımların referans alınması kadınlarımızın insan haklarını kısıtlayacak bir süreç doğuracaktır. Bildiğiniz gibi, bu referanslar çoklukla medeni hukukumuzla bağdaşmayan, kadının cinsiyetine bağlı mahrumiyet ve kısıtlılıklar öngörmektedir. Bu durumun yaratacağı sakıncalar konusunda dikkatli olmak gerekmektedir. Zaten toplumsal yaşamda ezilen, ikinci sınıf görülen, hakları verilmeyen, hatta gasbedilen kadınlarımız, inanın, bu tasarıyla daha da güçsüzleşecektir. Bu nedenle, arabuluculuk faaliyetlerinin Türk Medeni Kanunu kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmaması gerektiği kanısını taşımaktayım.

Yüce heyetinizin bu kaygıları dikkate alacağına inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Küçük.