GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:123
Tarih:22.07.2014

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 58'inci maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Üzerinde konuştuğumuz madde ev hizmetlerinde çalışan kadınların sigortalılığına ilişkin. Bu durumun düzenlenmesi doğru ve yerinde, ancak kadınlarla ilgili her düzenlemede olduğu gibi geç kalınmıştır. Yine de kadınları sigorta kapsamına alacak ve kadın istihdamına destek olacak her düzenlemeyi her zaman desteklediğimizi belirtmek isterim.

Bu madde vesilesiyle kadınlarımızın sigorta ve istihdam durumuna değinmek istiyorum. 13 milyona yakın zorunlu sigortalıdan ancak 3 milyon 250 bini yani yüzde 23'ü kadındır. Bu oranı tabii ki iyi diye nitelemek mümkün değildir ama daha kötü rakamlar da mevcuttur. OECD verilerine göre, Türkiye'de kadınların istihdam oranı yüzde 27,8'dir ve en son sıradadır. Türkiye'ye en yakın orana sahip ülke Meksika'dır ve orada bile kadınların istihdam oranı yüzde 43,4'tür. Yıllık artış oranı göz önüne alındığında Türkiye'nin Meksika oranına ulaşabilmesi yirmi yılı bulacaktır. Kadın istihdam oranları yüzde 70'leri aşan ülkelerden veya dünya ortalaması olan yüzde 50'lerden söz etmiyorum bile, yüzde 40'lara ulaşabilmek dahi on yıllar alacaktır.

Ülkemizde istihdam edilen kadınların üçte 1'i ise ücretsiz aile işçisidir. İş gücüne katılma olanağı bulamayan kadınların neredeyse tamamı kendine ait bir sigortadan mahrumdur. Çalışma hayatına katılabilen kadınlar arasında işsizlik ise oldukça yaygındır. İşte kadınlar açısından 21'inci yüzyılda ülkemizdeki manzara budur. Gündelik hâle gelmiş şiddeti, her gün işlenen cinayetleri, süregelen eğitimsizliği ve her alandaki eşitsizlikleri saymıyorum bile. Günümüz Türkiye'sinde hakikaten kadının adı yoktur.

Değerli milletvekilleri, kadınları ekonomik sistemin bir parçası hâline getirmediğimiz, istihdam koşulları yaratmadığımız sürece Türkiye'nin anlamlı ve sürdürülebilir bir büyümeye kavuşması olanaksızdır. Bunun için de önce yüzleşmek, sonra da çözmek zorunda olduğumuz ön yargılar vardır. Ne yazık ki devleti yönetenler başta olmak üzere toplumumuzun genelinde kadınların yalnızca çocuk doğurması, eşine ve ailesine bakması, ev işlerini yapması gerektiğine ilişkin bu yüzyılın gerçeklerine uymayan bir algı vardır. İşte, bu algıyla mücadele etmek zorunludur. Bakınız, TÜİK 2013 Toplumsal Cinsiyet İstatistikleri kitapçığına göre erkeklerin yüzde 25,3'ü "Kadınlar çalışmamalıdır." diye kanaat bildirmiştir, "Neden çalışmasınlar?" diye sorulduğunda "Kadının asli görevi çocuk bakımı ve ev işleridir." diyenlerin oranı yüzde 56'dır. Yine, aynı istatistiklere göre kadınlar, yüzde 90 oranında kadınların çalışması yönünde olumlu kanaat bildirmişlerdir yani kadınlar, kadınların çalışması gerektiğini düşünürken erkekler küçümsenmeyecek bir oranda buna karşı çıkmaktadırlar.

Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi bu bir zihniyet sorunudur. Kadını ikinci sınıf algılayan, onu yaşamdan soyutlayan, eğitimden mahrum bırakan aynı zihniyet kalıbıdır. Kadınların şiddet görmesini hoş gören, öldürülen kadınlar için "Hak etmiştir." diyen benzer bir zihniyettir ve bu zihniyet, kadınlarımızın yaşamı eşit olarak paylaşmasının önündeki en büyük engeldir. Elbette bu zihniyetin ardında tarihsel, dinsel, toplumsal, ekonomik dinamikler vardır ama bu yüzyılda hâlâ kadını yok saymanın, eve hapsetmenin gerekçesi olamaz, olmamalıdır.

Bu zihniyeti aşmadan, bu zihniyetle mücadele etmeden hiçbir ilerleme kaydedilemez. Son on iki yıldır yapıldığı gibi, bu zihniyetle mücadele ediyormuş gibi yapıp sorunları görmezden gelmek ise uygulanabilecek en kötü politikadır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)