| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 123 |
| Tarih: | 22.07.2014 |
SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 53'üncü maddesi üzerine söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 32'nci maddesi, çocuğun ekonomik sömürüye karşı korunmasını; riskli ya da eğitimini engelleyecek, sağlığına veya bedensel, akılsal, ruhsal, ahlaksal, toplumsal gelişimine zarar verecek işlerde çalıştırılmayacağını belirtmektedir ancak ülkemizdeki realite bu değildir.
Ülkemizde 6 ila 17 yaşları arasındaki 15 milyon 250 bin çocuktan 1 milyonu çalışmaktadır. 1 milyon çocuktan söz ediyoruz, 62 ilimizin nüfusundan daha büyük, Lüksemburg ve Malta nüfusları toplamından çok daha fazla olan bir sayıdan söz ediyoruz. Çocuk haklarına uymayan bir şekilde işleyen ve çocukların geleceğini ipotek altına alan bir ekonomik yapıdan söz ediyoruz. Faturanın yalnızca çocuklarımıza değil, geleceğimize de kesildiği bir ülkeden söz ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu sorun yeterli yasal altyapının var olmasıyla çözülememektedir çünkü Meclis görevini yerine getirmiş, yasaları çıkarmıştır. 2005 yılında başlayan, Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi İçin Zamana Bağlı Politika ve Program Çerçevesi'ne göre, on yıl içinde yani 2015'te, çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri öncelikli olmak üzere, çocuk işçiliğinin tamamen ortadan kaldırılması hedeflenmişti. 2015'e altı ay kaldı, hâlâ 1 milyon çocuk ucuz iş gücü olarak çalışma hayatının içindedir. Birçok alanda olduğu gibi, bu konuda da mevzuatın yeterli olması, eylem planları hazırlanması sorunun çözümüne yetmemektedir çünkü uygulamada hatalar vardır.
Her şeyden önce, çocuk işçiliğinin kaynak bulduğu unsurları ortadan kaldırmamız gerekir. Çocuk işçiliğinin en temel, en önemli nedeni ise yoksulluktur. Yoksulluğu ortadan kaldırmadan, yoksul kesimler üzerinde yoksulluğun etkilerini azaltmadan çocuk işçiliği tamamen ortadan kaldırılamaz. Ve ülkemizde hâlihazırda derin bir yoksulluk ve gelir adaletsizliği hüküm sürmektedir. Bu kadar derin bir gelir adaletsizliğinin ve yoksulluğun olduğu yerde, olmayan bir şey vardır, o da sosyal devlettir.
Hiçbir ana baba sahip oldukları çocuklarının beden gelişimini henüz tamamlamadan çalışmak zorunda kalmasını istemez ama insanlar yoksulsa, yoksul bırakılmaktaysa, işsizse, geçimlerini sağlayamıyorlarsa, yeterli ve ücretsiz eğitim haklarından faydalanamıyorlarsa çocukları çalışmak zorunda kalmaktadır. Çünkü bu durumda devlet yeterince görevini yapamıyordur, devlet, sosyal devlet olamamıştır. Unutulmamalıdır ki, çözüm üretemeyen bir devlet sorunun asıl parçası ve asıl taşıyıcısıdır.
Değerli milletvekilleri, günümüzün en önemli zenginliği eğitilmiş, dinamik, çağını iyi okuyan nesillerdir yani beşerî sermayedir. Uluslararası Çalışma Örgütü raporlarında çocuk işçiliğinin önlenmesi için hükûmetlere ücretsiz eğitime yatırım yapmaları ısrarla önerilmektedir. Çocuklarımızın yoksulluk nedeniyle eğitim hakkından yoksun kalmaları, yoksulluğun kuşaktan kuşağa aktarılmasına ve âdeta bir yoksulluk kısır döngüsünün yaratılmasına neden olmaktadır. Bu sarmalı kırabilecek tek unsur ise eğitimdir ama burada sözünü ettiğim eğitim, çocuklarımızı belirli bir kalıba dökmeye çalışmayan, bilimsel, çağımızın gereklerine ve gerçeklerine uygun bir eğitimdir. Bu ülkede herkes iyi yaşamayı hak etmektedir. İnsanlarımızı insanca koşullar içinde yaşatmak ise bu Meclisin temel görevidir.
Ama ne olursa olsun, önce çocuklar demek zorundayız. Önce çocuklar demezsek bu ülkenin bir geleceği olmayacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)