GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP GRUBUNUN, 14/7/2012 TARİHİNDE DİYARBAKIR İLİNDE GERÇEKLEŞMESİ ENGELLENEN MİTİNG SIRASINDA KOLLUK GÜÇLERİNCE GERÇEKLEŞTİRİLEN ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMININ, BUNUN SONUCUNDA KENDİ PARTİLERİNİN MİLLETVEKİLLERİNİN YARALANMALARI BAŞTA OLMAK ÜZERE GÖSTERİCİLERE YÖNELİK ŞİDDETİN NEDENLERİNİN VE SORUMLULARININ TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN (10/1021) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ'NİN ÖN GÖRÜŞMELERİNİN, GENEL KURULUN 21 TEMMUZ 2014 PAZARTESİ GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:122
Tarih:21.07.2014

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Halkların Demokratik Partisi Grubunun, 14/7/2012 tarihinde Diyarbakır ilinde gerçekleşmesi engellenen miting sırasında kolluk güçlerince gerçekleştirilen güç kullanımının, bunun sonunda parti milletvekillerinin yaralanmaları başta olmak üzere göstericilere yönelik şiddetin nedenlerinin ve sorumlularının araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması önergesi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli üyeler, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Anayasa'mızın 34'üncü maddesiyle düzenlenmiştir. 34'üncü maddeye göre: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."

Değerli milletvekilleri, görüldüğü gibi, Anayasa'nın 34'üncü maddesine göre herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir. Ancak, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17'nci maddesiyle "Mülki idare amiri, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir." denilmektedir.

Eylem ve etkinliklerde, gerekli uyarılar yapılmasına rağmen yasal sınırı aşarak kanunsuz fiil ve davranışlara devam eden ya da eylemi sonlandırmayarak dağılmakta direnen gruplara güvenlik kuvvetlerince müdahalede bulunulmaktadır. Güvenlik güçlerimiz, özellikle toplumsal olaylar başta olmak üzere, kamu düzeni ve güvenliğinin tesisi ve devamı için mevzuatla kendisine verilen görevleri yerine getirmek amacıyla orantılılık ilkesine uygun olarak gerektiğinde zor kullanma tedbirlerine başvurmaktadır.

Bu çerçevede, ilde genel emniyet ve asayişi sağlamakla görevlendirilen mülki idare amirlerinin, düzenlenecek olan toplantı ve gösteri yürüyüşünün kanun hükmünde belirtildiği şekilde düzenlemesine gidilmektedir. Kamu düzeni ve güvenliğinin bozulacağı bu tür eylemlerin gerçekleşmesi durumunda, telafisi mümkün olmayan zararların önlenebilmesi amacıyla, elde edilecek veriler doğrultusunda zorunlu olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11'inci maddesi, Anayasa ve ilgili mevzuatın belirlediği esaslar çerçevesinde erteleme veya yasaklama kararları alınabilmektedir. Burada temel amaç, insanların temel hak ve özgürlüklerinin kullanılmasına engel olunması değil, bu hak ve özgürlüklerin güvenli ortamlarda kullanılması amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasıdır.

Değerli arkadaşlar, o dönemdeki Barış ve Demokrasi Partisi ve Demokratik Toplum Kongresi, almış oldukları ortak bir kararla "Kürt sorununun demokratik çözümü" sloganıyla 14 Temmuz 2012 tarihinde Diyarbakır ili İstasyon Meydanı'nda bir miting gerçekleştirme kararı almıştır. Diyarbakır Valiliğince, 7 kişilik düzenleme kurulunun yaptığı yazılı müracaatta 14 Temmuz 2012 Cumartesi günü İstasyon Meydanı'nda açık hava toplantısı yapılmak isteğinin bildirilmesi üzerine gerekli inceleme ve çalışmalar başlatılmıştır ancak Valilik, düzenlenmek istenen mitingin Silvan saldırısının yıl dönümü ve aynı zamanda sözde demokratik özerkliğin ilan edildiği gün olması nedeniyle halkın yanlış bilgilendirilerek sokağa çekilmek istenmesinden dolayı izin verilmediğini belirtmiştir. Valilik açıklamasında, miting düzenlenmek istenen tarihin "14 Temmuz 2011 gününün ilimiz Silvan ilçesi, Dolapdere köyünde 13 askerimizin bölücü terör örgütü PKK ve KCK'lı teröristlerce şehit edilmesi, 7 askerimizin de yaralanmasıyla sonuçlanan hain saldırının yıl dönümü olduğu..." ifade edilmiştir. Yapılan istihbari çalışmalarda, vatandaşlarımızın yanlış bilgilendirilmesi suretiyle, halkımızı sokağa çekmeye, güvenlik güçlerimiz ile vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmeye, düzenlenecek kanunsuz etkinlik ve eylemlere katılım sağlamaya teşebbüs eden illegal gruplar ve müzahir oluşumların bulunduğuna dair bilgiler de bulunduğu kaydedilmiştir.

Ayrıca, söz konusu mitingle ilgili olarak o dönemde bazı çevrelerce yapılan açıklamalar ve çeşitli basın yayın organlarında yer alan haberlerde direniş, savaş gibi telkinlerde bulunularak vatandaşlarımız arasında kin, nefret ve düşmanlık duyguları oluşturulabilecek çağrılara yer verilmiştir. Yapılan açıklamalar, basın yayın organlarında yer alan haberler ve edinilen istihbari bilgiler sonucu, yapılması planlanan açık hava toplantısının yasa dışı PKK-KCK terör örgütleri ile sözde elebaşlarının propagandasına dönüşeceği anlaşılmıştır. Söz konusu mitingin gerçekleşmesi durumunda, yapılacak illegal propagandalar, tahrik ve kışkırtmalarla vatandaşımızın karşı karşıya getirilmesi ve bu yolla kin, düşmanlık ve çatışma ortamı oluşturulmaya çalışılacağı görülmüştür.

Yine, düzenlenmek istenen toplantı tarihinin teröristlerce 13 askerimizin şehit edilmesi ve 7'sinin de yaralanmasına yol açan Silvan saldırısıyla ve sözde kanun dışı yönetim yapılanması ilanıyla aynı güne getirilmesi de söz konusudur. Gerek terör olaylarına karşı son zamanlarda yükselen toplumsal hassasiyet gerekse vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü noktasında tüm toplum katmanlarından oluşan olumlu bakış ve çözüm arayışlarını ortadan kaldırabilecek bir nokta olduğunu, bunun da çeşitli provokasyon neticesinde istenmeyen sonuçlara yol açabileceği değerlendirilmiştir. Bu nedenle, 14 Temmuz 2012 tarihinde yapılması planlanan açık hava toplantısına Diyarbakır Valiliğince izin verilmemiş ve konu, düzenleme komitesine 6 Temmuz 2012 Cuma günü tebliğ edilmiştir.

Yani, görüldüğü gibi, uygulama, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17'nci maddesinin işletilmesiyle doğmuştur. Diyarbakır Valiliğinin 6/7/2012 tarihli ve 3754 sayılı yasaklama kararına rağmen, 12 Temmuz 2012 tarihinde İstasyon Meydanı'na 4 ana koldan girerek miting yapılmak istenmiş fakat görev alan güvenlik kuvvetleri alana girişlere engel olmuş ve birçok noktada güvenlik kuvvetlerine karşı taşlı, havai fişekli, molotofkokteylli, bombalı saldırılar gerçekleştirilmiştir. Yapılan saldırılara karşı güvenlik kuvvetleri tarafından orantılı olarak müdahalede bulunulduğu Valilikçe ifade edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, şunu özellikle belirtmek istiyorum: 2002-2012 yılları arasında ülkemizde, ilgili mevzuat çerçevesinde, kanuni olarak düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde hiçbir ölüm olayı meydana gelmemiştir. Bununla beraber, müdahale sırasında zor kullanma sınırlarını aşan personel hakkında derhâl adli ve idari işlem başlatılmıştır. Örneğin, zor kullanma sınırlarını aştığı iddiasıyla Ocak 2002-Mayıs 2012 dönemi içerisinde 3.410 personel hakkında adli yönden dava, Ocak 2005-Mayıs 2012 dönemi içerisinde ise idari yönden 4.267 personel hakkında soruşturma açılmıştır.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ döneminde, geçmişteki hükûmetlerle kıyaslanmayacak kadar insan hakları konusunda büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. İnsan haklarının, demokrasinin ve hukuk devleti ilkesinin korunması ve ileri götürülmesi, iktidara geldiğimiz günden bu yana öncelikli hedefler arasında yer almıştır. İnsan hak ve özgürlüklerini bir davranış biçimi hâline getirmek ve bu sayede insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmak için en büyük yatırımı da demokrasiye yapmak gerektiğine inanıyoruz. Hükûmetimizin programında en çok hâkim olan kavram demokrasidir.

AK PARTİ döneminde, insan haklarının geliştirilmesi ve güçlendirilmesine ilişkin kurumsallaşma çalışmaları ağırlık kazanmıştır. Kaba kuvvetin, kaba işkencenin ortadan kaldırılması yönünde ciddi ilerlemeler sağlanmıştır. Özgürlükleri genişletecek kararlar almaya da kararlılıkla devam edeceğiz.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun vermiş olduğu Meclis araştırması açılması önergesine katılmadığımı belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)