| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 20.07.2014 |
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 639 sıra sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 33'üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu değişiklik önergesiyle ilgili olarak tekrar huzurlarınızdayım. Bu vesileyle tekrar sizi saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Soma'da meydana gelen maden kazasından sonra Meclise getirilen bu yasa tasarısının içeriğine baktığımızda, geleneksel hâle gelen ve Hükûmetin Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bazı kesimlere mesaj gönderen bu torba yasa içerisinde Soma'daki maden işçilerimizin sorunlarını çözme dışında her şey var. AKP Hükûmeti, maden işçilerine taşeronluk sistemine son verileceği yönünde söz vermesine rağmen bu torba kanunla taşeronluk sistemi yaygınlaştırılmaktadır. Tasarıyla, yer altı çalışma sürelerinin kısaltılması öngörülse de bunun fiilî olarak uygulaması, işçinin madene giriş ve çıkışları değerlendirildiğinde bunun doğru olmadığı görülmektedir.
Bu tasarıyla yer altı işçilerinin emeklilik yaşı 50'ye indirilmesine rağmen, 50 yaşındaki birinin madende nasıl çalışacağı, işin ağırlığı göz önüne alındığında mümkün değildir.
Buradan tekrar Hükûmeti uyarmak istiyorum: Geçen yıl Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülerek yasalaştırılan İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası sahada maalesef uygulanmamaktadır. Ülkemizde insan sağlığı ve güvenliğine verilen önem üçüncü dünya ülkeleri seviyesinde bile değildir. Hâlbuki dünyada yapılan iş, eylem ve hizmetler insan içindir ve yapılan bütün hizmetler de insan için olmalıdır. Eğer yaptığınız işlerde insan yoksa, insan ön plana çıkmamışsa yaptığınız hizmetin hiç anlamı yoktur diyorum.
Bu tasarı, hangi işlerin alt işverene verileceğine Hükûmetin karar vereceğini karara bağlamaktadır. Taşeron işçilerin aylıklarının bankaya yatırılacağı, sözleşmelerin üç yıllık olacağı, işçi sendikalı olursa farkı devletin ödeyeceği gibi işçilerin istediklerini karşılamayan düzenlemeleri içerdiği gibi taşeron çalışmayı yasaya bağlayan ve kanunlaştıran düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, çalışma hayatında bir istisna olarak çıkarılan İş Kanunu'nun "tanımlar" başlığı altında madde 2'de alt işveren asıl işveren ilişkisi düzenlenmiş ancak "İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverene verilemez." denilmektedir.
Bugün alt işveren işçilerinin beklentisi, öncelikle kadroya geçmektir; bu da bu işçilerin alt işveren işçisi olarak çalıştırıldıkları müddetçe mümkün görülmemektedir. İş güvencelerinin olması mümkün değildir çünkü bunun olabilmesi için alt işverenin iş güvencesi olması gerekir. Esasen hiçbir mal ve hizmet üretmeyen, bunun karşılığında bir geliri olmayan, sadece asıl işverenden sözleşmesi gereği aldığı ücreti işçilerine dağıtan ve aradaki farkı da kendisine alan bir işverenden gerçek bir işveren diye bahsetmek mümkün değildir. Onun için bu yasa asıl işverenin esas işi olmayan, özellik arz eden kesintili veya sürekli işlerinde kullanılmak üzere bir istisna olarak çıkarılmış, ancak geldiğimiz noktada asıl işverenin işini yapan bir kurum hâline getirilmiş, kamuda 660 bin alt işveren işçi sayısına ulaşılmıştır. Öyle ki veteriner, mühendis vesaire gibi kariyer meslek sahipleri bile taşerondan alt işverenin işçisi olarak çalıştırılmaktadırlar. Öncelikle yapılması gereken, bu kamuda çalışan ve asıl işverenin işini yapan çalışanların kadroya geçirilmesi, bunun dışında kalan alt işveren işçilerinin öncelikle ücretlerinin yaptıkları işlere göre düzenlenerek hepsinin asgari ücret almasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
Yani Hükûmet alt işveren vasıtasıyla güvencesiz ve düşük ücretle işçi çalıştırmak sevdasından vazgeçmelidir yoksa bu kanunla önümüze getirilen bu düzenleme sorunu çözmek yerine daha da büyütmekte ve karmaşık hâle getirmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu 33'üncü maddeyle 3201 sayılı Kanun'a geçici madde eklenerek 3201 sayılı Kanun'un mevcut 5'inci maddesinin (5)'inci fıkrasına göre sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini bu kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaktadır. Bu nedenle birçok vatandaşımız mağdur olmuş ve yargı yoluna başvurmuştur. Bu yargı yoluna başvuran vatandaşlarımızın mahkeme masraflarının ülke tarafından ödenmesini istiyor, desteklerinizi bekliyoruz.
Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)