GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:121
Tarih:20.07.2014

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 639 sıra sayılı İş Kanunu ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın 27'nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kırk beş gündür torba yasayı görüşüyoruz, bu süre içerisinde etrafımız kan gölü hâline dönmüş. Mübarek ramazan ayı içerisinde Müslüman'ın kanının oluk oluk aktığı, insanlığın bir trajediyle karşılaştığı bir ortamda kırk beş gündür torba yasayı görüşüyoruz.

Şimdi, biraz önce Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır, burada bir konuşma yaptı. Gerçekten, büyükelçilik yapmış birisi olarak böyle bir konuşmayı yapmasını doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Burada diyor ki: "Bu konular burada konuşulacak meseleler değildir." Şimdi, "Burada ulu orta konuşulacak meseleler değil." dediğiniz yer, millî iradenin temsil edildiği en üst organ, Türkiye Büyük Millet Meclisi. Peki, Sayın Büyükelçi, senin burada bu milletvekillerine söylediğini... Sayın Başbakan her gün miting alanlarında konuşmasının on beş-yirmi dakikasını bu konulara ayırıyor, hamasi nutuklar sıkıyor.

Dün televizyonda tesadüfen karşılaştım, Dışişleri Bakanı, İstanbul'da AK Gençlik platformunda Suriye'yi anlatıyor, İsrail'i anlatıyor, Filistin'e yapılan zulmü anlatıyor. Allah rızası için, sayın milletvekilleri, ben size soruyorum: Dört aydır bu Dışişleri Bakanı nerede? Yani, orada Müslüman'ın kanı oluk oluk akarken, bir insanlık dramı yaşanırken, bir devlet terörü yaşanırken, bebekler katledilirken, kadınlar katledilirken, yüzlerce Müslüman kardeşimiz orada katledilirken, Dışişleri Bakanı, Başbakan meydanlarda hamasi nutuklar atacak ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuları görüşmeyeceğiz! Böyle bir şey olabilir mi? Ve çıkacak Dışişleri Komisyonu Başkanı "Bunlar burada konuşulacak konular değildir." diyecek! Yani, burada siz bu milletvekilleriyle dalga mı geçiyorsunuz? Bu milletvekilleri sizin emir eriniz mi, birileri talimat verdiği zaman bu milletvekilleri burada on dört saat çalışacak, sizin talimatlarınızı yerine getirecek?

Günlerce söyledik muhalefet partisi olarak, "Soma'da bir iş kazası, bir iş cinayeti oldu. Getirin şu ramazandan önce bir günde bunu çıkartalım." dedik. Ben soruyorum: Orman Kanunu'nda ormanı bir şirkete vermişsiniz, peşkeş çekeceksiniz, burada bu maddenin ne işi var? Memurlarla ilgili maddenin burada ne işi var, torba kanunda? TÜRGEV'le ilgili maddenin ne işi var burada? Birtakım yandaşlara yapılacak işlerin ne işi var burada? Bu ramazan gününde reva mıdır bize? Burada birbirimizi kırmaktan başka, şu oruç ağzımızla, ne yapıyoruz?

Yani, kendi kendimize bir soralım değerli milletvekilleri, orada yiyecek ekmek bulamıyorlar. Filistin'de kamyonların arkasında o çocuklar nereye gittiklerini bilmeden mahzun mahzun bakarken, burada sen Dışişleri Bakanı olarak altın çanaklarda AK Gençlik'le iftar yemeği vereceksin ama Türkiye Büyük Millet Meclisine bilgi vermeyeceksin, olur mu böyle bir şey?

Sayın Başbakan, çıkıyorsun, Allah'ını seversen, hangi dediğin oldu? Oluk oluk etrafımızda, Suriye'de Müslüman'ın kanı akıyor, Irak'ta Müslüman'ın kanı akıyor, Filistin'de Müslüman'ın kanı akıyor. Orada çocuklar, masum çocuklar devlet terörüyle cinayete kurban gidiyor, çıkıyorsunuz, kınıyorsunuz. Ben de kınıyorum, milyon defa kınıyorum orada yapılan haksızlıkları.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Biraz sessiz konuş ya, kafamızı şey yapıyorsun ya, sessiz konuş biraz ya.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ne konuşacağım?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) -Mübarek günde ne bağırıyorsun ya?

ALİ ÖZ (Mersin) - Ne diyorsun ya sen?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sana mı soracak nasıl konuşacağını?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Acıtabilir söylediklerim. Şimdi buradan soruyorum, ramazan günü soruyorum: IŞİD'e giden, Adana'da yakalanan tırlardaki silahlar var. Adana'da yakalanan tırlardaki silahlar, eğer "Suriye'deki muhalefete götüreceğim" diye IŞİD'e gitmişse, onunla Müslüman Türkmen'in kanı dökülmüşse, bunun hesabını bu ramazan günü Allah indinde kim verecek? Buna bağırmayacağım da neye bağıracağım? İçimiz yanıyor. Sayın Başbakan bağırırken niye sesiniz çıkmıyor?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - İftira atıyorsun!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Her gün bağırıyor, her gün televizyonlarda bağırıyor ama kan akmaya devam ediyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Ne zaman çıksan böyle konuşuyorsun.

BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Kimin kanı akıyor, biliyor musunuz? Müslüman'ın kanı devamlı akıyor. Evet, bunlar size dokunabilir; bağıracağım, söyleyeceğim. Sen karar veremezsin, ona Başkan karar verir.