GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ HASAN ÖREN VE 21 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, ORTA DOĞU'DA YAŞANANLARA İLİŞKİN TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASINDA YAŞANAN SORUNLARIN TESPİTİ, BARIŞÇIL DIŞ POLİTİKA YÖNTEMLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE GAZZE HALKINA İNSANİ YARDIM YÖNTEMLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 19/7/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 20 TEMMUZ 2014 PAZAR GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖNGÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:121
Tarih:20.07.2014

HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 20 Temmuz, Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 40'ıncı yıl dönümünü kutluyoruz.

Bugün yaşananlarla, Gazze'de yaşananlarla 1974'te yaşananların bir benzerliği var. 1974 yılında Ağrı'da askerdim, Kıbrıs Barış Harekâtı'na katılmak için elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştım, o gençlik heyecanı içerisinde hepimizin yaptığı gibi.

55 yaşın üzerinde olan arkadaşlarımız çok iyi hatırlarlar, Kıbrıs'ta, soydaşlarımızı, çocuklarımızı, kadınlarımızı küvetlerin içerisinde hunharca öldüren, katleden bir anlayış vardı ve o anlayışın karşısında, Amerika'nın 6'ncı Filo'suna rağmen Ayşe'yi tatile çıkaran rahmetli Sayın Bülent Ecevit'e, rahmetli Sayın Necmettin Erbakan'a, hayatlarını kaybetmiş askerlerimize, bu katliama maruz kalmış soydaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Bugün Gazze'de yaşanan olaylar da aynı 1974'te yaşanan olayların benzeridir. Değerli arkadaşlarım, bugüne kadar 78'i çocuk 358 sivil hayatını kaybetmiştir. Gazze'de yaşananları kabul etmek, kabullenmek, Gazze'de yaşananları içimize sindirmek mümkün değildir. Yasama, yürütme, yargı, ülkenin en büyük mabedi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin, siyasi partilerin birlikteliğiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisine destek veren Türkiye halkının, Türkiye'de yaşayan yüzde 95 insanın temsilini ortaya koyan bu Meclisin, birlikte iki gün önce İsrail'i kınadığını, kınadığımızı, gerekli olanları yaptığımızı hepimiz biliyoruz. Bu kınamaya ve yaptığımız eyleme dışarıda olan siyasi partiler de, bütün Türkiye de katılmıştır ama burada eksik olan bir şey var, yüzde 95'i temsil eden bu Parlamentonun Gazze'de yaşanan İsrail zulmüyle ilgili bilgileri Sayın Davutoğlu'ndan, Sayın Başbakandan dinleme hakkı yok mudur? Biz, gazete kupürlerinden, köşe yazarlarından, CNN'den mi öğreneceğiz Gazze'de ne olduğunu? Herhâlde, bu Meclisin böyle bir hakkının olması gerekli. Hepimiz, sorumluluk taşıyan... Yüz binlerce insanın oyunu alarak geldiğimiz bu Parlamentoda, biraz daha ciddiyet, biraz daha sorumluluk adına Dışişleri Bakanı veya Başbakanın bu Parlamentoya gelip gizli veya açık bir oturum yaparak bizleri bilgilendirmesi, bu konuyla ilgili toplumun temsilini sağladığımız bu Parlamentodaki, Meclisteki milletvekili arkadaşlarımızın da gerekli olan bilgiye, sağlıklı bilgilere kavuşması sizce de doğru değil mi?

Değerli arkadaşlarım, hamasi nutukların atılma dönemini geçtik. On yıldır Gazze'de gerçekten bir katliam yaşanıyor. Bunun siyasi bir tarafının olmadığını, bu Meclis, muhalefetiyle iktidarıyla birlikte olarak Hükûmete verdiği destekle göstermiştir.

Şimdi, Sayın Davutoğlu'nun 18/7/2014 Dünya İslam Bilginleri Toplantısı'nda söylediği: "Allah şahittir ki, o halk orada direnirken bize uyku haramdır." Söz aslında doğrudur ama sadece sözde kalır ise yanlıştır. Türkiye'nin yapacağı çok şeyler var. Kıbrıs Barış Harekâtı'nda yaptığımız savaştan bahsetmiyorum; o, bir nefsi müdafaa, orada biz kendimizi koruduk. Ama bugün İsrail'e Türkiye'nin yapacağı birçok şey var. Bunlara baktığınızda da, Türkiye sadece teferruatla uğraşıyor, sadece "Allah şahittir ki, oradaki katliamlar sürdükçe, o direnç sürdükçe bize uyku yok..." Keşke uyumasak da sorunu çözmüş olsak. Uyumamak sorunu çözecekse, uyumamak o 5 yaşında, 7 yaşında, 12 yaşında çocuklarımızın katledilmesine, ölmesine engel olacak ise Parlamentoda oturalım, hiç uyumayalım ama maalesef böyle bir şey yok. Kıtalar ötesinden Venezuela'nın Devlet Başkanı insanlık adına, din birlikteliğini taşıdığı, belki de birlikte inandıkları din adına değil de insanlık adına İsrail Büyükelçisini sınır dışı ediyor ise Şili Devlet Başkanı bütün ticari ilişkilerini insanlık adına, orada yaşanan katliamlara tepki olarak ortaya koyabiliyor ise sadece uyumak veya uyumamak kelimesi üzerinden Gazze'deki ölenlerimizin direncini artıramayız. Ne yapılacağını soruyor iseniz onu bu Parlamentonun yetki verdiği, bu Parlamentonun destek verdiği Adalet ve Kalkınma Partisi buraya gelecek, söyleyecek. Ne yaptığını, ne yapacağını bize anlatacak.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Senin fikrin yok mu?

HASAN ÖREN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, İsrail, bu kadar haksız olmasına rağmen "Türkiye'deki konsolosluklarımı, yapılan eylemlerde Türk Hükûmeti güvenceye alamadığından dolayı en düşük seviyeye düşürüyorum." diyor ise, bu katliamları yapan İsrail bunu söylüyor ise Türkiye'nin ne söylediğini 77 milyon duymak istiyor. Kurdele takmak, evet, doğrudur, bir tepkidir, hepimiz takalım; yemin etmek, "Yeminim olsun ki..." demek, uyumamak eğer çözüm getiriyor ise onu da yapalım ama icraatlarda ne yapacağız? Ne yapmamız gerekli, sizler söyleyeceksiniz.

Şimdi, Ekmeleddin İhsanoğlu Cumhurbaşkanı adayımız. Sayın Cumhurbaşkanı adayımız Türkiye'deki gerginliği biraz daha aşağıya indirmek için 3 Cumhurbaşkanı adayının 2'sinin yardım kampanyasında hesaplarına para yatırmaya ihtiyacı olmamasına rağmen, bir empati kurabilmek için...

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Ne empatisi ya!

HASAN ÖREN (Devamla) - ...HDP'nin adayı olan Sayın Selahattin Demirtaş'ın hesabına bin lira, Cumhurbaşkanının hesabına, yani bugün Cumhurbaşkanı adayı olan Tayyip Erdoğan'ın hesabına bin lira para yatırdı. (AK PARTİ sıralarından "Allah söyletti." sesleri, alkışlar)

Ee, peki, bunu Allah söyletiyor da... Çabuk oltaya takılıyorsunuz. Oltaya çabuk takılıyorsunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Yapma ya!

HASAN ÖREN (Devamla) - Söylemek istemem ama güzel bir balık vardır, o çok çabuk takılır oltaya. Ee, bunu Allah söyletiyor da Gazze'de ölen çocuklarla ilgili Allah size bir şey söyletmiyor mu? Söyletmiyor mu? Diliniz mi tutuluyor? Diliniz mi tutuluyor?

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) - Dua ediyoruz dua, Söylüyoruz, söylüyoruz.

HASAN ÖREN (Devamla) - Şimdi, Selahattin Demirtaş dedi ki: "Diğer adayda çok fazla para var, onun hakkını da bana gönder." Güzel bir espriye güzel bir espriyle karşılık verildi.

Peki, Başbakan ne yaptı? Parayı iade etti.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Az geldi, az.

HASAN ÖREN (Devamla) - O da kendine göre haklıdır, orada da bir problem yok. Bin lirayı iade eden Başbakan, eğer bunca insan Gazze'de ölüyor ise, bunca ailenin, bunca annenin önünde çocuklar katlediliyor ise Amerika'da aldığı madalyayı bugün geriye iade etme günü değil midir?

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yalan atıyorsun. İkinci Dünya Savaşı için Türkiye'ye verildi.

HASAN ÖREN (Devamla) - Neden? Neden? Almadı mı? Almadığını söyleyebilir misiniz?

İşte, tam günü. Siz bin lirayı iade edeceksiniz, Amerika'da Yahudi lobilerinin size verdiği madalyayı evinizde saklayacaksınız...

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Yalan söylüyorsun! Türkiye'ye verdi, Türkiye'ye.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biz Yahudi düşmanı değiliz, İsrail'in terörüne karşıyız.

HASAN ÖREN (Devamla) - Geriye vermenin günüdür, bugün geriye verme zamanıdır o madalyayı. Hodri meydan, Başbakan geriye versin.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - İşine gelince antisemitist oluyorsun.

HASAN ÖREN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)