GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI İLE BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:120
Tarih:19.07.2014

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, otuz dokuz gün Plan ve Bütçe Komisyonunda inanılmaz yoğun bir tempoyla çalışıldı. Grubumuz inanılmaz bir emek verdi, muhalefet partisi milletvekilleri sürekli yanlışları uyardılar, doğruya yönlendirmeye çalıştılar, "Bu yanlışı böyle yaparsanız ilerleyen günlerde sıkıntı olur." dediler. En başta, zaten şunu söylediler: "Soma'yla ilgili 17 maddelik bir düzenleme var, bunları öncelikle yapalım, geçirelim; ardından bir başka torba kanun görüşülecekse onu görüşürüz." Ama, iktidar partisi, bu önergeleri her zaman teker teker reddetti ve Komisyonun süresini uzatarak hem Soma'ya verilen sözleri sulandırmanın, eksik yerine getirmenin, önemli miktarda bu sözlerden geriye durmanın kamuoyunda oluşturacağı infialden veya kendi üzerlerine gelecek baskıdan kurtulmak istedi.

İşin bir başka tarafı da kamu gücünü hem muhalefet üzerinde hem de sendikalar üzerinde haksız ve orantısız şekilde kullandılar. Bunun en bariz örneklerinden bir tanesi de biraz önce Sayın Bakanın bu kürsüdeki konuşmasıyla tecelli etmektedir.

Sayın Bakan, diyorsunuz ki: "Ben bu maddeyi çekerim." Bu maddeyi çekerseniz, yanlışlıkla 3 olarak bıraktığınız, ek maddede 1'e indirdiğiniz ama esas metinde 3 kalan şey düzeltilmeyecek, vebalini de güya muhalefetten soracaklar. Sayın Bakan, bizim inancımıza göre "Kenarı Dicle'de bir kurt kapsa koyunu, ilahi adalet Ömer'den sorar bunun hesabını." Bu, kamu yönetimimizin temelini oluşturur; bu kültürü alan, bu kültürle yönetenlerin olması lazım. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, siz, hem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olacaksınız hem yüzde 3'lük barajın yüzde 1'e indirme sözünü otuz dokuz günlük Komisyon çalışmasında titiz olarak çalışmadığınız için eksik yapacaksınız, düzeltmek için muhalefete konuşmama şartı öne süreceksiniz, böyle bir sözü size kimse vermediği hâlde dışarıya veya kamuoyuna karşı böyle bir söz dile getireceksiniz.

Bir şey daha söyleyeyim Sayın Bakan: Sadece Dicle'nin kenarında kurdun kaptığı koyunun hesabı değil sizden sorulacak, 1980 darbesinden önce 4 kişiden 3'ü sendikalıyken, devriiktidarınızda rakam yüzde 5'lerin altına geldiyse, gerçek anlamda 500 bin kişi sadece toplu sözleşme yapıyorsa, ilahi adalet gelir sizden bunun hesabını sorar bir gün, siz Çalışma Bakanısınız.

Taşeron, kamuda 660 bine dayandıysa -sadece sağlığı örnek verelim- 2002 yılında sağlık alanında 11 bin taşeron işçisi varken, bu rakam 2013'te 131 bine, 2014'te 160 bine çıktıysa Türkiye'deki hastanelerde... "Ya, kardeşim, taşeron işçisi dediğin paspas yapıyor, bunun devlet memuru olmasına ne gerek var." dediğiniz o taşeron işçi, bir gün önce taşeronda değişen paspasçı; size, bize, devlete emanet akıl hastası genç bir kıza denetimsizlik yüzünden akıl hastanesinde kötü muamelede bulunuluyorsa, bunun hesabını da ilahi adalette sizden sorarlar Sayın Çalışma Bakanı. Özellikle, iş kazaları devriiktidarınızda parabolik olarak artıyorsa, her yıl 1.300, 1.500 kişiyi iş kazalarında kaybediyorsak, günde 3-4 kişi iş kazalarında ölüyorsa, sizin Çalışma Bakanı olduğunuz bir yerde Türkiye'nin en büyük, dünyanın sayılı maden kazalarından, facialarından birinde 301 can diri diri, birkaç dakika içinde ölüyorsa ve daha sonra siz dünyada 3 işçinin ölümünden sorumlu olan, çatı çöktüğü için istifa eden mevkidaşlarınızın aksine, hâlâ daha o makamı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanıyla birlikte işgal ediyorsanız ve bu konudaki gensoruda da grubunuz sizin arkanızda durabiliyorsa, o zaman, işte, Hazreti Ömer'in bu coğrafyada kamu yöneticiliği yapacak olan herkese âdeta bir tavsiyeden de öte ortaya koyduğu şu ifadeyi bir kez daha hatırlatırım: "Dicle'nin kenarında, kurdun kaptığı koyunun hesabını gün gelir bizden sorarlar." Lütfen böyle davranınız, tehditle kamu yönetimi olmaz.

Saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)