| Konu: | İŞ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 17.07.2014 |
SAKİNE ÖZ (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Soma maden faciasının ardından sözde "Yaşanan facianın yaralarını sarıyoruz." bahanesiyle başlayan, fakat Meclisin yıllık çalışmasının sonlarında gelenek hâline gelen, içine her konudan değişik maddelerin doldurulduğu, bilindik, klasik torba yasalardan birini görüşüyoruz.
Söz aldığım 7'nci maddeyle ise maden işçilerimizin çalışma saatlerinin yeniden -ama şu andaki mevcut durumundan farklı olmayan çalışma saatlerinin- düzenlenmesine karar vereceğiz.
Soma 13 Mayısta bir büyük iş cinayeti yaşadı. 301 yurttaşımız bu cinayetle katledildi, 255 kadın dul kaldı, 432 çocuk babasız. CHP Manisa milletvekilleri olarak 13 kez önerge vererek gelen kazanın, cinayetin haberini verdik ama iktidar-patron ilişkisinin önüne geçemedik; göz göre göre kaza, facia, cinayet yaşandı.
Kazanın ardından bugüne kadar ise "Devletimiz büyüktür, yaralarımızı sarar." kandırmacasıyla Somalılar uyutuldu. Bakanlar, kurumlar ve şirketler sorumluluğu birbirine attı, bir kenara çekildi. İstifa yerine koltuğu ve rantı kolladı, acı paylaşmada ve bu büyük yası aşmada gereken duyarlılığı ne yazık ki göstermedi. Hatta, yasanın içine de gizlice kaynak yapılan ranta fırsat yarattı. Onun için, sözde "Madencilerimizin yaralarını saracağız." denilen bu torba yasa, artık kavramını yitirip Komisyonda 61 maddeden 148 maddeye çıkarak hararı geçti.
Torbanın içinde Soma ufaldıkça ufaldı. İşçilerimizin haklarını teslim etmek yerine vahşi taşeron çarkına teslim edildi. Soma'da madencimiz, ailelerimiz, esnafımız hakkı için direnirken madencimize bol keseden söz veren Başbakanın, bakanların, AKP milletvekillerinin konu işçi güvenliğine ve alacaklarına gelince sesleri kesildi. "Burası en güvenli maden şirketi." diyen Bakan Yıldız'ın iftarını açması için sekiz saat bekletilen işçiler, bugün karşılarında dertlerini anlatacak bizden başka muhatap bulamadı. Komisyonlarda kırk gün boyunca patron-parti ilişkisi, maden lobilerinin pazarlıkları tartışıldı, Soma'nın emeği ve acısı hiç yerine sayıldı. Madene ruhsat verme yetkisini kendine bağlayan Başbakan ve sömürü düzeninin, denetimsizliğin asıl mimarı olan iki bakan Soma'ya vaatlerini unuttu. 22 Mayısta Ankara'ya gelen ve iktidar ile bizleri ziyaret eden madencilerimize sorduk ve uyardık: Başbakandan aldığınız bu 15 sözü yazılı olarak talep ettiniz mi? Çünkü bugün de olduğu gibi, verilen sözleri yazıya geçirmezseniz sizi unuturlar dedik. Biz nasıl faciadan önce yanınızdaysak, bu cinayet geliyor diye sizi 13 kez uyardıysak bugün yine uyarıyoruz. Verilen sözleri yazıya geçirin dedik ve iddia ettik ki size söz veren bu bakanlar, bu milletvekilleri yarın size "Ben böyle bir şey demedim." diyecek diye. Nitekim de öyle oldu. Soma'ya verilen sözlerin çoğu bu maddede olduğu gibi uçtu, acıyla kavrulmuş haklı direniş ve bekleyişte kaldı.
Sayın milletvekilleri, "Haftalık çalışma saati otuz altı saat olacak." dediler. Sonra birden Komisyon renk değiştirdi. Soma'da madenciye zorla "Ben sekiz saat çalışmak istiyorum." dilekçesi imzalatıldı. Ankara'da kalem oyunuyla işe yani elden teslim edilen kazmaya ulaşma saatini bu saatin dışına çıkararak madencinin yer altına iniş süresini çalışma süresinin dışına alıp işçilerin en az bir buçuk saatini yok yere çaldılar. Oysa, işçilerin belki bu süreden daha çok iki gün tatil olmasına ihtiyaçları vardı. Yine, her zamanki gibi, konunun tarafı olan işçiye "Senin düşüncen nedir?" diye kimse sormadı. Yine iktidar işçiye sahte söz verdi ama sözünden çark edip maden patronlarına, maden lobisine, ranta işçileri teslim etti. Bir avuç kömür için ömürlerini verenlere yine değer verilmedi.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)