GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:114
Tarih:09.07.2014

AK PARTİ GRUBU ADINA ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) - Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Genel Kurulda görüşmelerini sürdürdüğümüz, tarihî öneme sahip bir çalışma olan Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle şunları ifade etmek isterim ki AK PARTİ olarak her zaman bekamızın, huzurumuzun, mutluluğumuzun ve güvenliğimizin Türkiye'nin birlik ve dirliğinde olduğuna inandık. Ülkemizde farklılıklar arasındaki önyargıların kırılmasına ve farklı kesimler arasındaki mesafeleri giderecek toplumsal zeminin oluşmasına gayret ettik. Aynı vatan üzerinde, aynı bayrak altında, ortak bir kaderi paylaşarak geleceği birlikte inşa etme iradesinden asla taviz vermedik. Nereden gelirse gelsin, ne adına yapılmış olursa olsun teröre asla prim vermedik. Terör karşısında birlik ve dayanışmamızı güçlendirmek suretiyle, bir taraftan terörle etkin mücadelenin şartlarını oluştururken diğer yandan demokratik açılımları da aynı netlik ve süratle sürdürdük.

Hükûmetimizin 2009 yılı Temmuz ayında terörü sona erdirmek ve toplumsal barış ve kardeşliği güçlendirmek amacıyla başlattığı Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi, ülkemizin demokrasi tarihinde çok önemli bir eşik olmuştur. Bu tarihte, sonu gelmez tartışmalara, ölümlere, acılara son noktayı koymak için cesur ve güçlü bir irade ortaya kondu. Hesabi değil, samimi bir şekilde, terör, artık bu ülkenin değişmez kaderi olamaz dedik; bütün bedeline razıyız, yeter ki akan kan dursun, artık gençler ölmesin dedik. Milletimizin birlik ve beraberliği çok sınandı. Sürekli istismar mekanizmaları çalıştı. Süreç birçok kez provoke edildi. Çok şükür ki, her seferinde aziz milletimizin kardeşlik duygusu galip geldi.

Sayın Başkan, değerli üyeler; çözüm süreci pek çok fayda getirmiştir. Sürecin olumlu etkilerinden birisi, akan kanın yaklaşık on dokuz aydır durması yani vatandaşımızın daha güvenli ve daha huzurlu bir ülkede yaşamaları olmuştur. Çözüm süreci sayesinde ülkemizin özellikle doğu ve güneydoğusu on yıllardır özlenen normalleşme görüntülerine kavuşmaya başlamıştır, bölge insanının şiddetin bitmesine dair iradesi güçlenmiştir, ekonomik alanda da iyileşmeler hissedilmiştir. Çünkü terör, ekonomik iyileşmenin ve ilerlemenin en büyük düşmanıdır. Ayrıca, şunu da özellikle vurgulamak gerekir ki, iktidarımızın ve Türkiye siyasetinin iç ve dış krizlerle en fazla karşılaştığı son bir yıl içinde dahi çözüm süreci kesintiye uğramadan devam etmiştir. Bu da, toplumun sürecin siyasi istikrara etkilerini görerek desteğini artırmasını sağlamıştır.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz tasarı, 2002 yılından beri ve özellikle 2009'da başlatılan Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi'yle birlikte ivme kazanan, Hükûmetimizin adım adım geliştirdiği demokratik vizyonun yeni bir aşamasıdır. On iki yılda bunun altyapısı yapılmıştır. Milletimizin bu sorunu çözecek iradeye ve güce sahip olduğu test edilmiş ve onaylanmıştır. Bugün gelinen noktada, artan kamuoyu desteğiyle birlikte sürecin olgunlaştığı bir safhada bulunmaktayız. Görüştüğümüz düzenlemenin amacının demokrasi yoluyla terörün bitirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi olduğu iyice anlaşılmalıdır.

Doğrudan çözüm sürecini referans alan bir çerçeve yasa tasarısı olup çözüm sürecine ilişkin usul ve esasları düzenlemek ve hukuki altyapısını sağlamak amaçlanmaktadır. Zira, başladığından beri çözüm sürecinin yasal bir dayanağının, teminatının olmaması eleştiriliyor ve bir yasal güvenceye kavuşturulması hep isteniyordu. İşte, çıkarılacak bu yasayla her şeyden önce bu talep karşılanmakta ve süreç yasal bir teminat altına alınmaktadır.

İkincisi, bu yasa tasarısıyla Hükûmetimiz bir kez daha yükümlülük ve sorumluluk alıyor ama bu kez çözümün adresi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi öne çıkıyor. Hükûmetin yanı sıra, Meclisin de iradesi sürecin temel dayanağı hâline geliyor yani artık millî iradenin tecelli ettiği Meclis devreye giriyor, devlet politikası olarak süreci sahipleniyor ve çözüm sürecini yürütmek üzere Hükûmeti yetkilendiriyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıya göre, Hükûmetin çözüm süreci kapsamında yürüteceği çalışmaların genel olarak şu şekilde olduğu görülmektedir:

Terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, hukuki, sosyoekonomik, psikolojik, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla bağlantılı konularda atılabilecek adımları belirleyecek.

Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve benzeri çalışmalar yapılmasına karar verecek; bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum ve kuruluşları görevlendirecek.

Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılımları ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alacak.

Düzenleme kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan tedbirlere ilişkin kamuoyunun doğru ve zamanında bilgilendirilmesini sağlayacak.

Alınan tedbirlere ilişkin uygulama sonuçlarını izleyecek, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlayacak. Gerekli mevzuat çalışmalarını yapacak.

Çözüm sürecine ilişkin yetki ve sekretarya konularını ise tasarının şu an üzerinde görüşmelerini sürdürdüğümüz 3'üncü maddesi düzenlemektedir. Buna göre, çözüm sürecine ilişkin gerekli kararları almaya yetkili olan Bakanlar Kuruludur. Çözüm süreci kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin koordinasyon ve sekretarya hizmetleri ise Başbakanlığa bağlı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülecektir. Ayrıca, düzenleme kapsamında veriler görevlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari ve cezai sorumluluğu doğmayacağı da düzenlenmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı, her şeyden önce, AK PARTİ iktidarının çözüm noktasında ne kadar kararlı olduğunun açık bir göstergesi olarak görülmektedir. Ayrıca, Türkiye'nin kendi meselesini kendi gücüyle çözebileceğine dair güçlü bir irade beyanıdır. Milletimiz, kendi meselelerini çözebilecek kudrette ve dirayettedir. Siyasi irade olarak, Hükûmetimiz ve millî iradenin tecelli ettiği Meclisimiz, bundan böyle bu kudret ve dirayete öncülük edecektir.

Son olarak şunları ifade etmek istiyorum ki, bugün, birlik ve beraberliğimizi milletimizin tarihî sağduyusuyla beraber, şehitlerimizin ve gazilerimizin varlığına borçluyuz. Eğer bu ülkede terör örgütünün çabalarına rağmen etnik bir çatışma olmamışsa, bugün, üniter bir devlet olarak dünyada saygın bir noktada isek bu konuda şehitlerimize ve gazilerimize şükran borçluyuz. Onların emaneti, onların mirası, ülkemizin, milletimizin ve devletimizin birliği ve bütünlüğüdür. Bizim yaptığımız, şehitlerimizin uğrunda seve seve canlarını feda ettiği bu toprakların, birlik ve bütünlük içerisinde demokratik hak ve özgürlüklerin bütün vatandaşlarımız tarafından tam olarak yaşanabildiği bir atmosferde huzura, istikrara ve güvenliğe kavuşmasıdır. Şehitlerimizin ruhu, ülkede daha fazla şehit düşmesiyle, daha fazla ölüm yaşanmasıyla, daha fazla ocağa ateş düşmesiyle değil, tam tersine, ülkenin birlik ve bütünlük içerisinde huzur, istikrar ve güvenliğe kavuşmasıyla ölümlerin, acının, gözyaşının durmasıyla şad olacaktır.

Çözüm sürecinde, başta, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalay, İçişleri Bakanımız Sayın Efkan Ala ve emeği geçenlere teşekkürlerimi sunuyorum.

Tasarısının ülkemiz, milletimiz ve devletimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Neticeleri, inşallah, ülkemizin birliğine ve beraberliğine, kardeşliğine ve huzuruna katkılar sağlayacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)