GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, KOCAELİ MİLLETVEKİLİ HAYDAR AKAR VE 22 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, MİNİBÜS ESNAFI VE ÇALIŞANLARIN SORUNLARININ ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 22/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 9 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE ÖN GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:114
Tarih:09.07.2014

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 30 Mart yerel seçimlerinden sonra Türkiye'nin gündemine oturan, aslında kimsenin çok fazla ilgilenmediği ama her gün Türkiye'nin her şehrinde problem çıkan bir konuyu gündeminize getirmek istedim. Aslında, 23 Kasım 2013'te yine bu minibüsçü esnafımızın sorunlarıyla ilgili bir gündem dışı konuşma yapmış idim ama bu sorunlar, her gün katlanarak, biraz daha artarak devam ediyor.

Şimdi, bu esnaf grubuna baktığımızda, aslında esnaf grubu olarak bile sayılmıyor. Yani doksan yıllık cumhuriyet tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu esnaf grubunun problemleri bugüne kadar hiç görüşülmemiş, böyle bir olay da yok.

Bu esnaf grubuna baktığımız zaman, devletin bütün görevlerini, sosyal devletin yapması gereken görevleri bunların üzerine yüklemişiz. Sabah altıda yollara çıkan, gece birlere kadar taşıma işi yapan, herkesle, toplumun her çeşit insanıyla muhatap olan, öğrencisinden memuruna kadar, işçisinden postacısına kadar her kesimiyle muhatap olan bir esnaf grubundan, minibüsçülerden bahsetmek istiyorum.

Şimdi, bu minibüsçüler, sadece sabah altıda kalkıp gece bire kadar çalışmaz, hafta sonu da, hafta sonları da bunların tatilleri yoktur ve hizmet ederler. Yani kısacası, kamu hizmetçileridir ve kamu hizmetçilerini de kentlerde genelde belediyenin hizmet götüremediği alanlarda en kötü güzergâhları bu arkadaşlara veririz ve burada çalıştırırız. Bir başka şey daha yaparız, bunlar bizim bütçede gelir kalemi olarak gösterilen trafik cezalarına en çok maruz kalan esnaf grubudur kamyoncularla birlikte. Genelde, bu esnaf grubu, şehir içi taşımacılığı yaptığı için zabıta ve polis tarafından sürekli bir baskı altına alınırlar ve sürekli cezalandırılırlar; ayakta yolcu vardır, oturarak yolcu vardır, kefeni eksiktir arabasında, bunun gibi nedenlerle sürekli cezalandırılırlar. Ve bu esnaf grubuna biz çocuğumuzu, canımızı emanet ederiz ve böyle bir gruptur güvenmek zorunda olduğumuz ama araçlara da bindiğimiz zaman vatandaşın en çok kavga ettiği, sürekli horladığı, ötekileştirdiği bir esnaf grubudur ve kamu görevi yaparlar diyoruz.

Türkiye'de yaklaşık olarak 167 bin kişi bu esnaf grubuna üyedir ve aileleriyle beraber yaklaşık 1 milyon kişinin ekmeği, bu minibüsçülükle ve minibüsçülük esnafının işiyle karşılanmaktadır. Yine, benim kentimde, yaklaşık 2.180 minibüs çalışmakta ve minibüsçü esnafı vardır, 600 bin kişi de bu toplu taşım araçlarından yararlanmaktadır.

Şimdi, bu kadar anlattıktan sonra, bu esnafların en büyük problemi ne? Bakın, herkesin gözünden kaçan bir şey var, yaklaşık 15 meslek grubunu bedava taşıyorlar, 3 meslek grubunu da indirimli taşıyorlar. Nedir bu 15 meslek grubu? İşte, postacılar, jandarma, zabıta, yine polis, engelli, gazi, şehit ailesi, sarı basın kartlılar gibi meslek gruplarını veya bu kartlara sahip olan insanları, bu insanlar bedava taşıyorlar ve bugün, sizin çıkarmış olduğunuz, 2013 7'nci ayda 4736 sayılı Kanun'da yapmış olduğunuz bir değişiklikle, yaptığınız değişiklikten yaklaşık sekiz ay sonra yayımlayarak 30 Mart seçiminden önce çıkarmış olduğunuz yönetmelikle, 65 yaş ve üstünü de bedava taşımaya başladılar. Evet, 65 yaş ve üstünü bedava taşımaya başladılar.

Bakın, Türkiye'nin nüfusunun yüzde 8'i, 65 yaş ve üstü. Benim ilimde de yaklaşık 275 bin kişi indirimli yararlanıyor öğretmen ve öğrenci olarak; daha önce 90 bin kişiydi, 65 yaşla beraber 110 bin kişi de bu ulaşım hizmetlerinden bedava yararlanıyor.

Şimdi, diyeceksiniz ki "Yani karşı mısınız?" Hayır, karşı değiliz, sosyal devletin bir gereği olarak bunu yapabilirsiniz ama karşılığını da vermek zorundasınız.

Bakın, devletin hastanelerinde 65 yaşı bedava tedavi etmiyorsunuz. Fırıncı ekmeğini 65 yaşa bedava vermiyor. Yine, kahvehaneye gittiğinde, çayını içtiğinde 65 yaş ve üstü bedava çay içmiyor. Hangi meslek grubunu söylerseniz söyleyin... 65 yaşında bir vatandaş berbere gittiğinde, kuaföre gittiğinde, yine bedava saçları kesilmiyor. Böyle bir durum var, 65 yaş ve üzeri... Türkiye'de yaklaşık 6 milyon kişi bu işten bedava yararlanıyor, bununla beraber 15 meslek grubu, biraz evvel saydığım meslek grubu da bedava yararlanıyor.

Kendi kentimden tekrar söylüyorum. Daha önce Kocaeli'nde bu işten 20 bin kişi yararlanıyorken diğer meslek gruplarında, 65 yaş ile birlikte 110 bin kişiye çıktı. Peki, ne yapacak bu esnaf grubu? Yani, devletin bütün yükünü, en kötü güzergâhları buna verdiğiniz zaman, en az kazançları aldıkları yerlerde, en az yolcunun olduğu yerlerde bu arkadaşlarımız nasıl yapacaklar?

Geçen gün bir telefon aldım, aynı araca 65 yaş üzerinde 12 kişi birden biniyor ve hepsini indiriyor. Şimdi, polis zorla araçları durduruyor, 65 yaşı bedava taşımayanlara baskı yapıyor, hatta dövüyor. Bakın, bu fotoğraf çok net değil: "Polis dayağı böyle görüntülendi. Kooperatif Başkanı Mehmet Malçok yere yatırıldı, tekmelendi. Başkan Yardımcısı Çetin Alkan'a biber gazı sıkıldı." diyor. Bu resim Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde çekildi. Nedeni, 65 yaşı bedava taşımadıkları için. Hangi birini bedava taşıyacak? Bunlar da diğer meslek grupları gibi meslek. Yani, sırf popülizm olsun diye, 30 Martta oy devşirelim diye bu meslek grubuna bedava taşıttırıyorsunuz insanları.

Tabii ki biraz evvel söylediğim gibi 65 yaşı da bedava taşıyabilirler, diğer meslek gruplarını da bedava taşıyabilirler, hatta herkesi bedava taşıyabilirler. Devlet sosyal devletliğini üstlenirse, bu işin ve bu arkadaşlarımızın kaybettikleri geliri bir şekilde finanse ederse tabii ki taşıyabilirler. Onunla ilgili de önerilerim var, konuşmamın içerisinde onları da size anlatacağım.

Minibüsçü arkadaşların problemleri bununla bitmiyor. Yine, çıkardığınız bir kanunda engelliler için rampa yapılmasını öngörmüştünüz, bu da doğru bir kanundu. Ama rampa yapılırken 4-5 tane şirkete ruhsat verdiniz, bu 4-5 şirket 15 bin liradan eski araçlara rampa yapıyor. Aslında maliyeti 2.500 TL ama 15 bin TL'ye rampa yapıyor. Yeni araçlarını da değiştirmek zorunda kalanlar, ruhsat verilmediği için 150 bin TL, 200 bin TL ücret ödüyorlar. Bu da yetmiyor, rampayı yapabilmek için koltukları sökmeleri gerekiyor. Her koltuk başına 4 ile 28 bin TL arasında belediyeye ücret ödeyen bu minibüsçü kardeşlerimiz, koltukları söktüğünde hem gelir kaybediyorlar hem de belediyeye ödemiş oldukları paraları geri alamıyorlar. Gerçekten bunların derdi büyük.

Yine, "Engelliler için rampa yapın." diyorsunuz. Tamam, yapsınlar ama engelliler gidip bir bayiden araba satın aldıklarında ÖTV'sini almıyorsunuz, bu da doğru bir şey ama siz minibüsçüye "Engelliler için rampa yap." dediğinizde, "Aracını değiştir." dediğinizde çatır çatır ÖTV'sini ve KDV'sini alıyorsunuz.

Yine bir başka boyutu, minibüsçüler sadece sivil yolcu taşımıyor, öğrenci de taşıyor. Bakın, öğrenci taşıyan "P" plakalı araçlar yüzde 8 KDV ödüyor ama minibüsçü, öğrenci taşımasına rağmen, kış aylarında sekiz ay müşterilerinin yarısı öğrenci olmasına rağmen yüzde 18 KDV ödüyor.

Arkadaşlar, gerçekten sıkıntılı bir meslek grubundan bahsediyoruz. Şimdi bunlar için birtakım çözümler üretilebilir. Bir defa, bu rampa nedeniyle araçlarını değiştirmek isteyen şoför arkadaşlardan, minibüsçü esnafından ÖTV alınmayabilir. Yine, bedava taşıttıracağımız ve "sosyal devlet gereği" diye söylediğimiz bu meslek gruplarını taşıyabilmeleri için yine mazottan yüzde 25'lik, yüzde 18'lik ÖTV'leri alınmayabilir, sübvansiyon yapılabilir.

Yine, en büyük problemlerinden biri de son günlerde çıkan kart problemi, belediyelerde kullanılan elektronik kartlar yani geçiş kartları, önceden peşin olarak yüklenen kartlar. Bu da doğru bir... Aslında kullanılması gerekiyor, çağın gereği ama veriyorlar bir şirkete belediyelerin UKOME'leri, bu hazır paradan yüzde 5 kesiyorlar, günlük kazançlarından yüzde 5 kesiyorlar ve trilyonları kazanıyorlar.

Aynı zamanda, bunlara hafta içi ödemeleri yapıyorlar ama hafta sonu bu ödemeleri yapmıyorlar, kendi ceplerinde kalarak bunların faizlerinden yararlanıyorlar.

Evet, anlattığım dertler... Gerçekten bu meslek grubunun en büyük dertlerinden bir tanesi, yine, trafik sigortası. Trafik sigortasına baktığınızda, yine geçen yıl yapmış olduğunuz değişikliklerle veya bu yılın başında yaptığınız değişikliklerle 600 liraya, 500 liraya, bin TL'ye yaptıkları trafik sigortalarında yüzde 300'lük artış sağladınız ve bu nedenle de 3 bin TL'ler, 5 bin TL'ler ödemek zorunda kalıyor.

Yani, şöyle demek istiyorum: Ne varsa minibüsçünün cebinde, göz dikmişsiniz. Trafik sigortasıyla, rampasıyla, bedava taşıttırdığınız vatandaşlarla, cebindeki parayı, ne varsa almaya çalışıyorsunuz. Minibüse bineceğinize, minibüsçünün sırtına binmişsiniz ve oy devşirmeye devam ediyorsunuz. Umarım bu seçimlerden önce, umarım gelecek genel seçimlerden önce minibüsçülerden farklı fedakârlıklar istemezsiniz diyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)