| Konu: | TERÖRÜN SONA ERDİRİLMESİ VE TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞMENİN GÜÇLENDİRİLMESİNE DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 08.07.2014 |
CHP GRUBU ADINA HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 2'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinize iyi akşamlar diliyorum.
Böylesine önemli tasarıları görüşürken bu kadar muktedir olan, her konuda gücünü halktan aldığını söyleyen AKP iktidarı, ne yazık ki TRT'nin yaptığı protokolü tekrar gözden geçirip Parlamentoyu halkın izlemesine açmayı bir türlü beceremiyor. Her tarafta gücünüz yetiyor ama halkın iradesinin teşekkül ettiği bu Meclisin bizi seçen seçmenler tarafından izlenmesine gelince, böylesine önemli olan, Türkiye'nin en önemli konularından birisi olan Kürt sorunuyla ilgili, vatandaşların, siyasi partilerin ne konuştuğunu, düşüncelerinin ne olduğunu izlemesine fırsat tanımıyorsunuz. Bence bunda biraz kasıt var. Bu kadar gücünüz varsa, bu kadar gücü halktan aldıysanız, TRT 3'ün, bu Meclisin çalıştığı saatler içerisinde yayın yapması gerçekten zor mudur?
Bakın, Parlamentonun yarısı Almanya maçını izliyor. Niye? Çünkü konuyla ilgili, baypas ettiniz Meclisi; Meclisin görevini askıya aldınız. Sadece reisiniz, sadece padişahınız, sadece Başbakan ne söylerse aynı şeyi söylüyorsunuz. Muhalefetin bir fikri var mıdır, bu konular üzerinde uzlaşma arıyor mu, neler söylüyor, hiç bakmıyorsunuz.
HDP, gelen, 6 maddeden oluşan tasarıdan memnun değil; yeterli görmüyor, hiç net ifadelerin olmadığını söylüyor. MHP mutlu değil, memnun değil. Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa'ya aykırı olduğunu 4'üncü maddenin, kişilere, kurumlara, Bakanlar Kuruluna böylesine yetkiler verilmeyeceğini söylüyor. Sadece memnuniyet, Başbakan ve danışmanlar tarafından hazırlanmış 6 madde üzerinde AKP Grubunda var.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2012'nin sonundan itibaren güneydoğuda aylarca dolaştık milletvekili arkadaşlarımızla beraber. Bu Parlamentoda hep şunu söylediniz: "Kürt sorunuyla ilgili, güneydoğu sorunuyla ilgili çözümleriniz var mı?" Anlatmak istedik, halka duyurmamızı engelliyorsunuz. Güneydoğuya gittik, anlatmaya başladık; güneydoğuda, kavgayla girdiğimiz Şırnak'ta, 60 sivil toplum örgütüyle kol kola dışarıya çıktık.
Eksiklerimiz yok muydu? Tabii ki vardı. Çözüm süreciyle ilgili, 17 maddeden oluşan önerilerimiz vardı. Hani hep şikâyet edersiniz ya "Cumhuriyet Halk Partisi hep eleştiriyor, hep eleştiriyor, çözüm ne?" İşte çözüm burada. Bunları birlikte çıkaralım, çıkarmaya var mısınız dediğimizde ise paylaşmak istemiyorsunuz. Paylaşmadan sevginin büyümeyeceği gibi paylaşmadığınız süre içerisinde de güneydoğu sorununa, Kürt sorununa çözüm bulmanız mümkün değil.
On dokuz aydır silahlar susmuş, şehitler yok, canlarımız hayatlarını kaybetmiyor, bütün partiler olarak teşekkür ediyoruz. Ama şu Parlamentoya bu konuları getirsek, bu Parlamentoda çözüm yollarını aramak neden sizi rahatsız ediyor? Bakınız, burada iki yıl önce çıkardığımız, "Bu topraklarda huzur, demokrasi ve barış isteyen herkese çağrımızdır..." diyoruz. Bunun içerisinden, birlikte çıkardığımız, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması var; biz yazmışız, beraber çıkarmışız, ne kadar güzel. Yeniden yargılama yolu açılsın; birlikte yapmışız, oy vermişiz. Halkın vekilleri Parlamentoya dönsün demişiz; birlikte yapmışız. Peki, gelin geriye kalan 14 maddeyi de geçirelim.
Yani, siz Kürt sorununu çözmek istiyor iseniz demokratik altyapıyı yapmadan en son sonuçlarıyla çözemezsiniz. Ben bunu güneydoğuda dolaşırken milletvekili arkadaşlarımla hep örnek verdim, bir ip üzerinden örnek verdim. Bu ipi inanır mısınız saklıyorum. Şu, bu düğümleri buradan başlayıp çözmeden, aşağıdaki en son haddine gelmeden Kürt sorununu çözemezsiniz ama siz bu düğümleri aşağıdan çözmeye çalışıyorsunuz. Bu düğüm buradan çözülmez, bunu yukarıdan çözeceğiz. Nasıl çözeceğiz? İşte, yüzde 10 barajını kaldıracağız, faili meçhul cinayetlerin sonuçlarını bulacağız, özgürlüklerle ilgili yolları açacağız, cemevleriyle ilgili ibadet edilmenin yolunu açacağız. Bunları sıraladığımız zaman eğer buraya geldiğimizde ana dilde eğitimi konuşacaksak konuşacağız, özerklikle ilgili bir şeyi konuşacaksak konuşacağız ama siz bunları çözmeden sadece buradan bunu çözmeye kalkar iseniz bu sorunu çözümsüzlüğe götürürsünüz. Yalnız başınıza bunu yapma durumunuz söz konusu değil. On iki yıldan bu yana katettiğiniz mesafeye bakın, var mı katedilen mesafe?
Güneydoğuya gittiğimizde... Geçen hafta Diyarbakır'daydık Sezgin Bey'le beraber, Genel Başkanımızla beraber. Bunları anlattık, bunları konuştuk. Oradaki insanların söylediği şu: "Cumhuriyet Halk Partisi bu işin içerisinde olmalı." ama anlatıyoruz, AKP böyle bir ihtiyacı hissetmiyor ki. AKP "Ben yalnız yaparım, ben siyaseten yaparım." anlayışını söylüyor. Bakınız, üç seçim öncesi üç paket getirdiniz. 2010 yılında referandum vardı, bir paket geldi. 30 Mart öncesi yine bir paket geldi. Hiç kimsenin haberi yok, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce yine bir paket geliyor. Değerli arkadaşlarım, bunları yapacak isek, gerçekten Türkiye'nin Kürt sorunuyla ilgili meseleleri var ise, ki vardır, bunu çözecek olan bu Meclis.
Metin Bey, 2002 yılı, 2003 yılında, AKP kurulduğunda acil eylem planlarınız vardı; üç aylık, altı aylık, dokuz aylık, bir yıllık, iki yıllık diye. Peki, Kürt sorunuyla ilgili bir planınız var mı, bu Parlamento bu planı biliyor mu? Bu Parlamentoda hangi ayda, hangi yılda, hangi yılın sonunda hangi noktaya geleceğimizle ilgili, halkın iradesinin teşekkül ettiği bu Parlamentoda bunları konuşmak durumunda değil miyiz? Peki, bunların, bu Türkiye'de yaşayan insanlarımızın algısını yerleştirebilmek için, Batı'da oğlunu askere göndermiş, şehit olan aileyle, Roboski'de, Gülyazı'da çocuğu ölen o annenin acılarını empati yapmasına fırsat vermeyecek miyiz, bunu birlikte yapmayacak mıyız? Ama sizin yaptığınız bir tek şey var: "Biz yapacağız, yaptığımızla ilgili de biz bunun siyaseten kârını elde edeceğiz." Doğru değil arkadaşlar. Parlamento bu konuda inisiyatif almalı, yapılacak görüşmelerin hepsi şeffaf olmalı. Eğer siz bugün Oslo'da yaptığınız konuşmaları, Oslo'da gizli yaptığınız anlaşmaları, bunları deklare etmiş olsaydınız, bunları söylemiş olsaydınız -hiç merak etmeyin- barış süreciyle ilgili, güneydoğuyla ilgili çözüm yolları arayan bir Parlamentoya bu toplumdan hiç kimse ses çıkarmazdı. En sonunda açığa çıktı, kasetler ortaya çıktı, sorumlu genel başkanlar ne söyledi? Üzerine ateşle mi gittiler? Sayın Genel Başkanım dedi ki: "Evet, bunların arasında görüşmeler olabilir ama bu gizli görüşmelerden Parlamentonun ve halkın haberi olması gerekli."
Değerli arkadaşlar, sorunu çözmek istiyorsanız birlikte çözüm aramak durumundasınız. Ama sizlerin de haberi yok. Torba yasayı bekliyoruz, 106 maddelik torba yasa çıktı 150 maddeye. Meclis tatile çıkacak, Meclisin tatile çıkmasıyla ilgili herkes zamanı beklerken, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili çalışmaya yönleneceğimiz zaman bir torba yasa çıkardınız, 160 maddeyle görüşeceğiz. Peki, ona hazırlıklıyız, biliyoruz, bu 6 madde neden çıktı? Nerede konuştuk, nerede tanıştık? Biz milletvekilleri, bunu bir ay önce, on beş gün önce, yirmi gün önce bilseydik belki katkı sunardık, 6 maddeyi daha farklı bir boyutta tartışırdık ama siz yine aynı şeyi yapıyorsunuz. Yani, tornadan çıkan bir mamulde, tornanın daha ileri versiyonu olan CNC'den çıkan bir malzemede binde 1 hata oluyor, sizde hiç hata olmuyor arkadaşlar. Hepiniz yukarıda ne söylenirse aynı şekilde tekrarlıyorsunuz, ta ki partiden ayrılıncaya kadar. Eğer parti içinden ayrıldıysanız, ağızlarınız açılıyor ve özgürlüğünüze kavuşuyorsunuz. Üç yıldır söylemediğinizi ayrılan arkadaşlar şimdi söylüyor, içinizde ayrılacak olan arkadaşlar da aynısını söyleyecek.
Değerli arkadaşlarım, Parlamentoyu baypas ederek, Parlamentoyu yok sayarak, halkın gözünden gerçekleri saklayarak, halkta iyi niyetli, çözüme dayalı önerileri getirip algıyı yerleştirmediğiniz süre içerisinde başarılı olma şansınız yoktur. Yaptığınız sadece siyasettir, bunun üzerinden de siyasi gelir sağlamaya çalışıyorsunuz.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)