GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA GÜN VE SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; 615 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:113
Tarih:08.07.2014

ENGİN ALTAY (Sinop) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Temmuz sıcak, temmuz ayı Türkiye için talihsiz anılarla da dolu. Ben de hem 2 Temmuz Sivas katliamını hem 5 Temmuz Başbağlar katliamını kınıyorum, telin ediyorum. Sorumluların, bugüne kadar gerçek anlamda ortaya çıkmayan sorumluların bir şekilde kanun önünde, kamu vicdanı önünde hesap vermesini bekliyorum ve temenni ediyorum ki Türkiye böyle acı olayları bir daha yaşamasın.

Tabii, Türkiye'nin böyle acı olayları yaşamasının birçok sebebi var ama bana sorarsanız önemli sebeplerinden biri, dünyanın çok, daha doğrusu en jeostratejik noktasında bulunan bu topraklarla ilgili hesap yapmayan ülke yok. Dolayısıyla, bu kadar önemli, hassas, stratejik bir coğrafyada konuşlanmış olan ülkemiz üzerinde herkes -sinsi, hain- şu veya bu şekilde hesap yapar. Benim onlara bir itirazım yok da önemli olan bu ülkenin vatandaşlarının, bu sinsi hesaplara bilerek ya da bilmeyerek alet olmaları meselesidir. Burada tabii biz siyasetçilere önemli görevler düşüyor.

Sayın milletvekilleri, Türkiye, gerçekten kıymetini iyi bilmemiz gereken bir ülke, büyük bir ülke, tarihiyle iftihar ettiğimiz bir ülke; Kürt'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Arap'ıyla, Arnavut'uyla, Boşnak'ıyla hep birlikte yıllardır, yüzyıllardır huzur içinde, barış içinde yaşadığımız bir ülke. Bu ülkenin bu iç barışının muhafazası her şeyin üstündedir. Hiçbir siyasi amaç, hiçbir kutsal amaç bu topraklarda yaşayan bu insanların birliğinden, beraberliğinden, barışından ve ülkenin iç huzurundan daha değerli değildir.

Şimdi, iktidar partisi, daha doğrusu Hükûmet, 629 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın bugün, kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun gündemine alınmasını ve müteakiben de çeşitli kanunlarla Genel Kurulun 24 Temmuz 2014 Perşembe gününe kadar çalışmasını bize öneriyor. Çalışalım, hiç mesele değil fakat sizin niyetiniz üzüm yemek değil. Sizin niyetiniz samimi olsa, iyi olsa, Soma'da bu acı yaşanmışken, daha çok sıcakken, Soma faciasının, Soma katliamının acısının üzerinden getirdiğiniz torbaya bir sürü siyasi, değişik hedeflerinize, birileriyle hesaplaşmalarınıza kolaylık getirecek, hukuku arkadan dolanacak kanunları eklemezsiniz.

Sayın milletvekilleri, Plan Bütçe Komisyonu üyeleri bir aydır çalışıyor. Bu, insan haklarına da çalışma ilkelerine de aykırıdır. Dedik ki: "Soma'yı getirin, yarım saatte çıkaralım; vergi aflarını, prim aflarını getirin, yarım saatte çıkaralım." "Yok, biz Soma'nın içine yargıyı, hukuku baypas eden, hukuk devletini ortadan kaldıran bir tek madde de koyacağız. Geçerse ikisi de bir, geçmezse o da geçmesin, bu da geçmesin..." Böyle iktidar olunur mu? Böyle Meclis olur mu? Bu Meclisin birinci görevi, milletin çıkarına, menfaatine, yararına kanun çıkarmaktır. İyi niyet görmüyoruz grubunuzda, partinizin yöneticilerinde. Bu sebeple, bu grup önerisi parmak çoğunluğuyla buradan geçebilir. Karar yeter sayısı da isteyeceğiz, arkadaşlara hatırlatıyorum. Burada, 24 Temmuza kadar bu koltuklarda 184 kişiyi tam, eksiksiz istiyoruz, sonra kavga etmeyelim. Yazık günah, milletvekillerinize de günah. Biz burada 15 kişiyle idare ederiz, MHP 10 kişiyle idare eder, HDP 2 kişiyle idare eder; milletvekillerinize de günah. Böyle bir anlayış olabilir mi?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Niye milletvekili oldular o zaman?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Yani, Soma'da, Soma faciasında, Soma katliamında ağzını açmış, elini açmış, devletten gelecek haberi bekliyor insanlar. Siz diyorsunuz ki: "Ben memuru görevinden alırım, o mahkeme karar verse de ben onu iki sene oraya oturtmam." Niyete bak, derde bak. Burada ne samimiyet aranır ne iyi niyet aranır.

Bu bakımdan, sayın milletvekilleri, grup önerinizi olumlu karşılamıyoruz ve bu grup önerisinde sağlık enstitülerini... Geçen de konuştuk, hani bu ekime kalacaktı Sayın Bakan? Şimdi, bunu da getiriyorsunuz, "Perşembe günü görüşelim." Burada, muhalefetin, bildiğim kadarıyla -Sayın Halaçoğlu'yla da konuştum- çokça çekincesi var, bizim de çokça çekincemiz var. Siz babanıza, biz babamıza kanun yapmıyoruz, millete kanun yapıyoruz. Samimiyseniz dersiniz ki: "Ey muhalefet, çekinceniz nedir kardeşim?" "Şudur." Otururuz, konuşuruz; ya siz ikna olursunuz ya bizi ikna edersiniz.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Alt komisyonda konuşuldu.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama bir Mecliste her şey de kavgayla, uyumsuzlukla olmaz ki. Meclisin görevi millet için, buradaki herkes millî iradenin temsilcisi. Millî irade sadece siz değilsiniz ki, muhalefet de millî irade. Yani, biz keyfimizden mi karşı çıkıyoruz sayın milletvekilleri, sayın grup başkan vekilleri, Sayın Bakan? Biz getireceğiniz kanuna -iyi de- sırf iş olsun diye mi karşı çıkıyoruz?

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Bir gün "evet" verin, bir gün "evet" verin.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şüphesiz getirdiğiniz pakette olumlu şeyler de var.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Onlara "evet" deyin.

BAŞKAN - Laf atmayın lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ama, yanlış diyoruz, doğru değil, hakkaniyet yok diyoruz, Anayasa'ya aykırı diyoruz, hukuka aykırı diyoruz; anlatamıyoruz, dinletemiyoruz.

Bu anlayışla -burada söylüyorum, ben açık sözlü bir adamım- ne sağlık geçer... Yani, geçer de çok zorlanırsınız.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - O ne demek ya?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hayır, hayır, geçer tabii ki. Yani, biz İç Tüzük'ün...

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Millî iradeye nasıl böyle bir şey söylersiniz? Gayet de güzel geçer.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekilim, biz İç Tüzük'ün bize verdiği bütün hakları kullanırız, siz de kullanırsınız.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Kullanın, Allah Allah!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Başkanlığın görevi de adil, yansız, tarafsız bir şekilde Genel Kurulu idare etmektir. Bu konuda kararlıyız. Gelin, ortak akılda uzlaşalım. Şu torbanın içinde milletin beklediği bir sürü şey var. Plan Bütçede bir ayı geçti. Ya, ne ayıp! Milletin nezdinde Meclisin itibarına halel geliyor sayın milletvekilleri.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Saatlerce konuşan milletvekillerinize söyleyin siz onu Sayın Başkan, kitap okuyan milletvekiline söyleyin siz onu.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Çıksanız da, şu torbayı bir düzeltsek, hukuk devleti ilkelerini askıya alan, yok sayan maddeleri çıkarsak, şuradan geçirsek, gitseniz Anadolu'nun dört bir yanına "Ey vatandaşım, bak sizin için bunu yaptık." deseniz fena mı olur? Ne diyeceksiniz şimdi millete? Ne diyeceksiniz madencilere? "E, biz yapacaktık, muhalefet engelledi." mi diyeceksiniz?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Aynen öyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ayıp edersiniz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Aynen öyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ayıp edersiniz.

İSMAİL AYDIN (Bursa) - Aynen öyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ayıp edersiniz. Millet bunu yemez, millet her şeyin farkında.

Gelelim 629'a. Çözüm; evet dedik. Barış; evet dedik. Gene söylüyoruz: Çözüme varız, barışa varız, bu akan kan durmalı ya da bir yıldır akmayan kan bir daha akmamalı. Kürtlerin varlığı, kültürel hakları, insan hakları... Sadece Kürtler için değil, Türkiye'de yaşayan herkes için eşitlik, eşit yurttaşlık istiyoruz, olmalıdır ama...

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - "Ama" yok.

ENGİN ALTAY (Devamla) - ...bunu yaparken buna rağmen iş olmaz. Hukuk devleti ilkesini ayaklar altına alamazsınız.

"Efendim, biz bunu yaparız; nasıl olsa CHP de tasarıya olumlu bakacak, geçiverir, gidiverir." Velev ki öyle oldu. Bu Parlamentonun hiç yapmayacağı bir şey varsa, bunu çiğnemektir. Buna aykırı, Anayasa'ya aykırı kanun yapmak, işin hukuki boyutu ayrı da etik olarak da -bir değil, iki değil, üç değil, on değil, yirmi değil- olmaz.

Çözüme evet, yapalım, bu barış sağlansın. Bakıyorum, tarihte -demin söyledim- isyan, isyan, isyan... Şimdi, Kürt sorunu kaynaklı bir terör sorunu: Kan, kan, kan... Cenaze, cenaze, cenaze... Bu millet bu acıyı hak etmiyor. Bu sorun bitsin ama bunu yaparken bu demiş ki: "Bir tek Cumhurbaşkanı sorumsuzdur yaptığı işten." Anayasa'nın sadece Cumhurbaşkanına verdiği sorumsuzluğu, siz Bakanlar Kuruluna devredemezsiniz ve Bakanlar Kurulu istediğini sorumsuz tutamaz. Yani hukuki, idari, cezai sorumsuzluk verme yetkisini, Meclis, Bakanlar Kuruluna bu şekilde veremez.

Zaten bu tasarı şu: Bir genel çerçeve, Hükûmete bir çerçeve yetki veriyor. Orada da şunu söylemek lazım: Benim bildiğim çerçeve iki maddeden yapılır, hatta üç; tahtadan, metalden, plastikten. Başka çerçeve yapılan madde var mı, bilmiyorum ben. Sizin bu çerçeveniz lastikten. Lastik bir çerçeveyi Bakanlar Kuruluna vereceksiniz, nasıl kullanırsan kullan... Ya, tek kullansın, tek sorunu çözsünler, eyvallah, ama buna bağlı kalarak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Son söz: Kürt sorununun çözüm mercisi Meclistir, Mecliste kurulacak bir komisyondur, Başbakanın iki dudağının ucuna verilecek bir yetki değildir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)