| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE AVRUPA BİRLİĞİ ARASINDA İZİNSİZ İKAMET EDEN KİŞİLERİN GERİ KABULÜNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 25.06.2014 |
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 554 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesi üzerinde grubum adına söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısı Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği Arasında İzinsiz İkamet Eden Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin Anlaşma'ya yönelik bir tasarı. Tasarının adından da belli olduğu gibi, Avrupa Birliğine üye ülkelere izinsiz gitmiş olan kaçak göçmen durumundaki başka ülke vatandaşlarının, geldikleri ülkelere geri gönderilmesi sürecinde Türkiye'nin yükümlülüklerini ortaya koyan bir anlaşmadan bahsediyoruz. Yani, on iki yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde son yıla kadar, on bir yıldır bir türlü imzalanmayan bir anlaşma, son bir yılda -tesadüftür diye umut ediyorum- 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının başladığı günden bir gün önce Dışişleri Komisyonu ve ülkemizin diğer birimleri tarafından imzalanıyor. Sonuçta, hemen, alelacele, 5 Şubat 2014 tarihinde Dışişleri Komisyonunda görüşülüyor ve bugün -geçen hafta itibarıyla- yüce Meclisin Genel Kurul gündemine alınıyor.
Değerli milletvekilleri, yaklaşık sekiz yıldır bu Mecliste birlikte çalıştığım birçok arkadaşım da hatırlar, bu kadar hızla Meclis Genel Kuruluna gelen bir uluslararası anlaşmaya ilk kez şahit oluyoruz. O zaman burada bir şey var. Buradan kim, ne kazanıyor? AB daha önce imzalatamadığı bu anlaşmayı neden son dönemde bu Hükûmete imzalattı veya Hükûmet bunu neden imzalamak zorunda kaldı? Bunun cevabını almamız lazım.
AVRUPA BİRLİĞİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Büyük Ortadoğu Projesi!
ALİM IŞIK (Devamla) - Dolayısıyla, Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanı, bu ülkenin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan acaba bu anlaşmaya neden onay verdi ve bu Komisyon bunu neden hızla imzalayarak görüştü ve buraya getirdi, muhalefet şerhlerine ve bundan önceki çok değerli konuşmacıların işaret ettikleri sakıncalarına rağmen? Onun için, bu son dönemde, Türkiye Cumhuriyeti devleti artık gündem belirleyen değil, AKP döneminde kendi gündemi belirlenen bir ülke hâline geldi, bu anlaşma da bunun somut örneklerinden birisidir. AB dayatıyor, Meclis onaylıyor; böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil değerli milletvekilleri.
Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli milletvekillerine sesleniyorum: Nasıl bugün, gümrük birliğine zamanında imza atanlara herkes iyi bakmıyor ve iyi şeyler söylemiyorsa yarın sizlere de bu ülkenin hiçbir vatandaşı iyi şeyler söylemez. Çünkü sorduk Sayın Bakana: "Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti devletine kaç başka ülkenin vatandaşı geri iade edilecek ve biz bunlara ne kadar bir para harcayacağız, bunun maliyeti nedir?" dedik, hiç onlara cevap verilmedi. Yazılı verecek, bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, sınırlarını koruyamaz bir hâle gelmiş olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, özellikle güneydoğuda sınırı kevgire dönmüş olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, bu sınırlardan yeniden buraya kaçak girecek hiç kimseyi kontrol altına alma şansına sahip değil. "Sınır güvenliğini sağlamak için buna imza atıyoruz, bunu buradan geçirmek istiyoruz." Sözleri, dolayısıyla, bir anlam ifade etmiyor.
Bugün siz, kendi ülkemizin sınırları içerisinde bir ilden bir ile giderken PKK terör örgütünün yol kesmesine müdahale edemiyorsunuz, oradaki Türk Silahlı Kuvvetlerinin müdahale iznini, müdahale yetkisini buradan yasa çıkararak elinden alıyorsunuz, emniyet güçlerine talimat veriyorsunuz, kendi sınırlarınız içerisindeki PKK terör örgütü üyesine müdahale edemiyorsunuz, daha sonra AB'nin geri göndereceği ve -Sayın Bal'ın ifadesiyle- bugüne kadar bir safra olarak gördükleri ve başka ülkelerden kaçak olarak geldikleri için orada uyum sağlayamayan diğer insanların deposu hâline geliyorsunuz ve ülkeyi safra kesesine dönüştürüyorsunuz. Bu imzalanan anlaşma bu nedenle oldukça tehlikeli ve uzun yıllar boyunca, buna onay veren milletvekillerini vebal altında bırakacak çok önemli bir anlaşmadır. Bu nedenle, buna müsaade edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer taraftan, özellikle, mali yük konusunda bir rakam alamamakla beraber yine bu raporda geçen ifadelerden yola çıkarak söylüyorum; 2012 yılında Avrupa Birliği ülkeleri sınırlarında ele geçirilen 141 bin kaçak göçmenin 55 bininin Türkiye üzerinden Yunanistan'a geçtiği ifade ediliyor ve Yunanistan tarafından, bu kişilerin her birinin geldiği ülkeye iadesinin ortalama maliyeti de kişi başına 1.100 avro olarak ifade ediliyor. Eğer bu rakamlar doğruysa ve başka ülkelerden AB sınırlarına kaçak giden insanların üçte 1'inden fazlası da Türkiye üzerinden gidiyorsa, geri kabul anlaşması da bu ülkelerle ülkemiz tarafından imzalanmamış ise bu ne demektir? Her yıl 150 bin civarında göçmenin 55-60 bini Türkiye'ye geri gönderilecek ve bundan sonraki dönemde de bu maliyeti Türkiye yüklenmek zorunda kalacak.
Değerli milletvekilleri, sınırımızda meydana gelen olaylardan dolayı ülkemize gelen, sığınan mültecilere yaptığımız masraflar belli. Hâlen, bu ülkenin yönetiminden sorumlu AKP iktidarının sorumlu bakanları gelip de bu Meclise, örneğin, kaç Suriyeliye son üç yıldır kaç para harcadık, nerede, ne masraf yaptık, bunu bile söyleyememişken; bundan sonra sayısının ne olacağını bilmediğimiz, hangi tehlikelerle karşılaşacağımızı tahmin edemediğimiz, hangi ülkelerin teröristlerinin bize iade edileceği konusunda herhangi bir bilgi sahibi olmadığımız bir konuya -sadece ve sadece Sayın Bakanın açıklamalarından anladığımıza göre- üç buçuk yıl sonra başlamasını ümit ettiğimiz vize muafiyetine atfen onay veriyoruz.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği, sizi yani Türkiye Cumhuriyeti devleti olan bizleri kendine kabul etmek istemiyor. Dolayısıyla, bugüne kadar verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeyen AB'ye, burada sözü bile verilmemiş, sadece konuşmalarda iyi niyet olarak beyan edilmiş bir söz üzerinden yola çıkarak böyle bir tehlikeli anlaşmaya nasıl onay verebiliriz, buna nasıl burada kabul oyu verebiliriz? Onun için, mutlaka bunun yeniden iyi değerlendirilmesi ve bu Meclis gündeminden geri çekilmesinin çok daha hayırlı olacağını düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu anlaşmayla bir depo ülke konumuna düşürülen Türkiye'mizin, maalesef, son dönemde içine düştüğü sıkıntılı durumda böyle bir anlaşmaya onay vermesi, AKP Hükûmetinin acziyetinin bir sonucudur, bir tescilidir.
Gelin, hep beraber, Türkiye Cumhuriyeti devletini gücüne kavuşturacak dayanışma içerisinde buna "Hayır." diyelim. Bugün bunu imzalarsanız, bir hafta sonra başka şeyi size dayatacaklardır. Çünkü, son dönemde, hızla, özellikle son altı ayda, yolsuzlukla, rüşvet operasyonlarının gündeme geldiği böyle bir dönemde AKP'nin bu anlaşmaya onay vermesi tesadüfi değildir; AKP bu işe mecbur kalmış, onay vermiş bir Hükûmet konumuna düşmüştür. Gelin, bu intibadan kendinizi kurtarın. Dolayısıyla, bu anlaşmaya onay vermeyelim.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, böyle bir anlaşmaya onay vermeyeceğimizi ifade ediyor ve söz konusu kanun tasarısına ret oyu kullanacağımızı sizlerle paylaşıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)