GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AK PARTİ GRUBUNUN, GENEL KURULUN ÇALIŞMA SAATLERİ İLE GÜNDEMDEKİ SIRALAMANIN YENİDEN DÜZENLENMESİNE; TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN, TBMM İÇTÜZÜĞÜ'NÜN 5'İNCİ MADDESİNE GÖRE 1 TEMMUZ 2014 TARİHİNDE TATİLE GİRMEYEREK ÇALIŞMALARINA DEVAM ETMESİNE; GENEL KURULUN 1, 8, 15 VE 22 TEMMUZ 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULAR İLE DİĞER DENETİM KONULARININ GÖRÜŞÜLMEYEREK GÜNDEMİN "KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER" KISMINDA YER ALAN İŞLERİN GÖRÜŞÜLMESİNE; 2, 9, 16 VE 23 TEMMUZ 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMLERİNDE SÖZLÜ SORULARIN GÖRÜŞÜLMEMESİNE; 593 SIRA SAYILI KANUN TASARISI'NIN İÇ TÜZÜK'ÜN 91'İNCİ MADDESİNE GÖRE TEMEL KANUN OLARAK BÖLÜMLER HÂLİNDE GÖRÜŞÜLMESİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:108
Tarih:25.06.2014

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisinin mecburen lehinde söz aldım ama bu grup önerisinin lehinde olmak mümkün değil.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Aleyhinde konuşamazsın bak! İç Tüzük'le ilgili uyardı.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani şimdi, Sayın Elitaş, böyle bir grup önerisini getiriyorsunuz yani bu grup önerisinin neresinde lehinde olalım? Allah aşkına ben size soruyorum: Yani önümüzde bir ramazan ayı var.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Çelişmeyelim. Sayın Elitaş, aleyhinde konuştu.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Cuma günü -Allah nasip ederse- sahura kalkacağız ve cumartesi günü oruçlu olacağız.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İnşallah.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ben bu vesileyle tüm milletimizin ramazan ayını tebrik ediyorum. İnşallah, Türk ve İslam âlemine hayırlar, barış ve huzur getirmesini Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

Şimdi, yani bu grup önerisiyle ne yapmaya çalıştığınız, daha doğrusu, ne yaptığınızı bilmediğiniz ortada. Şimdi kocaman bir grup, on iki yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz. 30 Martta seçimden çıktık, on gün sonra Meclis toplandı. Allah'ınızı severseniz buradaki milletvekillerine soruyorum: Çoğu zaman Meclis gündem oluşturabilmek için zorlama birtakım çalışmalar içerisine girdi. Zaman zaman çoğunluğu sağlayamadınız, Meclis kapanmak zorunda kaldı. Çoğu zaman boş geçen bir süreç içerisinde, şimdi burada ramazan ayına giriyoruz ve önümüzde 10 Ağustosta Türkiye'nin kaderini belirleyecek bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu kadar kritik süreçler içerisinden geçtiğimiz bir zaman diliminde böyle bir grup önerisi getiriyorsunuz. Siz de biliyorsunuz ki bu grup önerisi uygulanmaz. Yani burada diyorsunuz ki: "Saat 21.00'e kadar." 21.00'e kadar nasıl çalışacaksınız? Saat sekiz, sekiz buçukta iftar açacağız. Neye göre çalışacaksınız? Yani iftarı Genel Kurulda açan milletvekillerini görebileceğiz mi? Sizin grubunuza sesleniyorum. Yani bunları görmeden... Sadece size talimat verildi muhtemelen: "24'üne kadar çalışılsın." Ama ne planlaması yaparsanız yapın, yaptığınız plan plana benzemiyor.

Bakın burada ana amacımız şu: Önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bu Cumhurbaşkanlığı...

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, bir saniyenizi rica edeceğim. Bir dakikanızı da ilave edeceğim.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, görüşmeleri izlemek üzere Genel Kurulu teşrif etmiş bulunan Kenya Parlamentosu Tarım Komisyonu üyelerinden oluşan heyete "Hoş geldiniz." denilmesi

BAŞKAN - Kenya Tarım Komisyonu ve üyeleri Meclisimizi teşrif etmişlerdir. Kendilerine "Hoş geldiniz." diyoruz Meclisimiz adına. (Alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; Türkiye Büyük Millet Meclisinin, TBMM İçtüzüğü'nün 5'inci maddesine göre 1 Temmuz 2014 tarihinde tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; Genel Kurulun 1, 8, 15 ve 22 Temmuz 2014 Salı günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 2, 9, 16 ve 23 Temmuz 2014 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; 593 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Yılmaz.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Evet, ben de Kenya heyetine ve Sayın Başkanımıza "Hoş geldiniz." diyorum, saygılarımı sunuyorum.

Şimdi, bunun uygulanmasının mümkün olmadığını hep beraber görüyoruz. Size, şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söylüyorum: Gelin yirmi dört saat çalışalım. Milletin meselelerini, milletin problemlerini bu Mecliste çözeceksek biz çalışmadan kaçmayız. Yirmi dört saat çalışmaya varız. Ama siz birtakım planlarla, birtakım kendi hesaplarınızı yapmak adına, sizin de inanmadığınız, sizin milletvekillerinizin birçoğunun da -yani bunu inkâr edebilirler ama bire bir dışarıda görüştüğümde de bunu yaşadım- inanmadığı 24 Temmuza kadar çalışmayı getirdiğiniz zaman, burada başka bir planı devreye sokmaya çalışıyorsunuz. Bunlar milletin menfaatine çalışmalar değil.

Şimdi, önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bir mübarek ramazan ayı var. Biz gidip seçmenlerimizle, milletimizle buluşacağız, onların sofralarında beraberce iftar açacağız, onların dertlerini, sıkıntılarını hep beraber paylaşacağız.

Şimdi buna niye engel olmaya çalışıyorsunuz? Yani buradaki gayeniz nedir? Eğer çok acil bir şey varsa... Ne acil var, ben size söylüyorum: Sayın Başbakanı Cumhurbaşkanı adayı yapacaksınız. Ondan önce toplumun tüm kesimlerinin oylarını alabilmek adına buraya birtakım tasarılar getirerek bu tasarıları burada görüşüp bir şeyler yapabilir miyiz gayreti içerisindesiniz.

Yine aldığımız duyumlar: Görüyoruz ki bebek katiline verdiğiniz sözler var. Yine oy hesabı yapıyorsunuz, yine seçim hesabı yapıyorsunuz. O kanunları buraya getireceksiniz. Yani niyetiniz salih olsa amenna. Eğer toplumun bir kesimini, geniş bir kesimini ilgilendiren problemler varsa, gelin hep beraber yapalım. Buradan sesleniyoruz, hodri meydan. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra eylülde toplayın. Çoğunluğunuz var; getirin, acil ne yapılacaksa onları görüşelim.

Ya, Allah aşkına, Türkiye Büyük Millet Meclisi kendine dayatılan birtakım çalışmaların dışında ne yapıyor? Lafa geldiği zaman, söze geldiği zaman millî iradeden bahsediyoruz. Millî iradenin en önemli karar organı Türkiye Büyük Millet Meclisi olmasına rağmen, hiçbir şeyden haberi olmayan Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiçbir şeyden haberi olmayan bu Meclisin milletvekilleri. Hükûmet bir şeyi dayatıyor, Hükûmetin içerisindeki üç beş kişi bir şeyi dayatıyor, biz de onlara uymak zorunda kalıyoruz. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine hakarettir. Bu, milletin iradesine hakarettir. Bu, milletvekillerine hakarettir. Milletvekillerine ve milletin iradesine de hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı olmadığını buradan ifade ediyorum.

Türkiye kan ağlıyor. Hangi konuyu konuşuyoruz burada? Etrafımızda en yakın komşularımız Irak ve Suriye'nin içerisi bölünme noktasına gelmiş. On iki yıldır iktidardasınız, bununla ilgili ne yaptınız, hangi öngörünüz tuttu? Biraz önce burada Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi görüşüldü. Ben size soruyorum: Allah aşkına, Suriye'de iç karışıklık başladığı zaman on gün sonra Esad'ın devrileceğini söyleyen bir Dışişleri Bakanı, "On beş gün sonra Şam'da cuma namazı kılacağız." diyen Hükûmet yetkililerinin öngörülerinin olmadığı bir yerde eğer hâlâ bu Hükûmet görevde duruyorsa ve Dışişleri Bakanı o koltuğa sımsıkı sarılarak duruyorsa siz hangi iradeden bahsediyorsunuz? Bununla ilgili bir çalışma mı yapıyor Meclis?

İşte, Kerkük kan ağlıyor. Ramazan ayına giriyoruz. Musul'da, Kerkük'te, Tuzhurmatu'da yaşananlar ortada. Orada Müslüman Türk eli kan ağlarken ne yapıyoruz burada, biz neyi görüşüyoruz, neyi görüşmeye çalışıyoruz?

Ben buradan soruyorum: Şimdi, birçok iddialar dolaşıyor. Eğer bu Suriye'de Esad karşılığı politikanızla, Esad'ı devirmek adına girdiğiniz birtakım çalışmalarla bugün Irak'ta, Musul'da, Kerkük'te eli kanlı lanet bir örgütün -görüyorsunuz, kafaları kesiyorlar, insanlığa sığmayan barbarca hareket ediyorlar- eğer bunların büyümesinde, yeşillenmesinde, filizlenmesinde zerre kadar dahlimiz varsa, işte şu girdiğimiz mübarek üç aylar içerisinde, şu ramazan ayı içerisinde buna el kaldıran milletvekilleri ne yaparlarsa yapsınlar, bu vicdan azabından, bu haksızlıktan nasıl kurtulacaklar? Eğer sizin Hükûmetinizin bunda en ufak bir dahli varsa, Allah nezdinde bunun hesabını vermekle mükellefsin.

SONER AKSOY (Kütahya) - Ayıp! Ayıp!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Oradan istediğin kadar el salla. Neyin ne olduğundan haberin olmadan her gün arkadan laf atıyorsun. Kerkük kan ağlıyor, Musul kan ağlıyor, Müslüman Türk milleti kan ağlıyor, sen oradan el işareti yapıyorsun. Bunda dahliniz varsa Allah indinde hesap vereceksiniz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -Sen gazeteni oku, indir o parmağını!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Bundan hiç kurtuluşunuz yok. Bunları görüşeceksek gelin, çalışalım, bunları çözeceksek çalışalım.

IŞİD her gün ilerliyor. Musul'da Konsolosluğumuz işgal edildi. Ne demek bu yahu, ne demek! Bu, Türk toprağının işgali anlamına geliyor. Oradaki bayrak indiriliyor, bayrak. O bayrak kimin bayrağı? Türk Bayrağı. O indirilirken sesimiz çıkmayacak... Ama şunu söylüyorum: Sayın Başbakan Diyarbakır'da bayrak indirildiğinde de aynı ifadeyi kullandı, "O bayrağı oradan indirenler, indiren kişi indirilmelidir." diyor. Doğru söylüyor Sayın Başbakan. Ama Sayın Başbakan, o bayrağın indirilmesine giden kilometre taşlarını sen döşedin. PKK'lı terör örgütünün mensuplarını, askerimizin, polisimizin katillerini 1 numaralı siyasi argüman yaparken, ellerinde Kalaşnikof silahlarıyla askerimizi öldürenler, polisimizi öldürenler karakolların önlerinde cirit atıyorsa, orada yol kesiyorlarsa, orada vergi topluyorlarsa, orada kendi güvenlik güçlerini ortaya çıkarıyorlarsa, orada hâkimiyetlerini ilan edecek noktaya geliyorlarsa, sensin Sayın Başbakan bunun sorumlusu ve bu Hükûmettir sorumlusu. Evet, doğrudur, o bayrağı indirenler indirilmelidir ama o bayrağın indirilmesine vesile olanlar da mutlaka Türk milleti tarafından indirilecektir.

Şimdi, Diyarbakır'da bayrağa sahip çıkamayan bu Hükûmet Musul'da nasıl sahip çıkacak? Bu nasıl öngörüdür? "Dünya lideri oldum." demekle, "Büyük devlet oldum." demekle büyük devlet olunmaz. Orada birtakım özel şirketler elemanlarını çekerken, birtakım görevliler elemanlarını çekerken, orada Konsolosumuzu, Konsoloslukta çalışanlarımızı ve özel harekâtçılarımızı tahliye etmeyi bile beceremeyen bir Hükûmet neden bahsedecek?

Şimdi, diyor ki: "Musul'daki olaylarla ilgili yayın yasağı getirdik." Çözüldü mü problemler? "Tereyağından kıl çeker gibi çözeceğiz." Kaç gün geçti aradan? Ne oluyoruz? "IŞİD" dediğin bir terör örgütü,. barbar terör örgütü yüzlerce vatandaşımızı rehin alıyorsa, orada yüzlerce Müslüman Türk milletine zulmediyorsa, katlediyorsa, günlerce ilerliyorsa, şehirleri ele geçiriyorsa senin büyük devletliğin nerede kaldı? Öyle, ele geçirdiğin televizyonlarla, havuz medyasıyla, devletin bütün imkânlarını kullanarak nutuk çekmekle bu işler olmaz.

Ramazan ayına girdiğimiz bu süreç içerisinde herkes elini vicdanına koyacak. Eğer bu işlerde sorumluluğu olan varsa bu dünyada da, öbür dünyada da mutlaka hesabını verecektir.

Grup önerisinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)