GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ SAKİNE ÖZ VE 31 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN, MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDEKİ MADEN KAZASINDA YAŞAMINI YİTİRENLERİN AİLELERİ İLE BU KAZADAN SAĞ OLARAK KURTULANLARIN YAŞADIĞI TRAVMANIN ETKİLERİNİN TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 23/5/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 18 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:18.06.2014

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu Soma maden kazasında yaşanan travmaların araştırılmasına ilişkin Meclis araştırma önergesi üzerinde lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 13 Mayısta, Soma'da, hepimizin tanık olduğu ve bildiği üzere büyük bir facia yaşandı. Bu facia, sadece Soma'yı ve Manisa'yı değil, bütün Türkiye'yi, bütün insanlarımızı ve milletimizi derinden sarstı ve o sarsıntı hâlen devam etmektedir. Bu, millet olarak hepimizin ortak acısıdır.

Şunu da ifade etmek isterim ki Manisa Milletvekili olarak: Şimdi Soma üzerinde konuşuyoruz ama bilinsin ki ve anlaşılsın ki aslında bütün Türkiye'de ve en son da Şırnak'ta yaşanan maden kazası ve faciası üzerine de konuşuyorum. Ancak Soma'da yaşanan ve 301 insanımızın hayatına mal olan bu facia bugüne kadar bütün Türkiye'de yaşanan, başta maden kazaları olmak üzere, bütün iş kazaları ve faciaları hakkında bir turnusol görevi görüyor ve bunun üzerinde konuşmalar ve çalışmalar yapıyoruz. Ve bu yaşanan acılar başta aileleri olmak üzere, onların yakınları ve o kazanın yaşandığı belde ve vilayetler olmak üzere, bütün Türkiye'de yüreklerimizin bir köşesinde acı bir hüzün olarak ve bir hatıra olarak da yaşayacaktır.

Değerli arkadaşlar, milletler hafızası olan topluluklardır ve bu acılar da bizim millî hafızamızda çok derin izler bırakacaktır. Şimdi, biz sağ kalanlar ve biz sorumlular, bütün aziz millet fertleri, başta Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olmak üzere, en başta Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olmak üzere, bütün devlet sorumluluğunu omuzlarında taşıması gerekenler ve taşıyanlar, bütün kurumlarımız, bütün siyasi partilerimiz, meslek odalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, bütün ekonomik aktörler, iş adamları ve iş dünyası, herkes ortak aklını çalıştırıp millî refleksimizle senkronize bir şekilde bir taraftan bu yaraları sarmaya çalışırken diğer taraftan da bu faciaların bir daha hiç yaşanmaması için gereken önlemleri ülke olarak almamız gerekir ve bu önlemleri alabilecek, yaraları mümkün olduğunca sarabilecek bir ülke ve millet olduğumuza yürekten inanıyorum.

Madencilerimizin eşleri, çocukları, anne babaları, yakın çevreleri ve Türkiye'deki bütün madencilerimiz bu büyük facianın psikolojik, fiziksel, tıbbi ve sosyolojik bakımdan ve ayrıca ekonomik yönden de en ağır şekilde travmasını yaşamaktadırlar. Şu anda insanlarımız bu acıları aşma yolunda, maalesef, büyük bir karamsarlık içindedirler çünkü kazanın yaşandığı 13 Mayıstan sonra yaşanan olaylar bu karamsarlığı beslemektedir. Yapılan vaatler, verilen sözler ve bugüne kadar gördüklerimiz maalesef bu karamsarlığı gidermekten uzaktır.

Dün haber aldık, çok basit bir örnek vermek istiyorum değerli arkadaşlar: Manisa'da bir endüstri meslek lisesinde 40 öğrenci devamsızlıktan sınıfta bırakılıyor. Bunların bir kısmı normal bir öğrenci devamsızlığıdır mutlaka fakat önemli bir kısmı da bu maden faciasının yarattığı etkiyle... Kimi yakınını kaybetmiş ve o ilçede de büyük bir acı var, bunun da etkisinin olabileceği düşünülmeliydi. Yani her şey mutlaka bir emir komuta içerisinde cereyan etmez. Oradaki bir okul müdürü veya idareciler, öğretmenler bunun kolaylıkla tedbirlerini alabilirlerdi.

Dün maden işçilerimiz maaşlarını alamadılar ve bu da haklı ve ciddi tepkilere neden oldu. Bu, bütün uyarılara rağmen oldu. Daha kaza meydana geldikten hemen sonra bunu hepimiz sorduk, işçiler de sordu: "Ne olacak bizim durumumuz? Maaşlarımızı alabilecek miyiz? Acaba güvenlik tedbirleri ne durumda olacak?" Ama üzülerek gördük ki Hükûmet sadece seyirci kaldı. 4 Haziranda bir torba tasarı şeklinde geldi, hâlâ görüşmeleri devam ediyor. Muhalefet partileri olarak âdeta yalvarırcasına, defaatle, defalarca "Bu önemli, acilen çıkması gereken maddeleri bir an evvel Genel Kuruldan çıkartalım." ısrarımıza rağmen iktidar hâlâ ayak sürümekte devam ediyor. Yani illa dünkü maaş ödenmemesi gibi başka sıkıntıların da mı çıkması gerekiyor?

Yardımların nasıl yürütüldüğü... Maalesef biz derli toplu, somut bilgilere de şu an itibarıyla sahip değiliz. İnanın, yurdun dört bir tarafından hatta yurt dışından pek çok vatandaşımız, yüzlerce, binlerce vatandaşımız Soma'ya akın ederek bu yaraların sarılması, vatandaşlarımıza maddi manevi destek olunması için büyük bir gayrete girişti. Bazı devlet yöneticilerinin, Sayın Başbakanın, sayın bakanların eşleri de Soma'yı ziyaret ettiler, onların da bazı yardımlarda bulunduklarını da biliyoruz ama Hükûmet ne yapıyor? AFAD ne yapıyor? Şu an itibarıyla ne yaptı, bugüne kadar ne yaptı? Bu işler hayır hasenatla yürümez. Devlet, devlet olarak üzerine düşeni bir an evvel yapmak durumundadır.

Kaza esnasında yaşanan kurtarma faaliyetleri, kazada hayatını kaybedenlerle ilgili birtakım haberler, yapılacak yardımlar, madencilere verilecek ücretler, maden ocaklarının tekrar açılmasıyla ilgili çelişkili haberler, kazada hayatını kaybedenlerin aileleri ile kazadan yaralı kurtulan madencilerimizin ve ailelerinin psikolojisini son derece olumsuz etkilemiş durumda. O acının üstüne şimdi de bir karamsarlık bulutu vardır.

Kaza sonrası Sayın Başbakanın söylemleri de aslında bu karamsarlığı tetiklemiştir. "Ölüm, madenciliğin fıtratında var." açıklamasının, ondan sonra Enerji Bakanı Sayın Yıldız ile "Facebook"ta resimlerini gördüğümüz bazı özel kıyafetli cemaatçi kişilerin, kazada hayatını kaybeden madencilerin aileleri üzerinden birtakım mesajlar vermeye çalışmalarının bu aileler üzerinde de ciddi manada olumsuz etkisi olmuştur. Çünkü, bu kişilerin vatandaşa, kazadan mağdur olanlara değil devlet yetkililerine, maden sahiplerine ve yöneticilerine o telkinlerde bulunmaları gerekirdi. Çünkü, kazada hayatını kaybeden hiçbir madencimizin ailesi kadere isyan etmemektedir, etmemiştir. Bu ailelerin isyanı, yapılan ihmallere, vurdumduymazlıklara ve bu ihmallere göz yumanlaradır, isyanlar bunadır.

Soma'daki maden kazasında hayatını kaybeden bir madencimizin ailesinin Soma Kömür İşletmelerine dava açması üzerine bu şirketin bütün mal varlığına el konulduğu için maaşları ödenemiyor. Dünkü yaptığımız düzenleme de çok çok geçici bir düzenlemedir ve daha pek çok yapılması gereken şeyler vardır. O nedenle, hem bu Soma'yla ilgili hem de bütün şehirlerimizde meydana gelen bu maden kazalarıyla ilgili bir Meclis araştırması önergesinin de ele alınıp, derli toplu organize bir şekilde çalışmaların yapılmasında büyük fayda görüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)