GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBUNUN, MHP GRUP BAŞKAN VEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE KAYSERİ MİLLETVEKİLİ YUSUF HALAÇOĞLU TARAFINDAN, SON DÖNEMDE IRAK'TA YAŞANAN GELİŞMELER BAŞTA OLMAK ÜZERE REHİN ALINAN VATANDAŞLARIMIZIN DURUMUNU, IŞİD TEHDİDİNİN SINIRIMIZA VE TÜRKMEN KARDEŞLERİMİZE OLAN ETKİSİNİ TARTIŞMAK ÜZERE 17/06/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 17 HAZİRAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASI VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:104
Tarih:17.06.2014

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin Irak'ta yaşanan gelişmeler konusundaki grup önerisi için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi bu konu, malumunuz olduğu üzere, ta geçen hafta burada görüşülmesi gereken bir konudur. Yani geçen hafta Musul'daki konsolosluk baskını ve oradaki 49 vatandaşımızın -3'ü bebek olmak üzere- IŞİD'in eline geçmesinden beri bir gayret var siyasi iktidarda: "Aman bunu konuşmayalım, şimdi durum kritik, bunu dile getirmeyelim."

Ama değerli arkadaşlar, bugün geldiğimiz noktada öyle bir yere geldik ki uluslararası medya konuşuyor, takip ediyor konuyu, herkes konuşuyor, Türkiye'deki medya konuşuyor, bir tek bunun müzakere edilmediği, bir tek "ne oluyor, ne bitiyor"u değerlendirmeyen tek yer artık sadece Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altıdır. Yani bu Meclisin dışında herkesin konuştuğu, herkesin fikir yürüttüğü, herkesin hatta ahkâm kestiği bir konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyasi iktidarın ricaları, girişimleri, şunları bunlarıyla...

OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, önemli bir konuyu gündeme getiriyoruz yani Türkiye'nin gündemi. Sayın bakanlar bunlarla ayakta sohbet edeceklerine böyle bir meseleye kulak assalar da hiç olmazsa yani...

LEVENT GÖK (Ankara) - Haklısınız.

OKTAY VURAL (İzmir) - Böyle bir şey olmaz ya, böyle bir saygısızlık olmaz ya.

BAŞKAN - Evet, Sayın Türkeş, buyurun.

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Evet, şimdi bunu diğer konularda, Kıbrıs olaylarında da yaşadık yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, bu konuda, Türkiye'yi bu kayıp insanlarla ilgili bir cezaya çarptırdı.

"Konuşalım. Aman gündemde bugün bu var, sonra bunu yapalım." Değerli arkadaşlar, çok kıymetli milletvekilleri; Türkiye'nin hayati, hassas, millî meselelerini burada konuşmayacaksak neyi konuşacağız Allah aşkına? Şimdi, "Yazmayın, çok tehlikeli." "Ellemeyin, efendim, çok kritik bir safhadayız, her an kurtaracağız insanları, rehineleri." Ama rehine bile değil, Dışişleri Bakanlığının yetkilisi rehine bile olmadığını söylüyor.

OKTAY VURAL (İzmir) - Bakanların ilgisi bu kadar zaten, orada sohbet ediyorlar.

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Peki, nedir değerli arkadaşlar? 31 özel harekâtçı, 1 Başkonsolos, Dışişleri mensupları, diğer görevli arkadaşlar, toplam 49 kişi, çoluk çocuk 7'nci gününü tamamladı IŞİD'in elinde, bir haftayı geride bıraktık. Nedir bunlar, rehine değil?

Şimdi, Dışişleri Bakanlığı, ilk başta, geçen hafta "Bunu gündeme alalım, konuşalım." dediğimiz yerde dediler ki: "Sayın Dışişleri Bakanı siyasi partilere bilgi verecek." "Peki, bekleyelim, bilgiyi alalım." Aldığımız bilgiler burada konuşulamayacak bilgiler değildi değerli arkadaşlar yani Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında seçilmiş milletvekilleriyle paylaşılmayacak hiçbir bilgi yoktu o görüşmelerde. "Peki, niye kaçınıyoruz? Fidye mi istiyorlar?" "Yok." "Bir talepleri var mı?" "Hayır." "Size müracaatları var mı?" "Yok." "Bağdat'taki Büyükelçiliğe var mı?" "Yok." "Elde tuttukları rehinelerden herhangi bir talepleri oldu mu?" "Yok." "E, peki, bırak." "Bırakmıyor." Şimdi, bunun bir izahını siyasi iktidarın yapma zorunluluğu vardır; bunun anlatılması lazım, bunun izah edilmesi lazım.

Şimdi, Irak'ta birtakım olaylar var, birtakım gelişmeler var. Şimdi, bu gelişmelerin ne olduğunu anlamaz isek, buna doğru dürüst bakmaz isek, bunu doğru dürüst tarif edemez isek o zaman, orada olan olayları da basite indirgiyoruz ve basit zannettiğimiz olaylar sonra büyüyor, dağ oluyor, çığ hâline geliyor.

Şimdi, Irak'taki durumu değerlendirirken nelere bakmamız lazım değerli arkadaşlar, bunlara bir değinmek istiyorum. Bir kere, 30 Nisan 2014'te Irak'ta parlamento seçimleri yapıldı. Bu seçimlerin sonuçları nedir, bu seçimlerde ne olmuştur, neler meydana gelmiştir? Mezhepler ortaya çıkmıştır ama mezheplerin daha belirgin ortaya çıkmasının yanı sıra, daha da bölünmüş bir yapı ortaya çıkmıştır.

Bir diğer nokta, Irak'ta şimdiki bulunan durum, Amerika Birleşik Devletleri'nin güçlerinin görünürde resmî olarak Irak'tan çekildiğinden sonraki ilk seçim olmasıdır. Bunun da doğru dürüst değerlendirilmesi lazımdır. Bunları değerlendiremez isek, bunların etkilerini, sonuçlarını göremez isek bunu doğru dürüst tahlil etmemiz mümkün değildir. Haberlerde gayet basit geçiyor: IŞİD, (Irak-Şam İslam Devleti) örgütü. "Terör örgütü" diyemiyorsunuz. Peki, terör örgütü olmayan bir organizasyon sizin başkonsolosunuzu ve onunla birlikte 48 kişiyi, artı 30'un üzerindeki şoförünüzü, vatandaşınızı niye alıkoydu? Terör örgütü değil de nedir bu Allah aşkına? Bunu buraya gelip de bir sayın bakan izah etmek ihtiyacı hissetmiyor mu? Böyle bir şey olur mu?

Ha, bir diğer nokta, buradaki petrolün durumunun görüşülmesi lazımdır. Bunu örtülü olarak, bunun üstüne birtakım isimler, sıfatlar koyarak Kuzey Irak'tan alınan petrolle ilgili sıkıntılar nedir? Bununla ilgili, sizin alıp satmaya kalktığınız petrolle ilgili uluslararası arenada davalar açılmış mıdır, soruşturma açılmış mıdır? Bunların da görüşülmesi lazım, bunların da anlaşılması lazım.

Irak'ta yaşanan olayların tarihî bir perspektifi var değerli arkadaşlar. 1915'te, bir yıl süren, Fransa ve İngiltere arasındaki Sykes-Picot Anlaşması var. Bunun 100'üncü yılına denk gelmiş olması ve orada yeni toprak bölüşümlerini, yani yüz sene önceki bölüşülen Irak topraklarının 21'inci yüzyıla göre, 21'inci yüzyıldaki egemen güçlere göre yeniden paylaşımı için 100'üncü yılında bunun meydana gelmiş olması tesadüfi olabilir mi? Ve bunların ışığında, IŞİD nedir terör örgütü değilse? Yani "Irak-Şam" deyince, sokaktaki vatandaş, Şam'dan ilham alarak bunu, Suriye, Suriye'deki karışıklık neticesinde ortaya çıkmış olan bir örgüt zannediyor.

Değerli arkadaşlar, çok kıymetli milletvekilleri; bu Irak-Levant İslam Devleti'dir. Levant, ta Haçlı Seferleri'nden bu tarafa o coğrafyanın tümünü kapsar. Bu çok önemlidir. Yani, bu, Suriye kaynaklı değildir. Ve bu örgütün arkasında, yani, işte, Zevahiri'den al, oradan gel, buraya Bağdadi'ye bağla, bu örgütün, bundan daha fazla, toprağın altında görünmeyen kısmı vardır. Ben, Sayın Dışişleri Bakanı dâhil, bu konuyla ilgilenen insanların bunu bihakkın görüp, anlayıp, ona göre davrandığından da şahsen şüphe duyuyorum; kaygılarım var.

Tabii, IŞİD'e karşı Türkiye'nin, siyasi iktidarın tavrı da fevkalade manidar. İspanya'da, orada adam toplayan ve oraya savaşçı getiren insanlara yönelik İspanya devleti operasyon yaptı ve 7-8 kişiyi gözaltına aldı. Bugünkü gazetelerde Türkiye'de, İstanbul'da da bunların ofisleri olduğu söyleniyor ama "Aman incitmeyelim, aman bunlar laftan bile sakınıyorlar." yaklaşımıyla bunlara değinilemiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Şimdi, bir dakika bugün sadece bu konuya ait veriyorum, diğer konuşmacılara da vereceğim.

Buyurun.

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Devamla) - Evet, peki, teşekkür ederim.

Şimdi, tabii, bütün bunların sonunda bir de şu var: Orada soydaşlarımız var. Irak Türkmenlerinin çok vahim bir durum içinde olduğu da açık, aşikâr. Bunlarla ilgili, Hükûmetin, siyasi iktidarın herhangi bir çabası ve gayreti yok. Geçen hafta görüştüğümüzde, olası göçle ilgili bir düşüncelerinin olup olmadığı sorulduğunda "Vallahi, bizim de böyle bir kaygımız var ama çok da ciddi bir şey görmüyoruz." diyorlardı ama bu hafta göç başladı.

Tabii, süre Irak'ı konuşmak için yeterli bir süre değil ama son olarak şunu söyleyeyim: Çok kıymetli milletvekilleri, kendi ülkeniz sınırları içinde bayrağınıza sahip çıkamazsanız sınırlarınızın dışındaki vatandaşlara, asla, sahip çıkmanız söz konusu olmaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)