GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 80'inci maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri; toplumsal ihtiyaçlar, yasal düzenlemelerin yapılmasını gerektirir, zorunlu kılar. Yasalar aslında toplumsal ihtiyaçları gidermek için vardır. Toplumun hızla gelişmesi karşısında yasaların statik hâlde kalması kabul edilemez bir durumdur.

Şimdi, Parlamento olarak biz aslında -2007 yılından bu yana ben bir milletvekili olarak- hep yargının sorunlarını çözmek üzere yasalar getirdik ama yargıda yaşanan sorunları bir türlü çözemedik. Aslında yargıda yaşanan sorunları çözemediğimiz gibi, Parlamento kendisini ilgilendiren sorunu bile çözemedi. 24'üncü Döneme girerken bu Parlamentonun 8 tane milletvekili tutuklu olarak girdi. Günlerce tartıştık, aylarca tartıştık, tutukluluk sorununu bir türlü çözemedik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'de tutukluluk müessesesinden kaynaklanan sorunların bulunduğunu ve bu sorunların hak ihlallerine neden olduğunu tespit ederek Türkiye'yi pek çok kez tazminata mahkûm etti ama yine biz siyaset müessesesi olarak aldırmadık.

Aslında, siyasi iktidar sadece kendisini ya da yandaşlarını korumaya yönelik, onları güvence altına almaya yönelik, kendisini güvenceye kavuşturmaya yönelik yasal düzenlemeleri yaptı, konjonktürel olarak yasal düzenlemeler yaptı; kendisinin dışındaki hak ihlallerinin neden olduğu olayları ortadan kaldırmak için yasal düzenleme yapmadı, bunu yargının sorunu olarak koydu.

Eğer, değerli arkadaşlarım, bu Parlamentonun duvarında "Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir." diye yazıyorsa, millet de kayıtsız ve şartsız sahip olduğu egemenliğinin organlarından birisini yasama organı olarak kabul ediyorsa yasama organının kendi üzerine düşen sorunu çözmesi gerekir. Milletvekili tutukluluğunu çözemedi ama milletvekili tutukluluğunu Anayasa Mahkemesi çözdü. Yine, şimdi hükümlü bir milletvekili var içeride. O hükümlü milletvekilinin infazının milletvekilliğinin dönem sonuna bırakılması olayını da bu Parlamentonun çözmesi gerekir ama bunu bir türlü çözmedi, çözmeye yanaşmadı. Çünkü Parlamentoyu kontrol altında tutan egemen siyasi anlayış, deminden de söylediğim gibi, ötekileştiren bir anlayış olduğu için o milletvekili hâlâ bugün hapishanededir. Engin Alan'dan bahsediyorum. Bu çok basit bir yöntemle çözülebilirdi. Yani, milletvekili seçilen bir kimsenin -özellikle 2011 seçimlerinde geçici madde konulabilirdi- tutuklanmayacağı ve eğer hüküm kesinleşirse o aldığı cezanın milletvekilliği dönem sonuna bırakılabileceği hüküm altına alınabilirdi, buna ilişkin bir yasal düzenleme burada yapılabilirdi ama yapılmadı, Engin Alan hâlâ orada.

Bugün ülkenin temel sorunu hukuk devletini içselleştirmemiş olmamızdır. Yasama organı aslında bir yandan yürütme organının tahakkümü altında, bir yandan da yasama organının çıkardığı kanunlar yargı organları tarafından dikkate alınmamaktadır. Kendileri hukuk kurallarına uymakla görevli olan yargıç ve savcıların âdeta yasama organına meydan okumaları, tümüyle keyfî davranmalarıdır. Öbür yandan yürütme ile yargı arasında sürekli kavgalar yaşanmaktadır. Yürütme bir yandan yargıyı kendi kontrolü altına almak istemektedir. Bunun en tipik somut göstergesi, Başbakanın, kuvvetler ayrılığını, yargıyı engel olarak gören açıklamalarıdır. Öbür yandan da yargı, kimi zaman da yürütmeyi ve yasamayı kontrol altına almaya çalışmaktadır. Dolayısıyla böyle bir ortam içerisinde en büyük görev yasama organına düşmektedir. Yasama organının kendisini yürütmeye yaslayarak bu olayları çözmesi mümkün değildir.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)