| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 12.06.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ara vermeden önce, Soma'daki maden şehitlerimizle ilgili çıkan tartışma nedeniyle, bu mübarek gecede ben bir kez daha gencecik bedenlerini kara toprağa verdiğimiz maden şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Hükûmetin facia ortaya çıktığı andan itibaren vermiş olduğu sözleri, altına girmiş olduğu taahhütleri teker teker yerine getirmesini beklediğimizi ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan önce söz aldığım önergelerle ilgili olmak üzere Musul ve Kerkük civarındaki hadiselere temas ediyordum, onu toparlamak üzere yine huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlar, IŞİD'in Musul ve Kerkük bölgesine yönelmesinin iki tane temel sebebi olduğunu söylemiştim. Bunlardan bir tanesi, petrol bölgesi, diğeri de orada Türkmen varlığı. Burada Türkiye Cumhuriyeti devletinin hak ve menfaatlerini korumak, Türkmenlerin hak ve menfaatlerini korumak ve konsolosluğumuza vaki tecavüzü defedici önlemleri almak gibi sorumluluklarından da bahsetmiştim.
Değerli arkadaşlar, "Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir." diye dilimizde bir söz vardır. IŞİD'in oraya gideceği günler öncesinden belliydi. IŞİD'in oraya gideceğinin kaynaklarını ben sizlerle paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce Millî İstihbarat Teşkilatı var. Millî İstihbarat Teşkilatının unsurlarının o bölgede terör faaliyetlerini ve bu terör faaliyetlerinin Türkmenler üzerindeki, petrol bölgesi üzerindeki hedeflerini belirlemesi ve bizim hak ve menfaatlerimize yönelik çalışmaları tespit etmesi gerekmekteydi.
İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala, konuşmalarında ifade ettiği gibi "O derecede güçlendik ki artık üçüncü ülkeleri devreden çıkardık, onun yerine biz doğrudan bilgi alabilir hâle geldik ve küresel bir istihbarat örgütü kurduk." ifadesinde bulunmuştu. Bu örgüt niçin IŞİD'in faaliyetlerinden haberdar olamamıştır, niçin önceden bu büyük saldırıyı, bu vahim saldırıyı tespit edememiştir? MİT yapamamıştır diyelim. MİT yapamamıştı ama konsoloslukta çalışanlar, konsolosluğun istihbari faaliyetinde bulunanlar Dışişleri Bakanlığını bu konuda uyarmıştı ancak bu uyarıya gerekli müspet cevaplar verilmedi, gerekli tedbirler alınmadı. Dahası, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak'ta istihbarat irtibat noktaları vardır. Bu istihbarat irtibat noktaları da Sayın Efkan Ala'ya rağmen o bölgede farklı ülkelerin istihbarat irtibat noktalarından birtakım bilgileri alır, toplar, bunu ilgili mercilere iletir, iletmiştir. Buna rağmen IŞİD'le ilgili olarak herhangi bir terör saldırısını engelleyici çalışmada bulunulmamıştır.
Üçüncü olarak, arada şirketler var, şirketler vahim olan durumu anlatıyorlar. Dışişleri Bakanlığı hâlâ uyuyor ya da ilgili makamlar hâlâ uyuyor. Bu şirketin çalışanları var, onlar uyarıyorlar, yine uykuya devam. Türkiye'ye müzahir kaynaklar var o bölgede, Türkmenler var en azından; uyuyorlar. Örnek, ben bugün 3 tane Türkmen'den telefon bilgisi aldım ve bu bilgileri teyit etmek üzere de talebelik yıllarından arkadaşım olan birisini aradım, "Bunlar doğru mu?" dedim. Hepsinin teker teker doğru olduğu ortaya çıktı. Yani, IŞİD oraya göre göre gelmiştir. Burada da IŞİD'in terör kaynaklarını genişletmesine Maliki hükûmetinin mezhepçi yaklaşımının da etkisi olmuştur.
Şimdi, bütün bunları bir tek ben mi biliyorum? Hayır, pek çok kişi biliyor. Sayın Sinan Oğan bu olay olmadan önce bu kürsüden sizlere izah etti "Konsolosluğumuz kuşatılmış vaziyettedir, tedbir alınsın." dedi. İçinizden bazı arkadaşlarınız Sinan Oğan'a "Delilin var mı?" gibi işi çok hafife alan bir sataşmada bulunmuşlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sinan Oğan'ın haklı olduğu bu vahim olayla karşımıza çıkmıştır. Ve buradan çıkışın yolu da, millî ve manevi değerlerimizi, tarihî değerlerimizi, hakkımızı hukukumuzu koruyacak bir politikadır. Siyasi miyoplukla bu iş olmamaktadır. (MHP sıralarından alkışlar)