GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu "alnı çatından vurmak" meselesinden ben de bir dem vurmak istiyorum. Bıçağın kemiğe dayandığı yer vardır. Halkın dilindeki bıçağın kemiğe dayandığı yer hukukta da yer bulur. Adam öldürmek suçtur, harpte adam öldürmek serbesttir. Adam öldürmek suçtur, meşruten müdafaada adam öldürmek serbesttir, suç değildir, cezası yoktur. Bunun gibi çoğaltabiliriz.

Askerî birliğe giriş bellidir; askerî birliğe nizamiyeden girilir. Kaçak girenin tabi olacağı hukuki hüküm bellidir; parolayı sorar eğer görürse adamı, parolaya cevap verebilirse verir, vermezse enterne eder, etkisiz hâle getirir.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yasak bölge olduğuna dair levhalar vardır.

FARUK BAL (Devamla) - Eğer Türk Bayrağı'nı indirmek gibi bir hadsizliğe, bir densizliğe, bir şerefsizliğe teşebbüs ediyor ve 2 defa silah atılarak uyarılıyorsa o adamı indirmek haktır, vaciptir ve suç değildir, elbette ki alnının çatından da indirmek gerekir.

Değerli arkadaşlarım, maddeye geçiyorum.

Şimdi, bu maddede, 75'inci maddede Sayın Bakanın cevaplandırması düşüncesi ile bir hukuki durum ortaya koymak istiyorum. "İstinaf mahkemelerinde deliller yeniden ileri sürülebilecektir." dedi burada konuşurken. Bu, hukukta çok derin, çok karmaşık bir sorunu da gündeme getirmektedir. Varsayalım ki hukuk mahkemesinde delillerin teksifi kuralı gereği davacı veya davalılardan birisi delilini teksif etti; uyanık olan, kötü niyetli olan diğer taraf teksif etmedi. Karar verildikten sonra istinaf mahkemesine gittiğinde, delilini teksif etmeyen taraf kötü niyetle "Ben yeni delil bildireceğim." dediğinde ortaya çıkan hukuki karışıklığı hangi içtihatla, hangi hukuk kültürüyle, hangi hukuk hafızasıyla çözeceksiniz ki bu istinaf mahkemelerini getirdiniz? Dolayısıyla, bu kötü niyetli olan kişilere karşı tertip edilmiş olan, bu minval üzerine tertip edilmiş olan istinaf mahkemesi tam anlamıyla adaletsizlik üretecek; kötü niyetli kişileri koruyabilecek bir sistemi, bir düzeni dayatmaktasınız.

Diğer taraftan, istinaf mahkemeleri kararı bozduğu takdirde birinci derecede yargı mercisi olarak görev yapacaktır. Birinci derecede yargı mercisi olarak görev yaparken -Sayın Bakanım, Türkiye geniş bir coğrafyadadır, kurduğunuz istinaf mahkemeleri diğer mahkemelere göre daha geniş bir alanda görev yapacaktır yani ilçe hatta illerin birkaçını birleştirerek yapacaktır- birinci derecede mahkeme olarak keşfi nasıl yapacaktır, tanığı nasıl dinleyecektir, buraya davasını takip etmek için giden insanlar kaç vasıta, kaç araba, kaç dolmuş, kaç minibüs değiştirerek oraya kadar gidecektir, geri dönebilecek midir? Geri dönüşü mümkün olmadığı takdirde, konaklaması elbette ki bir masrafa neden olacaktır. Yani, istinaf mahkemesi, bir, vatandaşa zulümdür; iki, yargıyı uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Dolayısıyla, bu mahkemelerin kurulması ile adil yargılanma hakkının ihlali için ikinci bir sebep daha ortaya çıkacaktır ve göreceksiniz, eğer faaliyete geçerse bu istinaf mahkemeleri, uygulanmasından itibaren iki üç yıl sonra, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki dava adedi bugünkünün 2 katına, 3 katına, 5 katına çıkacaktır. Bunun da vebali ve sorumluluğu Adalet ve Kalkınma Partisinin omuzlarında olacaktır diyor, önergemizi yüce heyetin takdirine sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)