| Konu: | TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 12.06.2014 |
MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 592 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde verdiğimiz önerge doğrultusunda söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bazı kanunlardaki keyfî değişiklik alışkanlığınız öteden beri var ve ne yazık ki bundan bir türlü vazgeçmiyorsunuz. Son günlerde, TÜBİTAK'ta yaşananlarla ilgili yazılan rapor Türkiye'de yargı sisteminin ne durumda olduğunu ortaya koyan bir olay. İnsanlara, artık kamera kayıtlarında suç işlediklerinin tespit edildiği bilindiği hâlde, buna "montaj", buna "dublaj" diyebilme olanağını yaratıyorsunuz. Bu anlayış da toplumun yargıya olan, adalete olan güveninin ortadan kalkmasına neden oluyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakan ile çocuklarının arasındaki konuşmaların, bakanlar ile iş adamları arasındaki bazı konuşmaların montaj olduğu söylendi ve kamuoyunu işgal ettiğini biliyorsunuz. Özellikle, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Fikri Işık'ın bununla ilgili, toplumun kafasını karıştıracak bir dizi açıklamalarda bulunduğuna hepiniz tanık oldunuz.
Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Sayın Işık Kocaeli Milletvekili ve Kocaeli Milletvekilinin Bakan olması, özellikle eski Bakan Sayın Nihat Ergün'den devralmış olması Kocaeli adına sevindirici bir olay. Kocaeli adına da sevindirici, itiraf edeyim, ben de memnun oldum. Ne bekliyordum Sayın Işık'tan? En azından, Gebze'de kurulması düşünülen bilişim vadisinin bir an önce hayata geçirileceğini, Gebze üniversitesinin kurulmasıyla ilgili -geri çekmekten ziyade- bir an önce bir madde tahsis edeceklerini, Gebze'de bulunan askerî alanlardan boşalan yerleri TOKİ'ye değil toplumun yararına verebileceğini ve bunun ötesinde, TÜBİTAK'ta, kendisine bağlı bulunan TÜBİTAK'ta bazı önemli gelişmelere imza atar diye bekledim, umutlandım ancak Sayın Işık beni yanılttı. Göreve gelir gelmez Sayın Başbakanın koruyuculuğuna soyundu, bunu yaparken de hepimiz için önemli olan TÜBİTAK'ı âdeta itibarsızlaştırdı. Sayın Bakan göreve gelir gelmez ses kayıtları için diyor ki: "Öyle hissediyorum ki bunlar montajdır." ve "Montajdır." dediği kurumun en yetkilisi konumuna geliyor. Bunun etik olup olmadığını vicdanlarınıza bırakmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, TÜBİTAK, Türkiye için önemli bir bilim ve araştırma merkezi. Her TÜBİTAK Başkanı, her bakan değiştiğinde TÜBİTAK'ta âdeta deprem oluyor; kimileri yerinden oynuyor, kimileri görevinden alınıyor, kimileri işinden atılıyor. Bakın, Sayın Fikri Işık'ın göreve gelmesinden itibaren geçen süre içerisinde 90'ı üst düzey yönetici olmak üzere toplam 250 kişinin işine son verildi. Sayın Bakana soruyorum: Siz bu insanların ekmeğiyle neden oynuyorsunuz? Neden bununla oynama ihtiyacı hissediyorsunuz? Vicdanınız bu konuda rahat mı? Sayın Bakan basına yaptığı bir açıklamada diyor ki: "TÜBİTAK son birkaç yıl içerisinde âdeta işgal edildi. Paralelci güçler tarafından, özellikle Sayın Hasan Palaz'ın döneminde işgal edildi." Sayın Bakana soruyorum: Sayın Hasan Palaz hangi dönemde geldi? 2012. Hangi bakan döneminde? Sayın Nihat Ergün. Şimdi soruyorum: Mülakat oluşturularak... "Ben amirinden değil, ağabeyinden emir alanla çalışmam." diyen bir bakan, Nihat Ergün döneminde yetiştirdiğiniz, yerleştirdiğiniz bu bürokratlar acaba paralelci yapının devamı mı? Onun için mi Sayın Bakan Ergün'ü görevden aldınız? Bunu sizin yine vicdanınıza sormak istiyorum. Hadi diyelim ki bir üst düzey yöneticisini değiştirdiniz, TÜBİTAK'ta son üç ay içerisinde 250 kişinin ekmeğiyle oynayıp sokağın ortasına bırakmak; bunlar da mı paralelci yapının bir devamı? Şunu ifade etmek istiyorum: Kimsenin ekmeğiyle oynamayın, yaptığınız yanlışlıkların arkasına da paralelci yaftası yapıştırarak lütfen ilgilenmeyin.
Sayın Bakan, göreve geldiğinizdeki montaj hissiyatınızı acaba bilimsel bir kurumun başına hayvanat bahçesinde görevlendirdiğiniz bir müdürü getirerek birden bilimsel bir noktaya mı getirdiniz! Bu sizce toplumun, kamuoyunun vicdanını rahatlatıyor mu?
Şunu ifade etmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, ne yaparsanız yapın, ister yargıyla oynayın ister kanunları arkadan dolanın ister müdürleri görevden alın, Sayın Başbakanın, bakanların Yüce Divana gitmesine engel olamayacaksınız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)