GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:102
Tarih:12.06.2014

DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlayarak 62'nci madde üzerinde düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Dün de genele yönelik düşüncelerimi paylaşırken ülkenin en temel problemi olarak, adil, eşitlikçi, özgürlükçü bir toplum anlayışı ve düşüncesinden öte, hiyerarşiye, hegemonik güce dayalı yeni bir iktidar odağının hükümranlığını açığa çıkarmaya ilişkin yaklaşımları yanlış gördüğümüzü ifade etmek istemiştim. Bunun ürünüdür ki gerek Ceza Kanunu gerekse CMK'nın defalarca yeniden yeniden değiştirildiği Türkiye'de suç ve ceza ikilemini ele almak, nitelikli bir yargı sistemini, nitelikli bir hukuk sistemini evrensel hukuka uygun ve uyarlı hâle getirmek yapılması gerekendir ancak bundan kaçınıyoruz. Kaçındığımızla yetinmiyoruz, var olan özgürlükleri de kısıtlayan, baskılayan, özgürlüklerin dışında yasakçı ve menedici yaklaşımlarla toplumu zapturapt altına alma alışkanlığından kurtulamıyoruz.

Bakınız, Ceza Kanunu'nun kendisi bile bütün özgürlüklerimizi çalmaya yetmişken Terörle Mücadele Kanunu, Olağanüstü Hâl Kanunu ya da benzeri yasa ve yönetmeliklerle bu toplum baskılanmıştır, baskı altında tutulmuştur. Şu anda Terörle Mücadele Kanunu'nda fikir ve düşünce özgürlüğünün esamesi okunmuyor. Fikir beyan eden, düşüncesini ifade eden, düşüncesi ve fikrine uygun örgütsel faaliyetini icra etmeye çalışan on binlerce insan içeride tutsaktır, esaret altındadır, siyasal iradesi teslim alınmak istenmiştir. Yüz binlerce insan şu anda cezaevlerinde on binlerce siyasal tutsakla beraber. Hâlbuki cezaevleri sadece cezanın icra edileceği bir olgu, bir dört duvar olarak algılanmaya başlandığında kaybederiz. Oraları aynı zamanda kültürel, siyasal, ahlaki değerlerle toplumun buluştuğu alanlara, mekânlara dönüştürmemiz gerekiyor. Ama cezaevlerinde dört duvara hapsedilen şu anda 500 civarında hasta tutsak var; 500 hasta tutsaktan 200'üne yakını, tek başına insani ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak, bir başkasının mutlaka bakımına muhtaç konumdadır. Fikrini beyan ettiği, düşüncesini dile getirdiği için hâlâ cezası da onanmamış, cezai yargılama süreci devam etmesine rağmen 200 insan özgürlüğünden mahrum bırakılmakla kalınmamış ama aynı zamanda geleceği gasbedilmiş, çalınmıştır. Bireysel, fizyolojik ve biyolojik ihtiyaçlarını karşılamakta sıkıntı yaşayan bu insan, maalesef hâlâ keyfî, kendine göre kaygı ve kuşkularla karşı karşıya kalmıştır.

Türkiye'nin yapması gereken, dolayısıyla Meclisin yapması gereken en temel konu, 76 milyon insanı bir bilmek, bir tutmaktır; eşit, özgür vatandaş olma temelinde herkesi eşit görmektir. Düşman hukukunun uygulandığı Kürt yerine, düşman hukukunun uygulandığı Alevi yerine, düşman hukukunun uygulandığı Gezi eylemcisi yerine herkesin demokratik hak ve hukukuna saygılı olan, özgür ve eşitlikçi bir anayasanın hüküm sürdüğü bir ülkede eşit, özgür vatandaşlar olarak yaşamak istiyoruz.

Bakınız, Türkiye, bunu on yıldır dile getirdiğimizi dikkate almış, göz önünde bulundurmuş olsaydı, 5 generalin yapıp bizim değiştiremediğimiz Anayasa'yı eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa yapmış olsaydık, Kürtlerle barışan Türkiye kazanırdı, Kürtlerle barış içerisinde yaşayan, Alevilerle barış içerisinde yaşayan Türkiye halkları kazanırdı. Türkiye halklarının özgür ve barış içerisinde bir arada yaşama iradesini sağlamış olsaydık, onların üstüne IŞİD'i, El Nusra'yı, El Kaide'yi saldırmak durumunda kalmazdık, özgür ve eşit vatandaş olarak gördüğümüz insanların haklarını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda savaş dışı, barış ve barışçıl ortamlarda bizim kardeşleşmemizi de sağlayabilirdik. Halklar ve inançlar düşman değildir, halklar ve inançlar kardeştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DEMİR ÇELİK (Devamla) - Bu kardeşleşme evrensel hukuk tarafından harekete geçirilmelidir diyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)