GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:100
Tarih:10.06.2014

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, "beşinci yargı paketi" olarak adlandırılan bu tasarının 43'üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Sadece hukuku değil, adaleti de savunan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün bence özel bir gün; 24'üncü Dönemin Dördüncü Yasama Yılının 100'üncü Birleşimini idrak ediyoruz. Şöyle kendimce kabaca bir hesap ettim: Her yasama yılında yaklaşık olarak 100 birleşim yaptıysak bu demektir ki bu dönemde 400'den fazla birleşim olacak. AKP dönemine de şöyle bir baktığım zaman, yaklaşık 1.500 civarında birleşim yapmışsınız. Bu birleşimlerin de kaç oturum olduğunu hesap edecek olursak binlerce oturum. AKP döneminde yapılan binlerce oturumdan sonra hâlâ yüzlerce maddelik torba önerilerle gelen bir Hükûmetle karşı karşıyayız, her şeyi yapboz hâline getiren bir Hükûmetle maalesef karşı karşıyayız.

Şimdi, 43'üncü madde ne diyor? 43'üncü madde özetle diyor ki: "Benim personelim cezaevlerinde..." Sayın Bakan, personelinizi eğitmek istiyorsunuz anlaşılan.

Sayın Bakanım, eğer dinlerseniz çok önemli bir şeyler söyleyeceğim. Siz de daha sonra eğer mümkünse...

Şimdi, diyorsunuz ki: "Benim personelimin eğitime ihtiyacı var ve eğitim merkezleri yapacağım." Hâlbuki, ben cezaevlerini gezdiğim zaman personel diyor ki: "Evet, eğitim lazım ama ben öncelikle sayımın artırılmasını istiyorum çünkü yetemiyorum. Özlük haklarımı artırın diyorum çünkü ben eve ekmek götüremiyorum." Ceza infaz memurları, sosyal hizmet çalışanları, psikologlar ve diğer çalışanlar "Yıpranma payı istiyoruz, geberiyoruz burada, siz bize eğitimden bahsediyorsunuz." diyorlar.

Sayın Bakan, bir süredir, çocuk hekimi olmam hasebiyle, çocuk cezaevlerini geziyorum. Orada suça itilmiş çocukların durumlarını inceliyorum, bir de annelerinin yanında kalmak zorunda olan çocukların durumlarını inceliyorum. Şimdi, siz Adalet Bakanısınız; AKP milletvekilleri içerisinde sağlıkçılar var, anneler var, kadınlar var, babalar var. Şimdi ben sizlere birkaç cümleyle orada yaşadıklarımı anlatmak istiyorum ve bunları çok acil, kolayca çözülebilecek, âdeta siyasetüstü, partilerüstü kavramlar olarak anlatmaya çalışacağım.

Bakın, Sayın Bakan, bir suçlu anne cezaevinde bulunuyor, yanında da çocuğu var. Çocuğuna bir bakıcı buluyor, teyzesi bakabilir çocuğun, altı aylık bir çocuk. Çocuk teyzesinin yanında kaldığında, bu anne çocuğunu emzirse bile sadece ve de sadece ayda bir kere bağrına basabiliyor tıpkı diğer mahkûmlar gibi. Haftada bir kere kapalı görüş verdiriyorsunuz, ayda bir kere de o annenin o çocuğu sarmasına izin veriyorsunuz. Bu zor bir şey değil, Ankara Sincan'da topu topu 40 tane bu şekilde çocuklu anne var. Ne olur her gün görseler? Ne olur her gün bu anneler çocuklarını emzirseler? Ne olur, biz bir servis çıkarsak, çocukları toplayıp getirsek bunları emzirseler? Zor bir şey değil, bunu yapalım Sayın Bakan, bu bizim çocuklara karşı insanlık görevimiz.

Çocuklar 6 yaşına kadar annelerinin yanında kalıyorlar, sonra Çocuk Esirgemeye gidiyorlar. Oradaki bütün sosyologlar, bütün sosyal hizmet çalışanları diyorlar ki: "Tartışalım, 3 yaşından sonra çocuklar annelerinin yanında cezaevinde kalmasınlar." Zor bir şey değil, toplayalım, bir çalıştay yapalım, çocuk hekimleriyle beraber sosyologlar karar verelim, çocuk kaç yaşından sonra cezaevinden, annesinin yanından ayrılmalı. Zor bir şey değil Sayın Bakan, çok kolay ve anneleri, özellikle küçük çocuğu olan anneleri kendi evlerine yakın yerlere koyalım. Yani, kadın suç işlemiş olabilir, cezasını çeksin ama o çocuğun ne günahı var?

Şimdi, siz eğitim verelim diyorsunuz ama istediğiniz kadar eğitim verin, bir anne ile yavrusunu ayırdığınız zaman hiçbir şekilde bir işe yaramayacak.

Bakın Sayın Bakan, çocuklara yemek çıkıyor hapishanelerde. Anneye soruyorlar: "Yemek mi istersin çocuğuna, kumanya mı istersin?" Kumanya ne? İşte, pasta, börek, çörek. Kadın diyor ki: "Çocuğuma, işte, bisküvi verin, kumanya verin." Böylece kendi yemeğini çocuğuyla paylaşmak zorunda kalıyor sırf çocuğu biraz pasta, börek alsın diye. Bunlar çok basit konular ve hemen çözebileceğimiz konular.

Ben size bunları bir rapor hâlinde sunacağım ve tartışmak istiyorum.

(CHP sıralarından alkışlar)