GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRK CEZA KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:99
Tarih:06.06.2014

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demin de söyledim, bu paketin temel amacı, hem Danıştayda hem Yargıtayda bu Hükûmet tarafından 2010 Anayasa referandumundan sonra kurulan dengenin, yapının beğenilmeyerek yeniden kurulmaya çalışılmasıdır, hedef budur. O nedenle Danıştaydaki ve Yargıtaydaki yapılar düzenlenmeye çalışılıyor.

Örneğin, bugün, Danıştay Genel Sekreterinin değiştirilememesi, Hükûmet tarafından çok istenilmesine rağmen değiştirilememesi nedeniyle orada bir yasa düzenlemesi yoluna gidiliyor. Danıştaydaki kimi yargıçlardan memnun olunmaması o konuda Hükûmet açısından tedbir alınması zorunluluğunu doğuruyor ama tabii, bu, Hükûmete ne kadar faydalı olacak, onu da hep beraber önümüzdeki günlerde göreceğiz. Çünkü, siz bu ülkede bağımsız ve tarafsız yargıyı oluşturmazsanız, herkes için eşit davranabilecek hâkimlere sırtınızı dayamazsanız olacağı şey budur.

Değerli milletvekilleri, bu, idari yargı kısmında asıl amacın istinaf mahkemelerinin kurulması olduğunu demin de söylemiştim. Burada yargılama usulünde de bazı değişiklikler yapılmaktadır. Burada ilk derece mahkemelerinde verilen kararlarda miktar esas alınarak şimdiye kadar olmayan bir kanun yoluna kapalılık esası getirilmiştir. Bundan önceki mevcut sistemde, aslında, konu ve miktar yönünden bakılmaksızın hepsine temyiz yolu var iken, kanun yolu açıkken burada bir kapalılık vardır kimi kararlara. Yine, bu kararlara karşı istinaf yoluna da gidilemiyor. Bu, ivedi yargılama usulüyle verilen kararlar kesinleşmiş sayılıyor.

20'nci maddede aslında hangi kararlar için temyiz yoluna gidilebileceği 14 madde hâlinde sınırlı olarak sayılmıştır, bunun dışında kalan kararlar için gidilemiyor. İşte, 100 bin Türk lirasından büyük olan vergi davaları, tam yargı davaları, idari işlemlere yol açan davalar bakımından ve bunun gibi 14 madde hâlinde sınırlı olarak sayılmış.

Değerli milletvekilleri, istinafta verilen kararlara karşı miktar ve konu itibarıyla sınırlama getirilerek temyiz yolu açılmış. Bütün bunlar şunu gösteriyor: Bugünkü sistem ters yüz ediliyor, yani ayakları yukarıya, başı aşağıya dikiliyor. Sanıyorum, önümüzdeki günlerde tekrar, bu sisteme başka bir çare uydurmaya çalışırlar. Yine de, bir de burada, bölge idare mahkemelerinin kuruluşu, sayıları ve kurulacağı yerlerin Adalet Bakanı tarafından tayin edileceği hükme bağlanmıştır. Ben şahsen, bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünüyorum. Aslında, buradaki bölge idare mahkemelerinin sayılarının ve kurulacağı yerlerin kanunla belirlenmemiş olmasının Anayasa'mızın 142'nci maddesi karşısında sorun teşkil edeceğini düşünüyorum, çünkü mahkemelerin nasıl kurulacağı, ne şekilde kurulacağı ve sayılarının Adalet Bakanına bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Yine, bir düzenleme var bu idari yargıda; istekleri hâlinde Danıştay başkan, daire başkanları ve üyelerinin bölge idare mahkemesi başkanlıklarına veya daire başkanlıklarına atanabilecekleri hükmü getirilmiştir. Aslında, işte, bu hükmün getirilmiş olması, benim demin söylediğim, ana temanın istinaflarda küçük bir Danıştay oluşturmak olduğunu ve Danıştaydaki dengeyi Hükûmet lehine değiştirmek olduğunu somut olarak göstermektedir. Aslında, böyle bir sistem, Fransız idari istinaf mahkemelerindeki uygulamaya benzer öngörülmüş olmakla birlikte, bildiğim kadarıyla, Fransız sisteminde bu hak yalnızca Danıştay üyelerine ve idari istinaf mahkemelerinin başkanlarına, atanmak için tanınmış bulunmaktadır. Ben böyle olduğunu biliyorum, yanlışım varsa düzeltsinler. Bir Danıştay daire başkanının bölge idare mahkemesi başkanlığına, hele hele bölge idare mahkemesi daire başkanlığına niçin atanmak isteyeceğini anlamam mümkün değildir, normal bir insan zekâsı için de anlaşılabilir değildir.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)