| Konu: | HDP GRUBUNUN, MARDİN MİLLETVEKİLİ GÜLSER YILDIRIM VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN, MARDİN İLİNİN DERİK VE KIZILTEPE İLÇELERİNDE DİCLE EDAŞ TARAFINDAN GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI ÇİFTÇİ KAYIT SİSTEMİ KAYDINDA TARIMSAL FAALİYETLERİNİ SULU OLARAK BİLDİREN BÖLGE ÇİFTÇİLERİNE KUYU ABONELİĞİ OLMAMASINA RAĞMEN KAÇAK/USULSÜZ ELEKTRİK KULLANIMI İLE İLGİLİ DÜZENLENEN ELEKTRİK BORÇLARININ TÜM BOYUTLARIYLA ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 28/5/2014 TARİHİNDE VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 4 HAZİRAN 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 04.06.2014 |
HASAN AKGÖL (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çiftçilerimizi doğrudan ilgilendiren bir konunun Meclis gündemine grup önerileriyle getirilmiş olması vesilesiyle, araştırma önergesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, ben konuşmama farklı başlayacaktım ama iktidar partisine ait deminki hatip arkadaşım bizim söylediğimizi teyit etti, kendisine buradan çok teşekkür ediyorum. Bizim hep savunduğumuz buydu zaten. Biz "Bu Hükûmet çiftçiye karşı." diyorduk, "Bu Hükûmet çiftçinin karşısında." diyorduk, "Bu Hükûmet çiftçinin batması için elinden geleni yapıyor." diyorduk, hatip arkadaşım da onu söyledi, dedi ki: "Elektrik parasını ödeyeceksin kardeşim, bunun çaresi yok; kaçak kuyu vurmayacaksın kardeşim, bunun çaresi yok; yaktıysan bunu ödemek zorundasın." Hatip arkadaşım Hükûmetin düşüncelerini bize aktardı, biz de bunu savunuyoruz zaten. Çiftçi "Elektrik parasını ödemeyeceğim." demiyor ki, "Bana ödeyeceğim miktarda fatura çıkart." diyor.
Bundan on yıl önce mazotun beşte 1'i kadardı elektrik fiyatı, sizin iktidarınızdan önce mazot maliyetinin beşte 1'i kadardı. O zaman çiftçi ödüyordu, bir sorun yoktu. Niye sorun sizinle başladı? Çünkü, siz çiftçiyi gözden çıkarttınız, elektrik parasını mazotun üstüne çıkarttınız, bunun için ödeyemiyor çiftçi. Peki, çiftçinin kullandığı elektrikteki artışla üründeki artış paralel mi, onu da bir kontrol edin.
Demin, HDP Grubundaki hatip arkadaşım çok doğru söyledi. Siz, kuyu ruhsatı olayını getiriyorsunuz. Ee, adama baraj mı yaptın, adama kanalet mi yaptın ki kuyulara yasak koyuyorsun?
VAHAP SEÇER (Mersin) - Baraj yaptılar, kanallarını yapmadılar.
HASAN AKGÖL (Devamla) - Adama bir alternatif sun, adama de ki: "Alternatifin budur senin." Adama de ki: "Bak, ben sana suyu getirdim, bundan sonra kuyu vurmana gerek yok." Adam da kuyuyu vurmasın, barajdan suyunu çeksin. Adam, 300, 400 metreden su çekip sulama maliyetinin barajdan sulayanın 5 katı, 10 katı olmasına çok mu meraklı; 100 milyar, 150 milyar kuyusuna, elektriğine, trafosuna para verip kendisiyle eş değerdeki çiftçinin kat kat üstünde maliyetle üretim yapmaya çok mu meraklı? Sen adama önce alternatif sun, ondan sonra, adam gelsin, senin enerji borcunu ödemiyorsa kes elektriğini. Adam gelsin, senin barajından su çekmiyorsa kes desteklemesinden. Hatip arkadaşım şunu unutuyor herhâlde: Bu memlekette çiftçi zaten ürettiği üründen şikâyetçi, üretim girdileri çok pahalı, sattığı ürünün fiyatı çok ucuz, bunu biliyor. Peki, sen, bu arkadaşımın, çiftçi kardeşimin gözünü açıp tek dayanağı olan o desteklemeyi beklediğini bilmiyor musun?
VAHAP SEÇER (Mersin) - 1,5 milyon hektar tarla su bekliyor. On yıl önce...
HASAN AKGÖL (Devamla) - Alacağı o desteklemeyle ayakta kalmaya çalışacağını bilmiyor musun? Ama, sen, enerji borcundan dolayı o desteklemeyi de kesip "Git, ne hâlin varsa gör." diyorsun. Çiftçiye bu zulmü yapmaya hakkın yok arkadaşım, sonra kursağınızda durur. Oy aldığınız kesimin büyük bir oranı çiftçi. Peki, sen bunların hakkını nasıl ödeyeceksin, bunların yüzüne nasıl bakacaksın? Bir de çıkmış diyorsun ki: "Yaktığın elektriği ödeyeceksin. Abonelik şartlarını yerine getireceksin." Abonelik şartlarının ne olduğunu biliyor musun sen? Önce, ona bir bak. Bugün, Hatay'da, özelleştirdiniz, verdiniz, Enerjisa'ya verdiniz. Adam işini bitirmiş, kabule çıkartacak adam bulamıyor, teknik eleman bulamıyor orada. Adamın pamuğu yanmış, tarlası yanmış, bir tane eleman bulamıyor. Özelleştirme yaparken bunları düşünmediniz mi? Bu sistemin nasıl yürüyeceğinin farkında değil miydiniz? Önce altyapı oluşturulup özelleştirilir. Siz önce bunları yapın, ondan sonra elektriğini ödemeyen çiftçinin elektriğini kesmekle uğraşın, desteklemenin kesilmesiyle uğraşın arkadaşlar. Siz önce paralelini verin, adama bir alternatif sunun kardeşim, ondan sonra... Bu çiftçi "Borcumu ödemeyeyim." demiyor, "Ben borcumu ödemeye razıyım." diyor. Bu çiftçi namusludur, haktan yanadır ama diyor ki "Nasıl geminin mazotunu, uçağın mazotunu indirimli fiyatla veriyorsan, benim de kullandığım enerjiyi, benim de kullandığım mazotu ödeyebileceğim şekle getir, gel benden hakkını iste." Almadan vermek Allah'a mahsustur, bunu en iyi bilmesi gereken de sizlersiniz.
Ha, başka bir konu daha var. Destekleme dağıtıyorsunuz. Hangi banka aracılığıyla dağıtıyorsunuz? Devletin resmî bankası Ziraat Bankası aracılığıyla dağıtıyorsunuz.
Demin Manisa Milletvekili Sakine arkadaşım bana hatırlattı, sen, devletin bankası, devletin ödediği desteklemeden komisyon kesiyorsun. Ee, bunu yüzde 2 eksik ver, niye komisyon kesiyorsun? Lütfen...
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - İlk üç aylık kârı 930 milyon lira!
HASAN AKGÖL (Devamla) - Bine bine, zaten, bir tek çiftçi mi kaldı sırtına binebileceğiniz? Elektriğin, mazotun, gübrenin, ilacın fahiş fiyatlarla satılıyor olduğu bir memlekette, girdilerin bu kadar yüksek olduğu bir memlekette, sen elektrik parasından dolayı bir de adamın elektriğini keseceksin.
Sen ne diyorsun çiftçiye o zaman kardeşim, ne diyorsun? Diyorsun ki "Çiftçilik yapma, sat tarlanı, sapanını sat kardeşim, senin çiftçilik yapmaya hakkın yok. Ben saman ithal etmeye alıştım zaten."
Bakanlar Kurulu yok burada, sayın bakanlarım çok iyi bilir, saman ithalatı için Bakanlar Kurulundan karar çıkarttıklarını çok iyi bilir. Diyor ki: "Sen üretme samanı, sen üretme buğdayı. Senin bunlarla işin yok, ben bunları ithal ederim. Gel, ben sana 3 kuruş maaş veririm." Bu mantığın değişmesi gerekir arkadaşlar.
Ne diyoruz? Önceden olduğu gibi enerjide KDV'yi kaldırın veya KDV'yi yüzde 8'e çekin, çiftçi borcunu ödeyebilsin, ama yok. Zaten bu sene kurak geçti, kurak bir sene, mahsuller bitti, mahsul gelmedi. Bölgemde, 600 kilo veren dönümler 150-200 kilo veriyor. E, bunun üstüne bir de sen elektriği keser isen çiftçi bu mevsimde neyle pamuğunu, mısırını sulayacak? "Üretme." diyorsun. Neyle ektiği tohumu yeşertip ürün alacak? Sen "Alma!" diyorsun. Kuyuyla sulama yapan, sulu tarım yapan çiftçiye diyorsun ki "Allahutaala bu sene kuraklık verdi, bir kuraklık da benim Hükûmetten, bir kuraklık da benden." Diyorsun ki: "Ben de elektriğini keserim, kuyunu keserim, ben de seni sulandırmam." Dolayısıyla, kurak geçen bir sezonun arkasında Hükûmet de bunu katmerlice katmerlice artırarak çiftçinin evine ekmek götürmemesini sağlıyor.
Arkadaşlar, aklımızı başımıza toplayalım. Bu yasayı çıkaran sizlersiniz, bizleriz; hitap ettiğimiz köylü vatandaşlarımız. Biz eğer bu koltuklarda oturuyor isek onların oylarıyla oturuyoruz, onların yüzü hürmetine oturuyoruz. Şu maaşları alıyorsak onların yüzü hürmetine, onların verdiği vergilerle bu maaşları alıyoruz. Biz, bakmakla yükümlü olduğumuz, sorumlu olduğumuz çiftçinin, köylünün hakkını korumayacaksak bu koltuklar hepimize haram olsun. Bu koltuğun hakkını vermek lazım. Burada oturup da bana, grup başkan vekillerinin, genel başkanın verdiği kâğıt doğrultusunda, çıkıp birkaç kelime söylemek hak değil. Çıkacaksın, bölgene hangi yüzle gideceksin, kendi bölgenin çiftçisine hangi yüzle bakacaksın? "Ben, elektrik borcundan dolayı desteklemenin kesilmesine 'okey' verdim." mi diyeceksin? Hangi yüzle bakacaksın bölgene? Sen, kendi bankandan, devlet bankasından komisyon kestiriyorsun. Bunu kendi çiftçine nasıl anlatacaksın?
Lütfen, arkadaşlar, biz oralardan geldik. Buradaki klimalı odalarda oturarak Mecliste el kaldırıp el indirmek kolay. Bir pamuk tarlasında, bir mısır tarlasında nasıl çalışıldığını, nasıl üretim yapıldığını gidin orada görün. Bir çocuktan farkı yok; bir ürünün yetişmesi için bir çiftçi çocuğuna göstermediği özeni ürününe gösterir, çocuğunu doktora götürmez, ürününe ilaç alır ve siz bu emeğin karşılığını hiçe sayıyorsunuz. Yok efendim "Kanun." Kanunu kim çıkarıyor? Sizler çıkarıyorsunuz, bizler çıkarıyoruz. Yasayı kimler koyuyor? Bizler koyuyoruz. Ee, kusura bakmayın yani, kusura bakmayın, hem burada oturacaksınız çiftçinin alın terinden faydalanacaksınız hem burada oturacaksınız çiftçinin boğazındaki, kursağındaki ekmeği almaya çalışacaksınız.
Onun için arkadaşlar, son olarak şunu söylüyorum tekrar tekrar: Çiftçinin ürettiği ürünün üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve çiftçinin ürettiği ürünün değerinin verilmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN AKGÖL (Devamla) - Çiftçi ayakta kalırsa piyasa ayakta kalır. Bunun başka türlü çözümü yoktur.
Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)