GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MANİSA'NIN SOMA İLÇESİNDE BAŞTA 13 MAYIS 2014 TARİHİNDE OLMAK ÜZERE MEYDANA GELEN MADEN KAZALARININ ARAŞTIRILARAK BU SEKTÖRDE ALINMASI GEREKEN İŞ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİNİN BELİRLENMESİ AMACIYLA BİR MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ MÜNASEBETİYLE
Yasama Yılı:4
Birleşim:91
Tarih:21.05.2014

AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Soma'da geçen hafta salı günü meydana gelen ve milletimizin yüreğini yakan maden kazasıyla ilgili vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle ilgili konuşmama başlamadan önce, kazada hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, geride bıraktıkları yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Bu olay ülkemizi büyük bir acı içinde bıraktı. Acımız gerçekten çok büyük. Hayatını kaybeden kardeşlerimizin acılarına ortak olabilmek için kaza anından itibaren elimizden geleni yaptık. Bundan sonra amacımız, bir daha böyle acı olayların yaşanmaması adına alınması gereken bütün tedbirleri almak olacaktır.

Aynı zamanda, Soma'da bu acıyı yaşarken Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyesi Ferit Mevlüt Aslanoğlu arkadaşımızın vefatını öğrenmiş oldum ve acılarıma bir acı daha eklenmiş oldu. Gerçekten, Ferit Mevlüt Aslanoğlu neşeli yanıyla, arkadaşlığıyla, sevecenliğiyle, uzlaşmacı kişiliğiyle benim ve bütün milletvekili arkadaşlarımızın çok sevdiği, takdir ettiği bir arkadaşımızdı. Ferit Mevlüt Aslanoğlu kardeşimize de Allah'tan rahmet ve yakınlarına, Meclisimize başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikli olarak Soma'da meydana gelen kazanın araştırılması ve ülkemizde bu sektörde sorunların araştırılarak muhtemel maden kazalarının önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması başvurusunda bulunduk. Araştırma komisyonu kurulmasıyla ilgili grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben ve milletvekili arkadaşlarım kazayı öğrenir öğrenmez Sayın Enerji Bakanımız Taner Yıldız, Sağlık Bakan Yardımcımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcımız ve diğer görevli ekiple birlikte olay mahalline hareket ettik ve saat 22.00 civarında Soma'ya ulaştık. Buradaki çalışmalara bölge milletvekili olarak aralıksız nezaret etmeye ve katılmaya özellikle gayret ettik, çalıştık. Ancak, buradaki facianın boyutlarını kelimelerle anlatmak mümkün değil değerli arkadaşlar. Çünkü, ben Kırkağaçlıyım ve bizzat kendi köyümden, ilçemden ve çevre il ve ilçelerden pek çok yakınımız, dost ve tanıdığımız kardeşlerimizi kaybettik ve bir hemşehrileri olarak ateş bizim yüreğimize düştü. Bugün Soma'da kaybettiğimiz madenci kardeşlerimiz sadece Manisa, İzmir ve Balıkesirli değil, yurdumuzun dört bir yanından buraya ekmek parası için, iş için gelmiş kardeşlerimiz. Şehit olan madencilerimizin defnedildikleri il sayısı 15, ilçe sayısı 25'tir; yani Türkiye'nin her yöresinden insanımızı maalesef burada kaybettik. Tabii, şehitlerimizin büyük çoğunluğu Manisa'nın Soma ve Kırkağaç ilçeleri; İzmir'in Kınık, Bergama ilçeleri; Balıkesir'in Savaştepe, Dursunbey ve İvrindi ilçeleri; Kütahya, Zonguldak gibi madenciliğin yoğun olduğu ve buraların köylerinden hemşehrilerimiz, kardeşlerimiz.

Beni seçerek yüce Meclise temsilci olarak gönderen hemşehrilerime karşı insani ve vicdani olarak sorumluluğumun bilincindeyim pek çok milletvekilimiz, diğer milletvekillerimiz gibi. Böyle büyük bir faciayı önleyememenin üzüntüsü ve ızdırabını da içimizde, yüreğimizde yaşıyorum. Değerli hemşehrilerimden ve vatandaşlarımızdan da şahsım adına özür diliyorum.

Soma Kömür İşletmeleri Şirketi'nce işletilen ve özel sektör tarafından işletilen bir sahada bu kaza meydana geldi ve bu facia maalesef Türkiye'nin belki yaşadığı en büyük maden kazası olarak tarihe geçiyor. Meclisimizdeki bütün siyasi partilerin ortak önergeleriyle kurulacak olan araştırma komisyonu öyle bir çalışma yapmalıdır ki, hem bu elim facianın teknik, iş güvenliği, iş sağlığı açısından hem de Türkiye'de özellikle tehlikeli bir iş kolu olan yer altı kömür işletmelerinin gelişmiş ülke standartlarına çıkarılmasını sağlamak üzere yapılması gerekenleri ortaya koymalıdır. Aynı zamanda olayın ekonomik, sosyal boyutlarını da içerecek kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğine inanıyorum.

Tüm dünyada olduğu gibi madencilik sektörü, ülkemizde de en önemli sektörlerden biri. Enerji sektörümüz başta olmak üzere ekonomimize büyük oranda katma değer sağlaması ve yüksek oranda istihdam sağlayan özelliği nedeniyle daha da vazgeçilmez sektörlerden biri. Ancak madencilik ve özellikle de yer altı kömür madenciliği kendine has üretim tekniği ve iş güvenliği açısından birçok sektöre göre farklılıklar gösteriyor. Yer altı madenciliği gerek teknoloji gerekse iş güvenliği açısından son yıllarda büyük gelişmeler göstermiş bir sektör.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi 23'üncü Dönemde Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu Başkanlığında madencilik sektörünün sorunlarını araştırmak üzere bir komisyon çalışması yaptı ve bu komisyonun -tabii sektörün bütün sorunlarıyla ilgili- raporunu ben de inceledim. Hakikaten Soma'ya da ziyaretleri var ama Soma'daki bu işletmeyle ilgili sadece üç paragraflık bir yer edinebilmiş780 sayfalık raporda. O nedenle ancak bu çalışmadan sonra da özellikle biliyorsunuz ki İş ve İş Güvenliği Kanunu çıkartıldı. Ne zaman? 19 Eylül 2012 tarihinde ve daha sonra da özellikle buna dayanarak yine 19 Eylül 2013 tarihinde Maden İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yönetmeliğin 5'inci maddesinde işverenin genel yükümlülükleri sayılırken, özellikle de çalışanların sağlık ve güvenliklerini sağlamak amacıyla: "İş yerleri, çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye atmayacak şekilde tasarlanır, inşa edilir, teçhiz edilir, hizmete alınır, işletilir ve bakımı yapılır." denilmekte; yine 13'üncü maddede, işveren, yer altı maden işlerinin yapıldığı iş yerleri için yönetmeliğin ek 3 kısmında sağlık ve güvenlikle ilgili çok detaylı düzenlemeler yapılmış ve bunlara ilişkin, bunlara uyulması zorunluluğu getirilmiş.

Kazanın meydana geldiği ocağın bu yılın mart ayı içerisinde, en son yönetmelikler çerçevesinde yapılan denetimlerinde mevzuata aykırı bir durumun olmadığı ifade edilmesine, ocağın en son üretim tekniklerine sahip olduğunun belirtilmesine rağmen bu elim kaza meydana gelmiştir. Meydana gelen kazanın tüm boyutlarıyla araştırılması ve her yönüyle aydınlatılması, sorumlularının ortaya çıkarılması büyük önem taşımaktadır. Sorumlular kim olursa olsun mutlaka hesap sorulmalıdır. Bizler de milletvekilleri olarak bunun takipçisi olacağız.

Ülkemizde bu riskleri ortadan kaldırmak veya minimize etmek amacıyla sektördeki gelişmelere bağlı olarak birçok mevzuat değişikliği ve sıkı denetimler yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bütün yapılan mevzuat çalışmaları, bu mevzuat çerçevesindeki uygulamalar ve bu konudaki gelişmelerle yer altı kömür madenciliğinde risklerin en aza indirilmesine çalışılmasına rağmen böyle büyük bir kazanın meydana gelmiş olması Meclisimizin bu araştırma komisyonunu harekete geçirmiştir. Ancak değerli arkadaşlar, biraz önce söylediğim madencilik sektörünün sorunlarıyla ilgili önceki komisyon çalışması gibi bir çalışma olmamalı. O komisyonda Türkiye Kömür İşletmelerinin ve TTK'nın -Türkiye Taşkömürü İşletmelerinin- biraz önce söylediğim gibi ne kadar yer aldığını gördük.

Kanunlar çıkarabiliriz, yönetmelikler yapabiliriz, bunlar kolay. Hele hele bizim dönemimizde gerçekten ihtiyaç duyulan kanunları en hızlı bir şekilde çıkarıyoruz. Ancak pek çok alanda olduğu gibi bu mevzuatın hayata geçirilmesinde, uygulanmasında aynı özen ve çalışma yapılmakta mıdır? Bu olay da gösteriyor ki, maalesef uygulamalar hiç de öyle değildir. Özellikle riskli çalışma alanı olan yer altı kömür madenciliğinde kurumun ve bağımsız, teknik dış denetimlerin yeterli olmadığı ortadadır. Hem işletmelerin hem denetim mekanizmasının hem de yaptırımlar noktasında sistemin bütünüyle ele alınması gerekmektedir.

Soma'da bir haftadır yapılan çalışmalar, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kapsamlı ve çok önemlidir. Özellikle Sayın Bakanımız Taner Yıldız Bey ve bakan yardımcılarımız, AFAD, Kızılay başta olmak üzere ilgili bütün kurumların çalışmaları dolayısıyla kendilerine takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca Türkiye'nin her yerinden, özellikle, başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, Başbakanımız, Başbakan yardımcıları, bakanlarımız, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, pek çok milletvekillerimiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakanı ve heyeti bizzat olay mahalline gelerek, birçok milletvekilimiz ve dostlarımız da telefonla acılarımızı paylaşmışlardır, kendilerine şükranlarımı sunuyorum.

Devletin sıcak eli ve şefkatli yüzü ilk günden itibaren insanımızın yanında olmuştur. Soma'da provokatif bazı olaylar dışında insanımız, devletin kucaklayıcı ve şefkatli görevlileriyle, iktidar muhalefet bütün milletvekilleriyle hep vatandaşımızın ve acılı yakınlarının yanında olmuştur. Gönüllü teşekkülleriyle, kurumlarıyla hep vatandaşlarımızın yanında olduk, bir ve beraber olduk.

Bugün itibarıyla kurtarma çalışmaları, her şey tamamlandı ancak şimdi artık diğer boyutlara geçildi. Özellikle İş Teftiş Kurulunun -Sayın Bakanımızın verdiği bilgiler doğrultusunda da, ben öğrendiğim kadarıyla- 3 başmüfettiş ve 2 müfettiş yardımcısıyla kaza mahallindeki teftişleri devam ediyor. Ayrıca, ilk günden itibaren Aile Sosyal Politikalar Bakanlığımız da özellikle şehit madenci ailelerimize ekonomik ve psikolojik destek çalışmalarını yürütüyorlar. Sahada 88 vakıf personeli, 236 meslek personeli görev yapmaktadır.

Burada, özellikle, yitirdiğimiz madenci kardeşlerimizin ailelerinin, eş ve çocuklarının, olayın sıcaklığının geçmesinden itibaren acıları azalmayacak, aksine, sıkıntıları ve acıları artacak. Onun için bu süreçte kendilerinin yalnız bırakılmamaları gerekmektedir. Bunu da, yine, Aile Sosyal Politikalar Bakanlığımızın uzman psikologlarının, personelinin yerine getireceğine yürekten inanıyorum.

Tabii, yaraları bir an önce sarabilmek için, yine, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığımızın hızlı çalışmalarıyla şu ana kadar 116 şehidimizin yakınları 287 hak sahibine ölüm geliri bağlanmış, kısa sürede diğer hak sahiplerinin hepsine ölüm geliri bağlanacak. Yarından itibaren de hızla ölüm aylıkları bağlanmaya başlanacak.

Malumunuz, ölüm aylığı için en az beş yıl sigortalılık ve dokuz yüz gün prim ödeme şartına bağlı olması dolayısıyla, bu süreyi doldurmayan 44 madenci kardeşimiz, şehit kardeşimiz var. Onların yakınlarının da ölüm aylığı alabilmeleri için bir kanun değişikliği yapmamız ve bir günlük sigortalı olmaları hâlinde bile bu aylığı kendilerinin almalarını biz talep ediyoruz; zannediyorum Çalışma Bakanlığımız da bu konuda bir hazırlık, bir çalışma yapıyor.

Yine, şehit madencilerimizin ailelerini ziyaret ettiğimizde, maalesef büyük çoğunluğunun ailelerinin ciddi anlamda konut ihtiyacı olduğunu gördük, çok zor şartlarda yaşadıklarını biliyoruz. Önümüzdeki günlerde yine TOKİ marifetiyle, ilgili kurumlar vasıtasıyla, şehit madencilerimizin bizlere kutsal emaneti olan ailelerinin sıcak bir konuta kavuşturulmaları mutlaka sağlanmalıdır.

Değerli arkadaşlar, ben, gerçekten burada acımızın büyüklüğü ve bütün partilerin ortak grup önerisi dolayısıyla hiç polemiğe girmek istemiyorum ancak özellikle muhalefet milletvekillerimiz... Ben biraz önce söyledim, gerçekten, yörenin bir milletvekili olarak halkımızdan ve beni seçip gönderen seçmenlerimizden özür de diliyorum ancak sorumlular tek tek ortaya çıkacak ve sonuna kadar da takipçisi olacağız.

Bir tek milletvekilimiz burada "Sendika nerede?" dedi. Sendikanın nerede olduğunu söyleyeyim: 2010 yılında genel kurullarına katıldım. İktidar milletvekili olarak ben yuhalandım, delegelere yuhalatıldım, ana muhalefet milletvekili, o zamanın CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü de orada alkışlandı. Kim tarafından? Bu özel sektör madencilerinin delegeleri tarafından. Burada sendikaların niçin fonksiyon yapmadığını söylediğimizde sendikalar işçilerin mi temsilcisi, yoksa orada bir siyasi partinin bir şubesi mi, bunu yeniden gözden geçirmemiz lazım.

Oradaki işçinin sorunlarını sendikadan değil -sekiz yıllık milletvekiliyim- oradaki başka işçi kardeşlerimiz bana rapor ediyor ve ben de bunların takipçisi oluyorum. Sendika en son noktada; buraya gelen işçilerimizden ya da biz ziyaret ettiğimizde aldığımız bilgiler... Takip ettiğimiz anlaşılınca oradaki şube en son bize geliyor. Hiçbir zaman, şimdiye kadar ne Çalışma Bakanlığımızdan ne benden randevu alarak işçilerimizin sorunlarıyla ilgili bir talepleri gelmedi, bunu buradan söylemek durumundayım.

Diğer bir husus, Soma'daki bütün vatandaşlarımız gibi işçi kardeşlerimiz de Manisa'daki mitinglere elbette katılmışlardır ve bunların hiçbirisinin şirket tarafından ne yevmiyesi verilmiştir... Bu ispat edilemez. Ancak, ben şunu söyleyebilirim: Sendika kayıtlarına bakabilirlerse sendikanın finanse ettiği, karşıladığı otobüslerle cumhuriyet mitinglerine işçilerin taşındığının belgelerini sendikada görebilirler.

Şimdi, ben burada bu polemiğe girmek istemiyorum, biraz önce söyledim. Herkes görevini yapmalı, sendika sendikacılığını yapmalı. Eğer bugün bu olay yaşanmışsa benim kadar, belki benden daha fazla o muhalefet görevini, sanki siyasi bir muhalefet görevini üstlendiğini zanneden sendika şube temsilcilerinin ve yöneticilerinin vebalidir.

HASAN ÖREN (Manisa) - Sendika mı bıraktınız, yapma gözünü seveyim ya! Delegesini, üyesini siz tayin ettiniz. Hâlâ söylüyorsunuz. Buraya kadar ne kadar iyiydi, buraya kadar iyiydi.

RECAİ BERBER (Devamla) - Evet, evet... Lütfen yani...

Benim kongrelerinden, genel kurullarından bile haberim olmadı, davet de edilmedim. Çünkü, "Bir daha gelmeyeceğim." diye bundan önceki genel kurullarında açıkça söyledim.

Değerli arkadaşlar, bu araştırma komisyonu -biraz önce söyledim- madencilik sektörünün bütün sorunlarıyla ilgili bir araştırma komisyonu olmayacak ve olmamalı. Çünkü, Türkiye'de özellikle yer altı madenciliği kömür sahasında yapılıyor, en çok da Soma ve Zonguldak'ta. Dolayısıyla, kömür madenleri bundan sonra gerçekten dünya standartlarında işletilemeyecekse bunu, bu sektörü yakından bilen birisi olarak, sadece Somalı olduğum için değil, daha önce Zonguldak'taki işletmelerin ne kadar riskli ve zor şartlarda çalıştığını bilen bir kişi olarak bunların gerçekten ciddi yatırımlar yapılmadan, hatta ve hatta ekonomik olmayanların kapatılması gerektiğini söylediğimde yine aynı sendikalar, yine aynı Maden Mühendisleri Odası, Erdemir Yönetim Kurulu Başkanıyken beni hedef tahtasına koydu. Niye? Çünkü değerli arkadaşlar, bunlar stratejikmiş. Böyle bir şey olamaz.

Taş kömürüyle ilgili bilgimi söyleyeyim: Türkiye, toplam taş kömürü ihtiyacının yüzde 90'ını ithal ediyor zaten. Zonguldak'ta üretilen, sadece Kardemir'de kullanılan 1 milyon ton taş kömürü. Dolayısıyla, bunun hiçbir stratejik önemi olamaz. Kömür madeni orada duruyor. Teknolojiniz ve yatırımlarınız daha ekonomik hâle geldiği zaman, her zaman bunu işletebilirsiniz ama bugün bu ekonomik değilse bunu işletemezsiniz. Dolayısıyla, bunların yeniden gözden geçirilmesi gerekir.

Özellikle, bu komisyonun, mutlaka Soma'daki ve Zonguldak'taki yer altı işletmelerinin ekonomik, sosyal boyutlarını da ele alarak incelemesi lazım. Aksi takdirde, sadece "Buralar işte çok iyi şartlarda işletilsin..." Evet, işletilsin. O zaman, zaten ekonomik olarak işletilmesi mümkün değilse de, ne olur, bütün milletvekilleri, araştırma komisyonu siyasi hiçbir hesap, hiçbir endişe taşımadan bunlara "Kapatılsın." diyebilmeli çünkü öyle dedikleri zaman karşılarına birtakım meslek odaları ve birtakım sendikalar çıkacak. Bunu, şimdiden buradan ifade etmek istedim.

Bir de, tabii, bu araştırma komisyonu niçin kuruluyor? Burada meydana gelen olayın bütün detaylarıyla araştırılması için. Ama bakıyorum, bazı milletvekili arkadaşlar... Ben şurada söyleyebilirim ki, onlardan çok daha fazlasını biliyorum ben şimdi ama bunların hiçbirisi kesin bilgi değil.

HASAN ÖREN (Manisa) - Aferin!

RECAİ BERBER (Devamla) - Ben madenci değilim, ben maden mühendisi değilim ama arkadaşlarımız, birkaç tane maden mühendisi veya bu işin kişisinden duyduğu bilgilerle, buradan "Zaten işte bu madende şu vardı, şu vardı; dolayısıyla bu şöyleydi, böyleydi..." Sorumlular da belli. Araştırma komisyonuna yani çalışmasına gerek yok. Arkadaşlarımız zaten araştırmış, size burada bilgi verdiler, ne güzel! Böyle bir şey yok. Biz eğer konuşacaksak çok kesin ve sağlam bilgilerle konuşmamız lazım. Orada herkesin birtakım yorumlarıyla veya uzaktan edindiği birtakım bilgilerle burada yorum yapmak ve birilerini itham etmek çok kolay.

HASAN ÖREN (Manisa) - Kime söylüyorsun bunu, kime?

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Afaki şeyler değil Recai Bey.

RECAİ BERBER (Devamla) - Ben diyorum ki -bu işletmenin sahipleri dâhil herkes- bu araştırmanın sonucunda kim sorumluysa, kime kadar gidiyorsa sonuna kadar gidilecek ve bunlar ortaya çıkarılacak. Sadece ortaya çıkarılmayacak, biraz önce söylediğim gibi, bundan sonra da uluslararası standartlarda, gelişmiş ülkelerde nasıl yapılıyorsa o şekilde yapılması sağlanacaktır.

HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Ne zaman?

RECAİ BERBER (Devamla) - Yapılamıyorsa da -son olarak söylüyorum- yine kapatmaktır. Bu kadar açık söylüyoruz.

HALUK AHMET GÜMÜŞ (Balıkesir) - Ne zaman Sayın Berber?

RECAİ BERBER (Devamla) - Bir madenci kardeşimizin hayatı bütün madenlerden, çıkaracağımız bütün yer altı zenginliklerinden daha kıymetlidir; biz buna inanıyoruz.

Bizim yüreğimiz yandı. Özellikle Manisa milletvekili arkadaşlarımız birlikte bu acıyı bizzat yaşadık. Biz bunun muhatabıyız. Bir ateş bizim yüreğimize düştü.

Onun için, değerli arkadaşlar, lütfen bu konuda -komisyonda hangi arkadaşlar görev alırsa alsın- bu hassasiyetimizi o komisyondan beklediğimizi de ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RECAİ BERBER (Devamla) - Tekrar milletimizin başı sağ olsun.

Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)