GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (9/8) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI ÖNERGESİ'NİN, (9/3), (9/4), (9/5) VE (9/6) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI ÖNERGELERİYLE SIRASININ DEĞİŞTİRİLEREK ÖNE ALINMASININ VE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK ESKİ BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR HAKKINDAKİ TAKİPSİZLİK KARARI NEDENİYLE (9/8) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI ÖNERGESİ'NİN GERİ ÇEKİLMESİNİN İÇ TÜZÜK HÜKÜMLERİNE UYGUN OLUP OLMADIĞI HAKKINDA
Yasama Yılı:4
Birleşim:84
Tarih:05.05.2014

FARUK BAL (Konya) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

17 ve 25 Aralık tarihinde ortaya çıkan ve cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu olarak bilinen olayla ilgili olmak üzere yüce Meclis bir araştırma yapmaktadır. Bu araştırmanın neticesinde, bu müzakerenin neticesinde ilgili bakanlar hakkında Yüce Divana sevk prosedürü içerisinde gerekli karar verilecektir. Dolayısıyla, burada yapılması gereken iş hukukun kâmilen uygulanmasıdır. Bunun dışında siyasi fikirle ve parti taassubuyla hareket etmek yanlıştır.

Bu perspektif içerisinde baktığımız takdirde değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 100'üncü maddesi, İç Tüzük'ün 107'nci maddesi açık ve seçiktir. Bu açık ve seçiklik çerçevesi içerisinde değerlendirildiğinde, bu konuyla ilgili verilmiş önergeler belirli bir süreye tabi kılınmıştır. Mademki bir ay içerisinde görüşüleceğine dair Anayasa'da açık hüküm var, İç Tüzük'te açık hüküm var, o takdirde bu bir aylık sürelerin başlangıç ve bitiş tarihi itibarıyla gelen önergelerin o sıraya göre yapılması lazım. Bu çerçeve içerisinde, bugün, burada, bu anda görüşülmesi gereken araştırma ve soruşturma önergesinin ilk önce verilen önergeden başlaması lazım. Oysa, bu, 17 ve 25 Aralık tarihlerinde ortaya çıkan büyük yolsuzluk operasyonunu Meclis içerisindeki birtakım parmak oyunlarıyla bertaraf etmek, ortadan kaldırmak ve netice itibarıyla da bu soruşturmaları akamete uğratmak şeklinde değerlendirilmektedir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak birinci görüşümüz önergelerin geliş sırasına göre gündeme alınması şeklindeydi.

Diğer taraftan, 4 sayın bakan hakkında soruşturma önergesi verilmiştir.

Değerli arkadaşlarım, ceza hukukunda temel prensip şudur: Her suç faili bağımsız olarak yargılanır. Bunun bir tek istisnası vardır, o da suçların failleri veya hukuki sebepleri arasında irtibat bulunmakta ise o takdirde birlikte yargılanma söz konusu olabilir. Bu iki temel kuraldan hareket ettiğimiz zaman, Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış, İçişleri eski Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan'la ilgili olmak üzere fiilî ve hukuki irtibat vardır. Nedir bu fiilî ve hukuki irtibat? Azerbaycan'dan gelen 29 yaşındaki bir çocuğun bunları paraya boğarak istediği işleri yaptırması. Hem fiilde irtibat vardır, fiilî irtibat vardır hem de hukuki irtibat vardır ancak Sayın Çevre eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'a gelindiğinde bununla bir alaka yok yani fiilî ve hukuki irtibat söz konusu değil. Reza'yla ilgili bir iddia yok, Reza'nın milyon dolarlarıyla ilgili Sayın Erdoğan hakkında bir iddia yok. Nedir o hakkındaki iddia? Nüfuz suistimali kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ya da oğluyla ilgili birtakım iddialar. Değerli arkadaşlarım, bu ikisinin birbirinden ayrılarak görüşülmesi gerekmektedir hukuki ve fiilî irtibat bulunmadığı gerekçesiyle.

Diğer taraftan, "Sayın Bakan hakkında takipsizlik kararı verilmiştir, dolayısıyla önerge düşmüştür." Bu yanlıştır, bu yanlıştır ve külliyen yanlıştır. Sayın Bakan hakkında cumhuriyet savcısı takipsizlik kararı veremez çünkü takipsizlik kararı bir yargı faaliyetidir. Sayın Bakan hakkındaki delillere savcının takipsizlik kararı verebilmesi için tartması, değerlendirmesi ve hükmetmesi gerekmektedir. Oysa Sayın Bakanın dokunulmazlığı vardır. Dokunulmazlığı olduğu içindir ki bu değerlendirmeyi, takipsizlik kararı verme değerlendirmesini yapamaz. "Bir tek şartla, bu dokunulmazlığı olduğu için ben takipsizlik veriyorum." demiş ise mümkündür, o da yanlış bir karar olur. Böyle bir takipsizlik kararı verilmişse hukuken geçersizdir, yok hükmündedir.

Diğer taraftan, zaten Sayın Bakan hakkında cumhuriyet savcısı bir fezleke gönderdi. Gönderilmiş bu fezleke çerçevesi içerisinde, Meclis, dokunulmazlığını kaldıracak veya kaldırmayacak. Meclisteki fezleke gündemde dururken Ankara'daki cumhuriyet savcısı nasıl takipsizlik kararı verebilir? Dolayısıyla Erdoğan Bayraktar hakkındaki takipsizlik kararı nedeniyle önergenin düşmesi düşüncesi veya iddiası doğru bir iddia değildir.

Tabii ki bu takipsizlik kararı da şaşırtıcı bir karardır. Sayın Erdoğan'ın durumu farklı. "Ben ne yaptıysam Sayın Başbakanın verdiği talimatlara göre yaptım." diyerek "Ben istifa etmiyorum, kendisi istifa etsin." demişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) - Ama, arada ne oldu bilmiyoruz. Daha sonra, Sayan Bakan özür diledi ve arkasından da alelacele bu takipsizlik kararı geldi. Bu işlerde bir bit yeniği var.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Var, var!

FARUK BAL (Devamla) - Bu bit yeniğinin, bu Mecliste, enine sonuna bakmadan, gidebildiği yere kadar gidilip araştırılması gerekmektedir. (MHP sıralarından alkışlar)