| Konu: | TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 30.04.2014 |
OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tasarısı'yla ilgili, grubumuz destek kararı aldı. Bu amacın yani böyle bir birleştirme, toplulaştırma, bölünmeyi önleme amacının doğru olduğunu düşünüyoruz. Kuşkusuz, 59 dönüm ortalama bir arazi büyüklüğü ve üstelik çok parselli arazi büyüklükleri, verimli bir tarım için yeterli olmayabilir, tabii, bölgesine göre değişmek üzere. Biraz önce Karadeniz için başka örnekler de verildi.
Şimdi, bizim birinci dikkat çekmek istediğimiz konu: Acaba bu amaca ulaşmak için uygun ve yeterli araçlara sahip mi Bakanlık?
Şimdi, arazi yetenek sınıflandırmasını yapabilecek teknik elemanlar ne ölçüde var ve bunlar ne ölçüde bir kurumsal çatı altında? Bilindiği gibi, aslında bu kurumsal çatı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğüydü; bu Müdürlük, bu Genel Müdürlük Hükûmetiniz tarafından tasfiye edildi ve kadroları il özel idarelerine dağıtıldı.
Şimdi, bu il özel idareleri 51 ilde olmaya devam ediyor ama Türkiye'nin nüfusunun yüzde 70'ini, 75'ini temsil eden 30 büyükşehir belediyesi bunlarda yok. Dolayısıyla, soru şudur: Yani, siz bu kadroları yeniden bir araya getirecek bir idare ve kurumsal tasarruf yapma durumunda mısınız, böyle bir hazırlığınız var mı? Yoksa işimiz zor. Öte yandan, bir başka hazırlık gerekmez miydi? Yani, Medeni Kanun'da, miras hukukunda bir düzenleme yapılmaksızın acaba -böyle bir araç olmaksızın yani- bu hukuken çetrefilli konuyu çözebilir miyiz?
Dolayısıyla, bir başka konu, tabii bununla ilgili olan: Yargıya inanılmaz bir iş yükü getirecek bir düzenleme yapıyorsunuz, bunun herhâlde farkındasınız. Buna bağlı olarak aile içi, kardeşler arası, mirasçılar arası çekişmeler, huzursuzluklar, hukuki ihtilaflar bir büyük toplumsal huzursuzluğun da kaynağını oluşturacak. Bu konuda bir hazırlığınız var mı yani yargıya havale etmek dışında? Ya da, biraz önce burada dile getirdiniz, işte, tarımsal arazi edindirme iş ve işlemleri, madde 8/K'da göreceğiz -5'inci maddenin altında- orada da "...tarımsal arazi ve işletmeleri asgari büyüklüklere çıkarmak veya mülkiyetten kaynaklanan ihtilafları gidermek amacıyla kamulaştırma alım ile satım işlemlerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının talebi üzerine Maliye Bakanlığı tarafından..." Yeniden bir hukuki sorun yaratacak, yeni bir sorun alanı da açıyorsunuz bu vesileyle.
Şimdi, bir başka konu: Türkiye'de 2000 sonrası uygulanan bir IMF- Dünya Bankası modeli var. Bu hâlen Hükûmetiniz tarafından da esas itibarıyla uygulanıyor ve bu politikalar Türkiye tarımında büyük tahribatlara yol açtı. Bir kere, Türkiye tarımı dış ticaret açığı veren bir sektör hâline geldi. Türkiye'de tarım bizim ihracat sektörümüzdü bir zamanlar, şimdi kendi yağıyla bile kavrulamaz durumda. Yani kurbanlık hayvan ithalatından saman ithalatına kadar bilinen örneklerini tekrarlamayayım.
Tarımda 3 milyon hektardan fazla alan kullanım dışına çıkarıldı. Bunun önemlice bir bölümü doğrudan gelir desteği uygulamaları sırasında ortaya çıktı. İnsanlar bu doğrudan gelir desteğini aldıkları dönemde üretimden koparıldılar, amaçlardan biri buydu zaten. Bir bölümü, tarım dışı amaçlar, sanayi, turizm vesaire kopuyor, gidiyor. Ama önemli bölümü bunların işlenmiyor, ekilmiyor, biçilmiyor.
Dolayısıyla, bir kere, bu sorunları çözememiş bir iktidar, bu sorunları büyütmüş bir iktidarla karşı karşıyayız. Öte yandan, tarımsal istihdamın, sizin döneminizde, toplam istihdamdaki payı yüzde 35'ten yüzde 25'e geriledi. Bunu siz tabii çok iyi bir gelişme diye herhâlde algılıyorsunuz. Çiftçiye dönük destekler, millî gelirin ortalama yüzde yarımı düzeyinde kaldı, bazen binde 6'sına çıkabiliyor. Yüksek girdi fiyatları ve yetersiz fiyatlar ve prim ödemeleri dolayısıyla birçok üründe ciddi gerilemeler var, pamuk örneği burada hatırlatıldı. Yani, şimdi, aile tarımı Türkiye'de böylesine... Bu girdi fiyatlarıyla sadece aile tarımı tarımda tutunabiliyor. Aile tarımını Türkiye'de korumak gerekiyor. Tabii, öbür taraftan da ölçek ekonomisini de yaratabilmek... İkisini birden nasıl yapacaksınız, bunu merak ediyorum. Bu askerî arazi, tarımsal arazi meselesi tarım arazilerinin fiyatlarının düşmesine yol açabilir ve bu haksız toprak temerküzlerine de yol açabilir. Tabii, yabancılara toprak satışı da bir başka alan olarak önümüzde duruyor. Umarım bu sorunlara çözüm getirirsiniz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)