| Konu: | TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 30.04.2014 |
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önümüzdeki tasarı, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili, Türk tarımının geleceğiyle ilgili ve gerçekten son derece de önemli ve çok uzun yıllar boyunca birikerek gelişen bir sorunu çözmeyi hedefleyen çok temel bir tasarı. Bu, politik mülahazaların da dışında, siyasi partilerin kendi politikalarının da dışında ulusal bir mesele, hepimizin geleceği bu. Çünkü, değerli arkadaşlar, dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde bizdeki gibi bir toprak rejimi yok. Bakın, İngiltere'de en büyük kardeşe devrediyorlar, arazi bölünmüyor, ortalama işletme büyüklüğü 53,8 hektar, Fransa'da 52,1 hektar; kardeşlerden biri diğerlerine piyasa değerinden bedelini ödüyor. Ben şeylerini de söylüyorum yani gelişmiş ülkelerdeki rejimi nedir bu işin, onlar nasıl çözüyorlar, tarih içerisinde nasıl çözmüşler. Almanya'da 45,7 hektar, kardeşlerden biri diğerine az bir tazminat ödüyor. İspanya'da 23,8 hektar, ehil olan mirasçıya devrediliyor. İtalya'da ehil olan mirasçıya devrediliyor. ABD'de 181,8 hektar ortalama işletme, ortalama çiftlik yani ve bedeli karşılığı satılıyor. Türkiye'de ise 5,9 hektar. 5,9 hektar benim ülkemdeki ortalama işletme büyüklüğü yani 59 dönüm. Avrupa'daki biraz önce saydığım ülkeler içerisinde bize en yakın olanı, bize 4 kat fark atıyor. Şimdi, biz onlarla rekabet edeceğiz.
Birinci şartı bunun verimliliktir. Verimliliği etkileyen en önemli faktör ölçek ekonomisidir. Eğer bizim arazimiz paramparçaysa, eğer bölük pörçükse ne teknoloji kullanabiliriz burada ne makine kullanabiliriz ne yatırım yapabiliriz. Bakın, 3 milyon tarım işletmesi 30 milyon parsele bölünmüş durumda. Bizdeki o 5,9 hektar işletme de yekpare değil, tek parsel değil, 10 parsel. 30 milyon parsele bölünmüş durumda ve 40 milyon da vârisi var bunun, 40 milyon bunun sahibi, hissedarı. Böyle bir facia, böyle bir durum. Keşke otuz sene önce, kırk sene önce, on sene önce bu yasa çıksaydı ama bugün, hiç değilse bunu yüce Meclisin huzuruna getirdik ve şu ana kadarki görüşmelerden de görüyorum ki genel anlamda, bu tasarının ruhuyla, bu tasarının gerekçesiyle ilgili, muhalefet olsun, iktidar olsun bütün partilerimizin burada bir mutabakatı var; bu da sevindirici, bunu da ifade edeyim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'de biz, arazisini kaydeden çiftçiye para veriyoruz; çiftçi Kayıt Sistemi'ne geliyor, dâhil oluyor ve buna para veriyoruz. Bakın, Türkiye'de 23 milyon 800 bin hektar tarım arazisi var, yaklaşık 24 milyon hektar. Bugüne kadar bunun Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kaydolan kısmı yaklaşık 15 milyon hektar. Nerede bunun 9 milyon hektarı? 9 milyon hektarı kayıt altında değil. Niye? Sebebi şu: 6,3 milyonu şahıs veya tüzel kişilere ait olup intikal yapılmaması, hissedarlar arasındaki sorunlar veyahut çok küçük olması sebebiyle -artık, iş halı büyüklüğüne kadar düşmüş- işletilemiyor, kullanılamıyor. Milletvekili arkadaşlarım geliyor buraya diyor ki: "Türkiye'de, işte 2 milyon hektar arazi işletilmiyor." falan. Doğru, hepsi doğru ama bunun sebebi, işte bu yasanın eksikliği, bu yasanın olmaması. Türkiye'de bölünme serbest olduğu için, bugüne kadar bu, bu şekilde geldi.
Şimdi, 2,7 milyon hektar da kaçak veya ecrimisil ödenerek kullanılan, hazineye ait tarım arazisi. Dolayısıyla, 9 milyon hektar bu kanun yürürlüğe girip rehabilite edilirse, sonuçlarıyla birlikte toplulaştırma sağlanırsa bunlardan istifade edilebilir ama en önemlisi, biz hiç değilse kalan araziyi teminat altına, emniyet altında almış olacağız. Çünkü, Türkiye'de 3 milyon işletmenin yüzde 65'i 50 dekarın altında araziye sahip, yüzde 83'ü 100 dekarın altında araziye sahip. Dolayısıyla, biz muhakkak surette, bir an önce bunu yasalaştırmalı ve bunun çözümünü birlikte geliştirmeliyiz. Bunun elbette ki çok sayıda verdiği zarar var. Benim Komisyonda arz ettiğim husus, kabaca 17 milyar lira sadece, bu arazilerin arasında -aşırı derecede küçülmeden dolayı- gerek traktörün dolaşırken harcadığı ilave mazot gerekse bunların verimli kullanılamaması sebebiyle uğranılan gelir eksikliği. Yoksa gerçek bir ekonomik değer üzerinden hesaplandığında bunun çok daha ileri bir noktada, hasarın çok daha büyük olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, biz bugüne kadar toplulaştırma yapmadık mı? Değerli arkadaşlar, Türkiye 1961 yılından 2003 yılına kadar 450 bin hektar arazisini toplulaştırabilmiş. Yılda yaklaşık 10 bin hektar. Biz 2003'ten bu yana 4 milyon hektar tarım arazisinin toplulaştırılmasını tamamladık. 2 milyon hektar da şu anda yapılıyor, bu yıl sonunda teslim edilecek, eder sana 6 milyon hektar ancak bu yetmiyor çünkü bir yandan bölünme devam ettiği sürece, öbür tarafta toplulaştırmanın takdir edersiniz ki bir, çok anlamı yok. Burada biz şunu önemsiyoruz, şunu öneriyoruz, diyoruz ki: Arazi ilçelere göre sulu, kuru, dikili, yani bağ, bahçe ve örtü altı kategorilerine göre bir ailenin karnını doyurabilecek büyüklükte olsun, bunun altına düşmesin. Bizim ölçümüz şu: Çok basit bir ölçü. Tarımsal kişi başına millî gelir 3.650 dolar, geçen yılın rakamı. Bunun 4 katı en az bir gelir temin etmeli bize bir işletme, bir tarım arazisi. Bunun 4 katı ederse bugünkü işte cari kurla yaklaşık 31 bin Türk lirası. 31 bin Türk lirası bir gelir bize temin etmeli ki 4 kişilik bir ailenin karnını köyde çiftçilik yaparken asgari...
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Biraz az olmuş ama.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama ona bile itiraz ediliyor.
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Çay-simit hesabına dönmüş bu iş!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türkiye'nin gerçeklerini bileceğiz am. Yani onu da çok daha fazla yaptığımızda, bu defa, mesela biraz önce arkadaşlarım geldiler onu bile tenkit ettiler, işte bu çok büyük, vesaire. Dolayısıyla "Böyle bir arazi yok." diyen arkadaşlarımız oldu. Şimdi, dolayısıyla...
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Arazinin durumuna göre değerlendirmek lazım.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Müsaade edin.
Dolayısıyla burada asgari ölçü bu. Ama gelişen rakam, artan ihtiyaçlar doğrultusunda Bakanlar Kurulu bu oranları indirip kaldırabilecek.
Biz 2 tane temel konu getiriyoruz, diyoruz ki: Önce mirasçılar kendi aralarında anlaşsınlar, üzerinde anlaşma sağlanan mirasçıya devredebilirler, aile malları ortaklığı kurabilirler -Medeni Kanunu'muzda olan bir uygulama- limitet şirket kurarak ortak kullanım yapsınlar veyahut kendi aralarında anlaştıkları birine, üçüncü şahıslara satışını yapabilsinler. Bunların hiçbirisini yapamıyorlarsa, yani bu 4 seçenekten birini de yapmıyorlarsa o zaman bir sulh hukuk mahkemesinde dava açılabilecek veya dava açmamaları durumunda bakanlık taraflara üç ay süre verip sonrasında dava açabilecek. Burada da sulh hukuk hâkimi, ehil mirasçı veya istekli mirasçı... Ehil mirasçının şartları yönetmelikte belirlenecek.
Kadınlarla ilgili bir endişe dile getirildi. O konuda hiç endişe etmeyin. Yönetmelikte ayrıntılı bir şekilde, kadınların da hakkını koruyacak ve onlara ilave imkânlar tanıyacak şekilde biz düzenlemeyi getireceğiz.
Ehil mirasçıyla istekli mirasçı farklı şeylerdir. Ehil mirasçı, sadece parası olan mirasçı değildir. Onu da özellikle vurgulayalım. Mesleği, sanatı, iştigali, köyde yaşaması...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sayın Başkanım, bir cümlemi bitireyim.
BAŞKAN - İki dakika süre veriyorum.
Buyurunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dolayısıyla, burada ehil mirasçı sadece parası olan çiftçi veya mirasçı değildir. Bu, tamamen o çiftçiliği liyakatle yapabilecek, o arazinin bakımını sürdürebilecek ve o işletmeyi yapabilecek kişidir. Elbette ki o da diğer kardeşlerine yani diğer mirasçılara paylarını ödeyecek.
Burada bir endişe dile getirildi. Biz onun hesabını yaptık. Ehil mirasçı, seçilen ehil mirasçının ödeme problemi olduğu takdirde buna kredi imkânı getirecek bir düzenlemeyi de öngörüyoruz. Yani onun satın alabileceği bir düzenlemeyi de birlikte getiriyoruz. Bu da yine önemli bir konu. Çünkü bu tür düzenlemelere ihtiyaç olacak.
Amacımız burada şu: Belirli bir ölçeğin altına tarım arazileri düşmesin. Böylece aşırı derecedeki göçün önüne de biz bu şekilde geçebiliriz. Çünkü, aksi takdirde araziler çok küçülüp de karın doyuramayacak hâle geldiğinde de insanlar kontrolsüz bir şekilde şehirlere gider. Dolayısıyla burada karnını doyurabilecek kadar bir işletme oluşsun ve hiç değilse o karnını doyurabilecek kişiyi orada, o tarım sektörünün içerisinde biz muhafaza edebilelim.
Bizim özü itibarıyla getirdiğimiz kanun bu. Destekleyici tedbirler var, ayrıntılı düzenlemeler yönetmelikte zaten yapılacak ve bu Türkiye'nin gerçekten ihtiyacı olan bir düzenleme.
Ben, şimdiden herkese, bütün milletvekillerimize, değerli görüşleri ve katkıları için çok teşekkür ediyorum. Milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)