| Konu: | TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 30.04.2014 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 564 sıra sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biz, komisyonlarda söylediğimiz gibi, bu meseleye gerçekten bir millî mesele olarak bakıyoruz. Bu, Türkiye'nin yıllardır süren, kanayan yarası çünkü arazilerimizin küçüle küçüle bölünmesi neticesinde, ne yazık ki dünya çiftçisiyle rekabet edebilecek bütün ortamlar, bütün şartlar ortadan kalkmış vaziyettedir. Şimdi, baktığımız zaman, Türkiye'de, bundan dolayı, -küçük olduğundan dolayı- 2 milyon hektara yakın arazi kullanılamamakta, bu da birçok verim kaybına neden olmaktadır.
Dünyayla kıyasladığımızda, bugün 5,9 hektara konu olan arazilerde çalışma yapılıyor. İşte Avrupa'ya baktığımızda, İngiltere'de 538 dönüm, Fransa'da 521 dönüm, Almanya'da 457 dönüm gibi rakamlar ortaya çıkıyor.
Şimdi, şundan bahsetmek istiyorum: Tabii, bunlar, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu durumun vahametini ortaya koyuyor. Bakan komisyonda yaptığı sunumda da bunlardan dolayı -hem kullanılamayan arazilerden dolayı hem rantabl olmamaktan dolayı- yıllık 17 milyar dolar gibi bir kayıptan bahsediyor, her yıl. Şimdi, her yıl 17 milyar dolar kayıpsa... On iki yıldır bu ülkeyi ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı yönetiyor, son yedi buçuk, sekiz yıldır da Sayın Tarım Bakanımız bu ülkenin Tarım Bakanı; ben gene de teşekkür ediyorum bu yasayı getirdiği için ama bu yasa eksik bir yasa.
2/B'de "Türkiye'nin kanayan yarasıdır." dedik, "Bununla ilgili doğru çalışmaları yapmazsanız hem vatandaşımız mağdur olur hem bu kanunun uygulanmasında sıkıntı yaşarız." dedik. Burada da aynı sıkıntılarla karşılaşacağız. Ama, bu sadece Sayın Bakanın suçu değil. Çünkü, Türkiye'de tarımın sorunları çözülmeden bunları çözmeniz mümkün değil Sayın Bakan. Türkiye'de, şu anda, tarım can çekişmekte, çiftçi kan ağlıyor. Biz bunları düzeltmediğimiz müddetçe bunları uygulamakta, yarın göreceğiz, ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız. Bugün, gelişmiş ülkelerle kıyaslayarak bu şartları oluşturacağız diyoruz ama bugün çiftçimiz bu şartlar altında bu yerleri nasıl alacak?
Şimdi ben size soruyorum: Çiftçi borç batağı içerisinde, tarım krediye borçlanmış, Ziraat Bankasına borçlanmış, yetinmemiş özel bankalara arazilerini ipotek ettirmiş. Şimdi, burada, bazen, Sayın Bakan çıkıyor, 2002 yılı ve öncesi yapılan destekler ve bugün yapılan destekleri kıyaslayarak rakamlar ve istatistikler üzerinden bir değerlendirme yapıyor. Ben size sahayı söyleyeyim. Rakamları konuşturabilirsiniz, rakamlara takla da attırabilirsiniz ama saha ne yazık ki ne Sayın Bakanın ne Bakanlığın ne de Adalet ve Kalkınma Partisinin düşündüğü gibi değil, saha tamamen farklı bir tablo ortaya çıkarıyor. Şu anda, Türk çiftçisi, Türk tarımı cumhuriyet tarihinin, emin olun, en kötü dönemini yaşıyor. Binlerce, milyonlarca çiftçi tarlasını ekmekten vazgeçmiş, herkes borç batağının içerisinde, bir borç yığınının içerisine girmiş. Bunlar uygulanan yanlış politikalarla ilgili. Bugün, ben size soruyorum: Şimdi, tarımın temel girdileri olan ilaç, gübre, mazot, bunlardaki artışlara bir bakın. "Türkiye'de enflasyon yüzde 7,6." dedi bugün Merkez Bankası, bir düzenleme yaptı "Yıl sonu itibarıyla 7,6." dedi ama tarımdaki enflasyon yüzde 35-40'ları bulmuş. Bugün, gübre fiyatlarına bakın, ilaç fiyatlarına bir bakın, yüzde 35-40'lara vuran bir ortamda. Zaten, gelecek ürünlerinin, üç-dört yıllık ürününün borçlarının sıkıntısı içerisinde yaşayan bir çiftçide, Sayın Bakan, siz bunları nasıl uygulayacaksınız, uygulama şansına sahip misiniz?
Şimdi, burada bir tablo yayınlamışsınız. Bu tabloda, alelacele bu kanunları görüşüyoruz, mutlaka bütünşehir yasası geçmeden önce yapılan bir tablo ki burada birçok ilçe eksik, yeni kurulan büyükşehirlerdeki ilçeler var, onlar yok. Ondan sonra, şimdi burada örnek olsun diye söylüyorum, Adana'yı iyi bildiğim için söylüyorum: Aladağ'da, sulu arazide 80 dönümden, kuru arazide 175 dönümden bahsediyor, Çukurova'da aynısını yapıyor, Tufanbeyli'de aynısını yapıyor. Ya Tufanbeyli'nin tamamında 70 dönüm sulu araziyi bulmak mümkün değil. Eğer, Aladağ'da siz 150 dönüm kuru araziyi buluyorsanız öpün de başınıza koyun.
Şimdi, bunların olduğu bir ortamda, gerçekten hak eden bir kanunu getiriyorsunuz, doğru bir kanunu getiriyorsunuz ama uygulamada ciddi manada eksiklikler var. Yarın bu uygulamalarda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağınızın bilinmesini istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)