| Konu: | 2014 YEREL SEÇİMLERİNDEKİ USULSÜZLÜK İDDİALARI VE BU İDDİALARIN BUNDAN SONRA YAPILACAK OLAN SEÇİMLERİ DE ŞAİBELİ HÂLE GETİRMESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 30.04.2014 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, 30 Mart yerel seçimleri gerçekleşeli bir ay dolmak üzere. Seçim sonuçlarını siyaseten tartışıyoruz, siyasi sonuçlarını ayrıntılı olarak tartışıyoruz ama "Nasıl bir seçim yaptık, seçim adaleti yerine geldi mi, hızlı bir seçim yapabildik mi?" konusunda bir tartışma yapmadık. Aşağı yukarı bir ay da oldu seçim sonuçlanalı. Birbirine yakın olan yerlerde özellikle çok büyük şaibeler var. Birçok yerde birbirine yakın seçim sonuçları ya açıklanmadı ya da çok kısa bir zaman önce açıklanabildi ancak. Hâlbuki bir ay çok uzun zaman. Cep telefonlarımızdan televizyon izlediğimiz, İnternet'e girdiğimiz bir dönemde, teknolojinin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde seçim sonuçlarının bir ay sonra hâlâ kesin olarak açıklanamaması büyük bir skandaldır aslında bu zamanda. Bunları aslında konuşmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Onun için gündem dışı olarak söz aldım, bu konuyu gündeme taşımak istedim.
Değerli arkadaşlarım, ben, aynı zamanda Ankara Büyükşehir Belediyesi Seçim Koordinatörüydüm, partim adına bu çalışmaları yaptım ve Ankara Büyükşehir seçimleriyle ilgili olarak hâlâ kesin sonuçlar açıklanmış değil. YSK kayıtlarına bakarsanız Ankara seçim sonuçlarının kesin olarak açıklanmadığını görürsünüz. Ankara seçim sonuçları da birbirine çok yakındı iktidar partisi ile bizim aramızda; bir şaibe, bir sıkıntı muhakkak ki var. YSK'ya başvuruda bulunmuştuk; 43 dosyayla, klasörle başvuruda bulunduk. En az 10 madde ve bu 10 maddenin alt bentleri vardı. Bu 43 klasörlük müracaatımız bir iki saat içerisinde değerlendirildi ve itirazımız reddedildi mesela. Bütün bunlar bu seçimlerin yeniden değerlendirilmesini, nasıl seçim yaptığımızı ele almamızı gerektiriyor.
Biliyorsunuz seçimlerde üç taraf vardır: Bir, seçmen ve halk vardır. İkincisi, adaylar ve siyasi partiler vardır. Üçüncüsü de yargı, YSK yani devlet vardır. Bu üç taraf seçimlere taraf olur, seçimi yaparlar. Seçmen bu seçimlere yüzde 90 oranında katılarak görevini yapmıştır. Siyasi partiler de, adaylar da kendilerine göre, işte, elektrik kesintilerine rağmen ya da özellikle yaşatılan, birçok yerde kamu gücü elinde bulundurulanlar tarafından yaşatılan kent terörüne rağmen, haksızlıklara rağmen bir anlamda onlar da görevini yapmıştır ama asıl, yargı yani devlet yani YSK görevini tam olarak yapamamıştır, bence sınıfta kalmıştır. Bu konu üzerinde özellikle durmak istiyorum.
Şimdi, Yüksek Seçim Kurulunun, yargının yapması gereken görevler; seçim öncesi görevler, seçim sırasında, seçim günü, seçim sandığında yapması gereken görevler ve seçim sonrasında yapması gereken görevler olarak üçe ayrılabilir, böyle bakabiliriz. YSK seçim öncesinde de görevini yapmamıştır. Mesela, propaganda afişleri: Bunlar belediyeleri elinde bulunduranlar tarafından haksız olarak, yasalara aykırı bir şekilde yerleştirildiği hâlde, bunlarla ilgili yapılan itirazlar zamanında değerlendirilemiyor ve önlem alınamıyor yani kaldırılmasını zamanında talep edemiyor, isteyemiyor, kaldırtamıyor; böyle bir yargı gücü, bir YSK gücü yok maalesef. İş işten geçtikten sonra belki ancak kaldırılabiliyor. Bu büyük bir haksızlık oluyor ya da birisi çıkıyor diyor ki: "Ben en beyaz TV'yim." Çıkıyor, herkesle ilgili, bütün rakiplerini kötülüyor, her şeyi söylüyor. Ondan sonra da onunla ilgili gereken yine yapılamıyor ya da RTÜK kararları zamanında uygulanamıyor. Böyle adaletsizlikler var seçimler öncesi.
Hatta bir şey daha söyleyeyim: Mesela bu seçimlere giren 27 parti vardı ama girmesi gereken parti sayısı çok daha azdı. Birçok parti Seçim Kanunu'na göre genel kurullarını yapmadıkları hâlde -genel kurullarını ya da birçok ilde genel kurul yapmadıkları hâlde- seçime katıldılar yasa dışı olarak. Bu tespiti bile yargı yeterince yapamamış vaziyettedir. Yani, bakın, arada 100'e yakın, en fazla 100 üye sayısı olan partiler var seçime iştirak etmiş. Bunların iştirak etmemesi gerekirdi, bu kadar kalabalık bir ortam oluşmaması gerekirdi.
Ben Ankara seçimleriyle ilgili olarak da 2.908 mühürsüz tutanağın bulunduğunu ve YSK'nın bununla ilgili olarak gereken incelemeyi yapmadığını belirterek sözlerime son veriyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)