GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:71
Tarih:01.03.2014

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer bu tasarının amacı demokratikleşme olsaydı, çarpık bir mantıkla düzenlenen bu maddedeki bizim önerimiz kabul edilirdi. Çarpıklık şurada: Bu maddenin (a) fıkrasında Düzenleme Kurulunun toplantıyı dağıtması düzenleniyor; (b) fıkrasında Düzenleme Kurulu toplantıyı dağıtmadığı takdirde mahallin en büyük mülki amirinin toplantıyı dağıtma yetkisi düzenleniyor; (c ) fıkrasında ise güvenlik kuvvetlerinin çağırılması hâli düzenleniyor. Ama (c) fıkrasındaki düzenleme öyle bir kafa karışıklığıyla kaleme alınmış ki bunun doğru anlaşılması ve uygulamada da doğru bir şekilde tatbik edilmesi mümkün görünmüyor. Biz de bu amaçla dedik ki: Mahallin en büyük amiri (a) fıkrasında ve (b) fıkrasında ifade edilen toplantıyı sona erdirme kararını yazılı olarak veya acele hâllerde sonradan yazılı hâle getirilmek üzere sözlü emirle, bir, o bölgedeki en büyük güvenlik amirine bildirir "Gereğini yap." der; iki, bir çatışma olmasın, oradaki Düzenleme Kurulu da dağıtma kararından haberdar olsun, Düzenleme Kurulu yapabildiği kadar kendisi dağıtsın diye "Düzenleme Kuruluna bildirir." dedik. Buna, şimdi -önerge olarak- eğer demokratikleşmeyse eğer düzgün bir kanun yapmak istiyorsanız "Evet" demeniz lazım. Ama anlaşılmaz bir tavırla, belki bu önerge okunmadan, gerekçesi anlaşılmadan reddedilir. Reddetsinler, biz zaten bunun demokratikleşmeyle alakasının olmadığını ifade ediyorduk, bu kanaatimiz bir daha teyit edildi. Gelelim tarih dersine.

Değerli arkadaşlarım, etrakıbiidrak hastalığının Osmanlı'nın millet bütünlüğünü bozmasından sonra evli evine, köylü köyüne gitti, her millet isyanlarla, cephelerde verdiği birtakım çatışmalarla kendi devletlerini kurdu. İşte, 62 civarında devlet kuruldu dedik, geriye Türklere devlet kurma işi kaldı. Bunu da Halâskâran Zabitanın Anadolu topraklarında Kuvayımilliye ruhunu canlandırarak bir bağımsızlık savaşına, bir istiklal savaşına nasıl dönüştürdüğünü anlatmaya çalışıyorduk. İşte o bağımsızlık savaşının meşalesi Diyarbakır'da yakılmıştır.

Değerli arkadaşlarım...

Sayın Başkan, sol tarafı uyarır mısınız lütfen! Sohbet ediyor arkadaşlar.

O bağımsızlık mücadelesinin basındaki meşalesi Diyarbakır'da yakılmıştır. Diyarbakır'da Ziya Gökalp ve Süleyman Nazif'in çıkarmış olduğu gazeteler, Türk milletinin Anadolu toprakları içerisinde işgallere karşı, gerek Yunan işgaline gerek Rus işgaline gerek İngiliz işgaline gerek Fransız işgaline ve bu işgallerin payitaht olan İstanbul'a kadar gelmiş olması durumu karşısında, Türk milletini uyarma, Türk milletini Kuvayımilliye ruhunda birleştirme ve bağımsızlık savaşı verme konusunda meşaleyi Diyarbakır'da yakmıştır. Diyarbakır'da yakılan bu meşale, uluslararası güçler tarafından, siz diyorsunuz ya "dış güçler", o güçler tarafından kesilmek istenmiştir. Bunlardan bir tanesi de Sevr Anlaşması'ndan önce Amerika Cumhurbaşkanının -o tarihteki Cumhurbaşkanı Wilson'dır- 18 maddelik, dünyaya nizam veren...

Sayın Başkan, şu arkadaşları uyarır mısınız lütfen, benim insicamımı bozuyorlar!

BAŞKAN - Sayın Bal, konuşmaları duyuyorlar zaten.

FARUK BAL (Devamla) - Duyuluyor da ben onlarınkini duyuyorum, ben kendimi anlatamıyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Buyurun.

FARUK BAL (Devamla) - Yeni küresel güç hâline gelen Amerika, dünyaya 18 maddelik bir, manifesto ilan eder. Buna "Wilson Prensipleri" denilir. Bu 18 maddelik manifesto içerisinde 2 tane madde vardır ki o tarihte resmen devlet Osmanlı Devleti olmasına rağmen, birisi Türkiye, birisi de Türklerle ilgilidir. Türkiye'yle ilgili olanı şudur: Türklerin Türkiye'de yani Anadolu'da yönetim yetkisi vardır ancak diğer milletler kadar. Türklerle ilgili olanı ise Türklerin Anadolu dışında yönetim yetkisi kalmamıştır. İşte, bu 2 madde Sevr Anlaşması'nın alt yapısını oluşturmuştur ve Anadolu'da Türk milletini yüz yıl boyunca tahrik edecek, meşgul edecek iki tane ciddi sorunla baş başa bırakmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) - Bu sorunlardan bir tanesi, Ermeni açılımı sorunudur, ikincisi ise Kürt açılımı sorunudur. Yani sizin baş başa kaldığınız sorun, ta 1910'lu yıllardan kalma Wilson klasiklerini bugünün çağına taşıma sorunudur. (MHP sıralarından alkışlar)