GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:71
Tarih:01.03.2014

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 559 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 1'inci maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, demokratikleşmeden bahsedenlerin öncelikle kendilerinin demokratik olması gerekir. Demokrasi nedir? Hukuk devleti nedir? Hukuk devletinin demokrasiyle İlişkisi nedir? Yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı nedir? Mahkemelerin bağımsızlığı nedir? Kuvvetler ayrılığı neye denir? Basın ve ifade özgürlüğü ne anlama gelmektedir? Bu soruların cevaplarını vermeden demokratikleşme paketinden bahsetmek mümkün değildir.

Türkiye, kendine demokrat ve kendine çalışan bir iktidar tarafından yönetilmektedir. Şu sözleri Başbakan Erdoğan gazetecilere söylemiştir: "Tasmalarını biz çıkardık, şimdi ise boyunlarına uluslararası tasmaları taktılar." Bu sözleri eden bir Başbakan, demokratik ülkede bir gün dahi Başbakanlık yapamaz. Şu sözleri de yine Erdoğan gazete patronlarına yönelik olarak söylemiştir: "Ne yapayım, köşe yazarına hâkim olamıyorum.' diyemezsiniz. 'Kusura bakma kardeşim, bizim dükkânda sana yer yok.' demelisiniz." Başbakan, böylece muhalif gazetecilerin gazete patronları tarafından işten atılmalarını emrediyor. Böyle bir örneğe ancak faşist ve totaliter sistemlerde rastlanabilir.

Bir haberle ilgili olarak Başbakan Erdoğan Milliyet gazetesine: "Batsın sizin gazeteciliğiniz." diyor. Bunun üzerine gazetenin patronu: "Sizi çok üzdük, Milliyet'i hemen uygun görürseniz birine satmaya hazırım." diyor. Baskının şiddetini varın siz hesaplayın.

Başbakan Erdoğan televizyon yetkilisini arayarak "Geçmeyin, o alt yazıyı." diyerek müdahale ediyor. Bu talimat ve sözleri ancak faşist bir rejime sahip ülkelerin yöneticileri edebilir. Tayyip Erdoğan anket şirketinin araştırmalarına müdahale ediyor. Dahası, Başbakan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin grup toplantısını canlı olarak veren televizyon kanalını arıyor. "Devlet Bahçeli bir manifesto açıklıyor. Siz de bunu canlı olarak veriyorsunuz." diyor. Muhatabı da "İki üç dakikaya kestiriyorum efendim." diyor ve kestiriyor. Siz bu yetkiyi nereden ve kimden alıyorsunuz ve hangi demokrasiden bahsediyorsunuz?

Gazetede "Bu mu sağlıkta çağ atladı iddiasında olan Türkiye?" başlıklı bir haber çıkıyor. Başbakan Erdoğan hemen "Alo Fatih" hattıyla devreye giriyor. "El insaf edin, yani böyle başlık nasıl atıyorsunuz ya?" diyor. Muhatabı, buna karşılık "Kaçak olmuş, bu bir ayıptır efendim." dedikten sonra derhâl durumu telafi eden manşetler atılıyor. Haberi yapan 3 gazeteci de görevden alınıyor ve siz burada demokratikleşmeden bahsediyorsunuz. Bu tavrıyla Tayyip Erdoğan, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engeldir. Erdoğan, televizyon ve gazeteleri maskaraya çevirtmiş, İnternet'i sansürlemiş, HSYK'yı hegemonyası altına aldırmış, Adli Kolluk Yönetmeliği'ne müdahale ettirmiştir.

AHMET YENİ (Samsun) - Siz meydanları görmez misiniz, meydanları? Meydanlara bakın, meydanlara.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Böylece, Tayyip Erdoğan medya dünyasında patronların patronu hâline gelirken AKP de yalan, yağma ve yolsuzluk sarmalında bocalar hâle gelmiştir. Bu paket demokratikleşme paketi değil Türkiye'yi bölünmeye ve çözülmeye uygun hâle getirme paketidir. İktidar yolsuzluğu değil yolunanı cezalandırarak, İnternet'i sansürleyerek, HSYK'yı denetim altına alarak, savcıyı ve polisi sürerek, bakanlar hakkındaki fezlekeleri iade ederek, "Alo Fatih" hattı kurarak, Adli Kolluk Yönetmeliği'ni değiştirerek Türkiye'yi zaten demokratikleşmiştir! Siz hangi demokratik paketten bahsediyorsunuz?

Sayın Bakan, ben size açıkça söylüyorum; 28 Şubat postmodern darbesinin yapamadıklarını yapıyorsunuz ve bize demokrasi nutku atıyorsunuz. 28 Şubatta askerin andıççıları vardı, bugün Sayın Başbakanın ve sizin andıççılarınız var. 28 Şubatta asker gazetelerin genel yayın yönetmenlerini çağırıyordu, talimat veriyordu, o talimatlar doğrultusunda manşet atılıyordu. Bugün, sizin talimatlarınızla aynı anda 7-8 tane gazete aynı manşeti atıyor ve demokrasiden bahsediyorsunuz. Sayın Başbakan adımbaşı konuşuyor, 40'a yakın televizyon veriyor, nerede konuşursa ondan bahsediyor. Ondan sonra kalkıyorsunuz, siz demokrasiden bahsediyorsunuz. Siz demokrasiden ne anlarsınız, demokrasi paketinden ne anlarsınız da bu paketi getirerek demokratikleşmeden bahsediyorsunuz?

AHMET YENİ (Samsun) - Meydanlara bakın, meydanlara.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Yani bu milleti kandırmaya hakkınız yok. Ancak kendinize yönelik demokrat olabilirsiniz, kendinize demokrat olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Onun için, sizin getirdiğiniz demokratikleşme paketi kabul edilir bir paket değildir.

Ahmet Yeni, sen de ikide bir oradan laf etme, gel buradan laf et. Bildiğin, konuşacağın bir şey varsa buradan konuş. (MHP sıralarından alkışlar)