| Konu: | AMASYA MİLLETVEKİLİ MEHMET NACİ BOSTANCI'NIN SATAŞMA NEDENİYLE YAPTIĞI KONUŞMASI SIRASINDA MHP GRUBUNA SATAŞMASI NEDENİYLE |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 27.02.2014 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce konuşan ve değerli bir akademisyen olarak bildiğim Naci Bey'in herkes tarafından malum olan, açık seçik bir şekilde Yalçın Akdoğan'ın kayıtlara düşen beyanını inkâr etmesine şaşırdım. Bilim adamı önce gerçekçi olur, gerçekten hareket eder.
Yalçın Akdoğan niye bunu söyledi? Çünkü demokrasilerde esas olan ifade hürriyetidir ve basın hürriyetidir; bu ikisi yoksa zaten demokrasi değildir. Adalet ve Kalkınma Partisi 4 tane basın mecrası olan... Bir, yazılı basını -200 küsur tane, Gazeteciler Cemiyetinin tespit ettiği rakama göre, Başbakanının talimatıyla, Başbakanlık danışmanlarının talimatıyla işten attırarak- susturdu, o mecrayı muhalefete kapattı. İki, görsel basın yani televizyonlar. Bunları ise "Alo Fatih" hatlarıyla, Yalçın Akdoğan'ın talimatlarıyla kapattı. Dolayısıyla, görsel basın da muhalefete kapalı. Üç, İnternet hattı. Şimdi çıkardığınız kanunla onu da kapatıyorsunuz. Kala kala milletin kürsüsü olan bu kürsü kaldı. Bu kürsü de milletin malı. Buradan da sesi kesmek için... Saat yediden sonra kesiyorsunuz ve geliyorsunuz, burada diyorsunuz ki: "Buradan hiç yayın verilmesine gerek yok." O zaman, Hocam, soruyorum: Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin fikri mi, zatıalinizin akademik fikri mi? Hangisi doğruysa bize açıklayın, biz de demokratik bir ülkede mi yaşıyoruz yoksa AKP diktasının ifade hürriyetini kesintiye uğratan, ifade hürriyetini susturan, basın hürriyetini "Basın gayrihürdür." şeklinde bir maddeyle değiştiren. "Basın sansür edilemez." fikrini "Basın sansür edilir." şeklinde değiştiren, AKP diktasında mı yaşıyoruz? Evet, sizden cevap bekliyorum.
Teşekkür ederim.