| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 26.02.2014 |
CHP GRUBU ADINA NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Temel Kanunu'nun birinci bölümü üzerinde grubum adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, eğitim sendikaları, EĞİTİM-İŞ, EĞİTİM-SEN ve diğer bütün sendikalarımız şu anda alanlarda ve grev yapıyorlar. Grevlerinin gerekçesi de millî eğitim alanında en kapsamlı değişiklikleri yaptığınız bu yasa tasarısının millî eğitimde büyük bir kaosa yol açacağını ve bununla birlikte bu yasanın bir intikam yasası olduğunu, bu yasa tasarısıyla on iki yıldan beri daha önce kol kola, el ele olduğunuz, bugün de "paralel devlet" diye "Pennsylvania" diye tanımladığınız dershaneleri kapatma tasarısının bir intikam tasarısı olduğunu ifade ediyorlar.
Gerçekten de 17 Aralıktan sonra Türkiye'de bir milat oldu. Mızrak çuvala sığmıyor ve halkımız soruyor bize ve herkese soruyor, Genel Başkanımız grup toplantısında da sordu, 700 bin dolarlık saati Sayın Bakanın koluna paralel devlet mi taktı? Efendim, bakanın çocuğunun evine para kasalarını paralel devlet mi koydu? Halk Bankası Genel Müdürünün evine 4,5 milyon dolar parayı paralel devlet mi koydu? Bu soruların cevapları gerekiyor. Savcıları görevden alarak, polisleri sürdürerek, bağırarak, çağırarak bunun üzerini örtemeyiz.
Evet, biz de hukukta masumiyet karinesine kesinlikle inanıyoruz, asla ve asla, ancak gerçeğin ortaya çıkması için gerekli şartları hazırlamak da bizzat Adalet Bakanlığının görevidir. Gerçeklerin ortaya çıkmasını, delillerin ortaya çıkmasını sağlamamız gerekiyor. Maalesef, geldiğimiz noktada Türkiye'de tartışılan hâlâ Türkiye Avrupa devletleri gibi açık bir şekilde yargısına, hukukuna inanarak neden bunların üzerine gidemiyor? Bu soruların cevabını istiyor.
Şimdi gelinen noktada Millî Eğitim Bakanlığının, öğretmenlerin, öğrencilerin, velilerin dünya kadar sorunları var; Türkiye'nin gündeminde dershaneler mi var Sayın Bakan? Türkiye'nin gündeminde siz on iki yıldan beri, bakın, 4+4'le ilgili, sadece millî eğitim mevzuatıyla ilgili size çarpıcı örnekler vereceğim değerli milletvekilleri. İlk kez Türkiye tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 44 maddeyle millî eğitimi düzenlediniz. Bu, dünyada örneği olmayan bir şey. Koskoca bir Millî Eğitim Bakanlığının Görev ve Teşkilatları Hakkındaki Kanun'la, sadece kanun hükmünde kararnameyle burada hiç tartışılmadan, görüşülmeden çıkardınız. Şimdi aynı şekilde getirip torba kanunlara... Bakın, örnek veriyorum, sizin döneminizde, on iki yılda millî eğitim yasalarında 22 kez değişiklik yapılmış, 22 kez. 2002 yılına kadar Türkiye'de 35 yönetmelik çıkarılmış, sadece sizin döneminizde 87 yönetmelik çıkarılmış. Yani, Millî Eğitim Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı değil, "millî keyfiyet bakanlığı" hâline getirilmiş, her gelen bakan nasıl canı istiyorsa öyle yasa çıkarmış.
Bakın, 4+4+4'le ilgili, demin size sordum, şimdi ben buradan söylüyorum size: Okul öncesi eğitim çağına gelen 555 bin öğrenci, ön kaydı yapılan, her 4 öğrenciden 1'i okula gelmemiş, kaydını yaptırmamış, rapor almış ya da başka bir şey yapmış. Yine bu sistemde, sizin getirdiğiniz bu sistemde ortaöğretime devam etmeyen kız öğrenci sayısı tam 2 kat artmış, 16 binden 37 bine çıkmış. Yine 8'inci sınıftan sonra okula devam etmeyen öğrenci sayısı 50 bin artmış. 2012-2013 öğretim yılında 1.111 genel lise kapatılmış. Yine, 537 olan imam hatip lisesi sayısı ... çıkmış ve öğrenci...
Fiziki yetersizlikleri saymıyorum, okullarda zaten öğretmenler aynı zamanda müstahdem hâline geldi. Taşeron şirketlere okulun temizliğini... Hatta okullar temizlenemez hâle geldi.
Şimdi, bakın Sayın Bakan, okullarımızda 100 binden fazla dersliğe ihtiyaç var şu anda. Bu fiziki yetersizliği karşıladınız mı? Derslik başına öğrenci sayısı ortalaması OECD ülkelerinde 21, bizde, İstanbul'da 46, Balıkesir'de 30. Türkiye ortalaması bunun çok çok üzerinde. Yani, siz hâlâ... 257 bin öğrencimiz birleştirilmiş sınıflarda öğretim görüyor, çocuklarımız. Şimdi, eğitimdeki yatırım tablomuzda bu, 4+4+4 de bu, yatırım tablomuz da bu.
Öğretmenlerin yoksulluğuna zaten gelmeyeceğim. Avrupa ülkelerinin, OECD ülkelerinin... Bakın, TUİK'in açıkladığı yoksulluk rakamları 3.100 lira, öğretmenlerin maaşları ortalama 2.200 lira. Yani, Türkiye'de çalışan yaklaşık 400 bin öğretmenimiz yoksulluk sınırının altında çalışıyor. Bu öğretmenlerimiz ona da razılar. 200 bin öğretmen de yoksulluk sınırında çalışmak için -anasını, babasını, sülalesini, soyu, sopunu- bize durmadan mesaj gönderiyor. Türkiye'de eğitimdeki tablo bu.
Bakın, Sayın Bakan, siz dershaneleri kapatmak yerine bugüne kadar dershaneleri üreten eğitim sistemini, üretkenliğini, şeffaflığını, bilimselliğini, Türkiye'nin gündemine getirdiniz mi? Hayır, getirmediniz. Çocuklarımız âdeta bir yarış atı. Elbette ki biz de, ben de evladımın hafta sonlarında -cumartesi, pazar günü spor yapmak varken, sanat eğitimi almak varken, arkadaşlarıyla sosyal alanlarda sanat eğitimi görmek varken- cumartesini, pazarını dershanelerde geçirmesini bir baba olarak, bir veli olarak ben de kabul etmiyorum ama bunun yöntemi dershaneleri kapatmak değil ki. Siz okullarımızda Hakkâri'de, İzmir'de aynı eğitim koşullarını ve niteliklerini sağlayabiliyor musunuz?
Bakın, değerli milletvekilleri, bizim öğrenciliğimiz döneminde sadece dershaneler İzmir'de, İstanbul'da, Ankara'da vardı. Türkiye'nin saygın okullarına, hukuk fakültelerine, siyasal bilgiler fakültelerine, tıp fakültelerine ayrıcalıklı öğrenciler girerdi. Kimler yani? İstanbul'da oturanlar, Ankara'da oturanlar, İzmir'de oturanlar çünkü dershane ayrıcalığından sadece onlar yararlanıyordu. Şu anda, işte, sistemin yarattığı, eğitim sistemindeki... Hatta oralardaki derslerin birçoğu boş geçerdi. İngilizce öğretmeni yok, tarih öğretmeni yok, matematik öğretmeni yok. Yani veliler öğretmene hasret. Ben hatırlıyorum, Adana'da bir lisede İngilizceyi ben konuşamıyorum, İngilizce derslerine giriyordum. Böyle bir şey olur mu? Hâlâ bunlar geçerli, bakın, bunlar fantezi değil, bunları örnek olsun diye söylüyorum. Bugün gidin Giresun dağlarına birçok lisede İngilizce derslerine beden eğitimi öğretmeni, beden eğitimi derslerine de fen bilgisi öğretmeni giriyor. Bunları sağladınız mı? Hayır sağlamadınız. Şimdi, kalkıp sanki Türkiye'nin bütün her yerinde eşit, nitelikli, bilimsel bir eğitim sağlamışsınız gibi dershaneleri kapatarak sistemi düzelteceğinizi zannediyorsunuz. Hayır, kesinlikle doğru değil, yanılıyorsunuz. Evet, çarpık eğitim sistemini düzeltelim birlikte ama bunun yöntemi birilerine kızarak, birilerinden intikam alırcasına okulları, o dershaneleri kapatmak değil, dershaneleri kapatarak siz Türkiye'deki eğitimde bozuk olan fırsat eşitliğini daha da derinleştireceksiniz, bakın, bu çok önemli. Yarın, zengin aile çocukları -Türkiye'de zaten bir ayrıcalıklı sınıf var- villalarda, havuzlarda yaşıyor, onların evlerine öğretmenler geliyor zaten, matematikçisi, İngilizcecisi; zaten onlar ayrıcalıklı. Ama ailesi asgari ücretle çalışan öğrenci onunla nasıl yarışacak? Bu çocuğun özel matematik öğretmeni evine gelmiyor, İngilizce öğretmeni gelmiyor. Bu çocuğun annesi, babası her şeye rağmen, anne temizliğe gidiyor ama çocuğunu dershaneye gönderiyor yine. Neden? "Ya, benim yaşadığım kaderi yaşamasın. Benim çocuğum hiç olmazsa iyi bir fakülteye girsin, devlet fakültesine, iş ve aş sahibi olsun." diye bir fedakârlıkta bulunuyor.
Gelin, bunu bir kez daha gözden geçirelim. Esasında paralel devlet cezalandırılırken Türkiye'deki tüm fakir çocuklarımızı, ailesi eğitime muhtaç çocuklarımızı cezalandırıyorsunuz.
Öğretmen arkadaşların, o açıkça Anayasa'ya aykırı olan, kendi özlük hukuklarıyla sınava girmiş, müdür olmuş, yıllarca müdürlük yapan arkadaşlarımızın bir gecede, sabaha karşı müdürlük statüsünü yok etmenize girmiyorum, o zaten Anayasa Mahkemesinden dönecek, birçok örnekleri var. Ama Sayın Bakan, gelin, Türkiye'yi ikinci bir kaosa sürüklemeyin. Bunu tüm eğitim akademileriyle, sendikalarımızla bir kez daha gözden geçirerek Türkiye'de gerçekten eğitimde özgürlüğü, üretkenliği, bilimselliği ve üreten bir gençlik yaratmak adına yeniden değerlendirelim diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)