| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 26.02.2014 |
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aşağı yukarı bütün, bütün değilse bile sorularda ortak olan temel konulardan bir tanesi özellikle dershanelerde şu anda görev yapmakta olan öğretmen ve diğer çalışanların istihdamı ve bunların diğer öğretmen adaylarıyla farklı bir seçim yöntemiyle seçilmesinin doğurabileceği adaletsizlikler.
Önce sayıları arz edeyim: Bizdeki son rakamlara göre dershane sayısı 3.550, dershanelere devam eden öğrenci sayısı 1 milyon 220 bin, dershanelerde görev yapan öğretmen sayısı 53 bin, yardımcı personel, eğitim dışı kategorideki personel sayısı 14 bin.
Şimdi, bu dershane öğretmenlerinin, eğiticilerinin Millî Eğitim Bakanlığı sistemine entegre edilmesine ilişkin endişeler haklı endişeler. Onunla ilgili olarak geliştirdiğimiz tedbir de... Ama önce bunların nasıl seçileceğini bir kere daha vurgulamakta yarar var. Biliyorsunuz, arkadaşlarımız da vurguladılar konuşmalarında, dershaneler genellikle ve çok büyük bir çoğunlukla bu öğretmenleri sürekli sigortalı olarak çalıştırmıyorlar; genellikle kıdem tazminatı taleplerinden kurtulabilmek için sekiz aylık, on aylık sözleşmelerle, periyodik olarak yenilense de geçici on aylık sözleşmelerle istihdam ediyorlar. Dolayısıyla biz tasarımızda kesik kesik de olsa, toplandığında altı yıl sigortalı çalışmış olmak koşulunu yerine getirenlerin Millî Eğitim Bakanlığının ihtiyaçları göz önünde bulundurularak istihdam edilebileceğini, bunun bir sınavla yapılacağını vurguladık.
Bu atanacak olan veya görevlendirilecek olan öğretmenlerin şu anda atanmamış öğretmen adaylarının haklarına tecavüz ettiği iddiası işleyişte tersine de çalışabilir diye bekliyoruz, hesaplamalarımız o yönde. Eğer tasarı yasalaşırsa ve özel okullaşma süreci öngördüğümüz biçimde gerçekleşirse o zaman, hem bu insanlar dönüştükleri yeni kurumlarda, yani daha önce dershane olan ama şimdi başka bir eğitim kurumuna, başta özel okullar olmak üzere başka eğitim kurumuna dönüşmüş olan kurumlarda istihdam edilmeye devam edecekler.
Ayrıca, özel okullaşma oranının bu yolla artırılması sayesinde, inşallah, atanamayan öğretmen adayları için de kamu okullarının dışında özel okullar alanında yeni bir istihdam imkânı da, bir istihdam genişlemesi de olacak. Dolayısıyla çok sınırlı sayıdaki kamu talebini paylaştırmaktan ziyade özel sektörün, özel girişimin, özel okulların öğretmen ihtiyacının genişlemesiyle hem bu sektörde, dershane sektöründe çalışan öğretmenlerin hem de atama bekleyen diğer öğretmen adaylarının istihdam imkânlarının gelişeceğini öngörüyoruz.
Bir diğer ortak konu da Millî Eğitim Bakanlığında çalışan yönetim kademelerindeki ve özellikle okul yöneticileri, okul müdürleri ve yardımcılarıyla ilgili endişeler. Önce onunla ilgili rakamları da vereyim çünkü bu konuda hem Mecliste, burada, hem de dışarıda kamuoyunda, medyada çok sağlıksız bilgiler dolaşıyor;100 bin, 100 binin üzerinde okul yöneticisinin değişeceği iddiaları dile getiriliyor. Gerçek durum şu: Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumlarında 25.855 okul müdürü, 5.849 müdür başyardımcısı, 42.181 müdür yardımcısı olmak üzere 73.885 eğitim kurumu yöneticisi görev yapıyor. Bunları hizmet yıllarına göre değerlendirdiğimizde, ki biz tasarımızda dört yıldan fazla yöneticilik yapmış olanlara ilişkin bir düzenleme öngörüyoruz, bu durumda olan okul müdürü, -dört yıldan az, henüz dört yılı doldurmamış okul müdürü- sayımız 9.134; dört yıldan fazla görev yapmış olan okul müdürü sayımız 16.721. Müdür başyardımcılarında bunlar 3.522 dört yıldan az görev yapanlar, dört yıldan fazla görev yapmış olanlar 2.327. Asıl büyük sayı müdür yardımcısı pozisyonunda olan arkadaşlarımızda; bunlardan da dört yıldan az görev yapanlar 21.359, dört yıldan fazla görev yapmış olanlar, yapmakta olanlar 20.822; dolayısıyla, toplamda dört yıldan az süre görev yapan yönetici sayımız -müdür, müdür baş yardımcısı, müdür yardımcısı olmak üzere- 34.015, dört yıldan fazla görev yapmış olan yönetici sayımız da 39.870. Bunların yıllara göre dökümleri de var, onu vaktinizi almamak için söylemiyorum. Büyük çoğunluk on yıl etrafında toplanıyor ama bu arada otuz yıl görev yapmış olan müdürlerimiz de veya yöneticilerimiz de var, yirmi yıllıklar var, yirmi beş yıllıklar var.
Şimdi, öncelikle şu ilkesel tutumumuzu bir kere daha vurgulamakta yarar görüyorum. Bu düzenlemeden etkilenme potansiyeli olan, etkilenebilecek durumda olan toplam yönetici sayımız -müdür, müdür yardımcı, baş yardımcı sayısı- 39.870. Biz bu düzenlemeyi yaparken bunların hepsinin yasanın öngördüğü biçimde 2013-2014 eğitim öğretim yılının sonunda yani 2014 Haziranından itibaren yerini başkalarına bırakacağını öngörmüyoruz, böyle bir öngörümüz yok, bu, mümkün de değil. Peki, o zaman böyle bir düzenleme nereden kaynaklanıyor? Bir: Sizin de vurguladığınız gibi, 4+4+4 düzenlemesiyle de, okul türlerinin azaltılması düzenlemesiyle de ve şu tasarının öngördüğü düzenlemelerle de eğitim sistemimizdeki kurumsal kültür ciddi manada değişiklik gösteriyor, gösterecek. Dolayısıyla, bu yeni kültürü oluşturacak bir yapılanmaya ihtiyaç duyuyoruz ancak bunun bir de bir bu tarafı var yani bunun arkasında okullarımızın her birinin âdeta ayrı bir tüzel kişilik gibi değerlendirmeye alınması hem akademik altyapı başarısı, akademik performansı hem fiziki altyapısı, beşeri altyapısı itibarıyla değerlendirilmesi ve bir kurumun, bir okulun nereden gelip nereye gittiğinin ölçülebilir hâle gelmesini öngörüyoruz. Bu ne demektir? Bu, yöneticilerimizin performansının değerlendirilmesi anlamına geliyor, değerlendirilebilir hâle gelmesi anlamına geliyor. Bunu gerçekleştirebildiğimiz takdirde biz dört yıllık hizmet süresiyle... Daha önceki uygulamada, yasal altyapıda dört yıllık süre yok yani bir kere bir müdür atandığınız takdirde süre şartı olmaksızın ilanihaye müdürlük yapılabileceği gibi bir uygulama var. Oysa biz bu düzenlemeyle kurumlarımızı bütün bu saydığım özellikler itibarıyla başarısını veya başarısızlığını ve dolayısıyla kurum yöneticilerinin sorumluluklarını ölçülebilir hâle getirmek istiyoruz. Yapmak istediğimiz bu. Bu, işin bir tarafı. Bir de bunu mesela destekleyen bir başka düzenlememiz de SBS sınavının kaldırılıp 8'inci sınıflarda 6 dersten 1'er yazılının merkezden yapılması örneğinde... Ve bunu genişletmeyi düşünüyoruz. İnşallah, bunu bütün ortaokullarımızda ve özellikle liselerimizde bütün sınıflarda ve bütün derslerde ölçülebilir hâle getirdiğimiz zaman, o zaman biz hem sınıf düzeyinde hem okul düzeyinde eğitimcilerimizin, öğretmenlerimizin...
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Sayın Bakan, sorulara cevap vermiyorsunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Neyi cevaplıyorum?
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Anayasa 36'ya göre dava açma hakkını gasbediyorsunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Oraya da geliriz. Bu sorduğunuz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Bunlara cevap vermiyorsunuz, masal anlatıyorsunuz deminden beri!
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Dolayısıyla performansı ölçülebilir hâle getirdiğimiz zaman yöneticilerin değiştirilmesi rasyonel, ölçülebilir nesnel ölçütlere dayanmış olacaktır. Bu, işin bir tarafı. Bir diğer tarafı da...
BAŞKAN - Süremiz bitti Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Şunu da söyleyeyim... Bir dakika müsaade eder misiniz.
BAŞKAN - Peki.
Bir dakika süre vereyim.
Buyurunuz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bu düzenlemenin arkasında bir de hukuki bir sorun var. O da şudur: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili maddesine göre okul yöneticiliği, müdürlük, müdür başyardımcılığı, yardımcılık ikinci görevdir, aslolan öğretmenlik görevidir. Bu yöneticilik görevleri ikinci görevdir, tıpkı başhekimlik gibi, üniversitelerdeki dekanlık vesaire gibi, aslolan öğretmenliktir. Nitekim Anayasa Mahkemesinin bu konudaki içtihadı da 657'ye uygun olarak bunların ikinci görev olarak değerlendirilmesi yönündedir ama idare mahkemeleri bu konuda ciddi bir karışıklık içinde farklı yorumlara göre hüküm veriyorlar; bir kısmı bunları müktesep hak ve kazanılmış kadro hakkı olarak yorumluyor. Dolayısıyla, biz, çok nesnel gerekçelerle, ölçülebilir gerekçelerle bir yönetici değişikliği yapma imkânına bile sahip değiliz bugünkü mevzuat hükümlerine göre...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Özlük hakları değişecek mi Sayın Bakan?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Değişmeyecek. Yani, bu tip görevlendirme 657 sayılı Devlet Memurları Yasası'nın talep ettiği görevlendirmedir. Dolayısıyla, yaptığımız düzenleme...
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - İyice karıştırdınız Bakanım, siz de çıkamayacaksınız içinden. Altıncı bakan nasıl yapacak, çok merak ediyoruz.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - AİHM'e gittiklerinde ne yapacaksınız?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Dershaneler AİHM'e giderse ne yapacaksınız? Yapacağınız hiçbir şey yok.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) - Bu bir tasfiye değildir, yöneticilerimizin rasyonel ölçütlerle değerlendirilmesidir ve ona göre mükâfatlandırılmasıdır; mevzuata da aykırılık oluşturmaz. Ayrıca sayı da 100 bin falan değildir 39 bindir, müdür de 16 bindir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.