| Konu: | CHP GRUBUNUN, MANİSA MİLLETVEKİLİ HASAN ÖREN VE 21 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN YOLSUZLUK VE RÜŞVET OLAYLARI İLE BU OLAYLARIN ÜLKEYE VERDİĞİ ZARARLARIN ARAŞTIRILARAK ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİN BELİRLENMESİ AMACIYLA 27/1/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 26 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 26.02.2014 |
HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum.
Gerçekten, 17 Aralıktan sonra Türkiye'de her şey değişmeye başladı. Yürütmenin kontrolünü yasamanın sağlaması gerekli. Yasamaya ciddi işler düşüyor ama ne yazık ki yürütmenin kontrolünü yasama istediği gibi yapmıyor, yapamıyor veya yaptırılmıyor. Bu araştırma önergesini onun için çok önemsiyorum. 17 Aralıktan bu yana Türkiye'de, haklı haksız, bir kesimin inandığı, bir kesimin inanmadığı iddialar -yolsuzlukla ilgili, hırsızlıkla ilgili- devam ediyor. Peki, Parlamentonun görevi nedir, Meclisin görevi nedir? Meclisin görevi, yasamanın işini kolaylaştırmak, kanunları, yasaları çıkarmak; yürütmeyle ilgili sorunlar var ise, halkın kafası karışık ise, yürütmede yanlış giden bazı konular var ise bu konular üzerinde görev üstlenmek, araştırma komisyonları kurarak bu konular üzerinde araştırma yapmak, tıpkı darbeler komisyonu gibi veya ona benzer komisyonlar gibi. 17 Aralıktan bu yana, doğru veya yanlış ama Türkiye'de ciddi iddialar var. Bu iddialarla ilgili de bu Meclisin bir şey yapması gerekli. Birlikle, muhalefet size elini uzatıyor. Muhalefetin söylediği açık ve net: "Gelin, 17 Aralıktan bu yana Türkiye'de konuşulan, bakanların çocuklarından Başbakana kadar uzanan bu iddialarla ilgili bir araştırma komisyonu kuralım. Gerçekten bunları araştıralım, eğer bu kasetlerle ilgili veya buna benzer iddialarla ilgili yanlışlıklar varsa Türkiye'de yaşayan yurttaşlarımıza bu konuda bilgi aktaralım. Yoksa, bu konu, devam edecek, gidecek."
Başbakanın devamlı dilinden düşürmediği ve Başbakanın yanlış bilgileri devamlı topluma vermesi karşısında, tabii ki, muhalefetin de bununla ilgili bu kürsüden söyleyecekleri devamlı olacaktır. Ama muhalefet ne zaman hırsızlığı, yolsuzluğu, usulsüzlüğü bu kürsüye taşısa, hepinizin sinirleri geriliyor, hepiniz belirli bir noktada hoşnutsuz oluyorsunuz, Sayın Başbakanın söylediği yanlış bilgileri, yalan bilgileri asla kabul etmiyorsunuz.
Bakınız, daha dün sabah milletvekilleriyle yaptığı toplantıda, kahvaltıda, Halkbank Genel Müdürünün kutularının içerisinde yakalanan veya bulanan 4,5 milyon doların geriye iade edildiğini Başbakan bizzat kendisi söyledi, sizler de şahidisiniz, ama aynı konuyla ilgili, Halkbankın, Süleyman Bey'in yani Genel Müdürün avukatı Ersan Şen, kesinlikle böyle bir paranın geriye iade edilmediğini, avukatının kendisi olduğunu, böyle bir paranın iadesi olsa ilk önce kendisinin haberinin olacağını söyleyerek Başbakanın kahvaltıda siz milletvekillerine söylediğinin, söylenenin yalan olduğunu ortaya çıkardı. Alınmıyorsunuz, bunlardan da alınmıyorsunuz. Yani, bile bile, görüyorsunuz yanlışı, bilgilerin yanlış olduğunu görüyorsunuz, alınmıyorsunuz. Bu avukat arkadaşımız neydi? Deniz Feneri'nin de avukatıydı. O zaman, bu sıralarda, neler söylemediniz o savcılarla ilgili. "Tutanaklarda tahribat yapıldı, bütün tutanaklarla oynandı, bu savcıların hepsi yargılanmalı." dediniz ve o savcılar yargılandılar, dün itibarıyla da beraat ettiler yani Deniz Feneri'nin üzerini örtmeye çalıştınız, örtebilmek için savcıların hepsini suçladınız, "Evraklarda tahrifat var." dediniz ve buna yargı baktı, savcıların beraatine karar verdi. O Deniz Feneri'yle ilgili suçladığınız savcılara bir özür borcunuz yok mu? Bence var.
Peki, değerli arkadaşlarım, Başbakan bu konularla ilgili, en son kaset İnternet'e düştüğünde, bunun montaj olduğuyla ilgili, bütün hepiniz koro hâlinde söylüyorsunuz... Bundan önce neler çıktı? Ben bu kürsüden söylemiştim, dedim ki: İçişleri Bakanının oğlunun konuşmasına montaj demediniz. İçişleri Bakanının oğluyla -birlikte- bir konuşması gerçekleşiyor, "tape"ler ele geçiyor ve bununla ilgili -bütün arkadaşlarımız burada dile getirmesine rağmen- hiçbiriniz montaj demediniz. Oğlunun evinde yedi çelik para kasası bulunmasına, fotoğraflara montaj demediniz. Urla'da 1'inci derecedeki sit alanının 3'üncü dereceye düşürülmesiyle ilgili Başbakanın telefon konuşmalarına itiraz etmediniz. Başbakanın iş adamlarıyla yaptığı konuşma, kurduğu havuz, ATV ve Sabah gazetesiyle ilgili toplanan paralar ile bu paraların toplanış şekliyle ilgili hiç fikir beyan etmediniz, montaj demediniz. Şimdi, en son, "Yedirmeyiz." dediğiniz Başbakana dayandı. Başbakana dayandığı anda, hepiniz beraber, yine "Yedirmeyiz, bunlar yalan." diyorsunuz. Bunun neresi yalan? Nasıl bir yalan? Eğer siz, bununla ilgili "yalan" diyor iseniz, bu raporlar, yirmi dört saatte -Amerika'yla aramızda on iki saat fark olmasına rağmen- bu CD Amerika'ya gidiyor, orada montaj olup olmadığı kontrol ediliyor ve jet hızıyla Türkiye'ye geliyor. Peki, bu hassasiyetinizi gencecik teğmenlerin sehven telefon konuşmalarında gösterseydiniz, ıslak imzalar için gösterseydiniz. Generallerin konuşmaları için ABD'den yardım istemeyi hiç düşünmediniz mi? Yani Türk Silahlı Kuvvetlerinde bu kadar haksızlıklar yaşanır iken, bu kadar iddialar ortalıkta dolaşır iken Adalet ve Kalkınma Partisi bu hassasiyeti göstermedi de şimdi "Oğlum, evdeki paralar ne oldu?", "Babacığım, hangi paraları soruyorsun?"
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yalan onlar. Montaj olduğu söyleniyor, hâlâ onun üzerine siyaset yapıyorsunuz bir de.
HASAN ÖREN (Devamla) - "Canım, senin paralarını soruyorum."
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ayıp ya!
HASAN ÖREN (Devamla) - "30 milyon euroyu ne yapalım? Elimizde kalan bu." denen iddialara niye ayıp diyorsunuz?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ayıp tabii.
HASAN ÖREN (Devamla) - Dün siz bu iddialarla ilgili söylerken ayıp olmuyor da...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Onca konuşmada montaj olduğu söylendi. Montaj üzerine siyaset yapıyorsun ya!
HASAN ÖREN (Devamla) - ...şimdi Başbakanla ilgili bu iddialar neden ayıp oluyor?
RECEP ÖZEL (Isparta)- Sizin hafızanızda başka bir şey yok mu ya!
HASAN ÖREN (Devamla) - Niye canınız sıkılıyor? Hani Başbakan ne söylemişti?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bizim canımız sıkılmıyor, sizin yalanlarınız üzerine canımız sıkılıyor.
HASAN ÖREN (Devamla) - "Hırsızlık oğuldan babaya geçmez, hırsızlık babadan oğula geçer." demişti. Başbakan yıllar öncesinden bunu biliyormuş demek ki!
Şimdi, isterseniz, bir karşılaştırma yapalım.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Hasan Ören, çok ayıp ediyorsun, biliyor musun.
HASAN ÖREN (Devamla) - Sayın Başbakanın oğluyla olan ilişkileri, telefon konuşmalarıyla ilgili saatleri TİB'den isteyebilirsiniz, çok uzağa gitmeye gerek yok. İstersiniz -sabahın sekizi, 11.37, 12.58- aramaların hepsi orada vardır. İtiraz etmenize gerek yok. Niye itiraz ediyorsunuz? Niye sinirleniyorsunuz?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Yalan söylüyorsun!
HASAN ÖREN (Devamla) - O gencecik teğmenler on sekiz ay yatarken, 350 tane numara telefonuna sehven yazılırken, bu tepkileri niye göstermediniz? Onlar bu memleketin ana kuzuları değil miydi? Onlar bu memlekette yaşayan, sizin de onlar üzerinde sorumluluğunuz olan insanlar değil miydi? Oraya geldiği zaman bir şey yok, iğne size battığı zaman bağırıyorsunuz, haykırıyorsunuz. Bağırmayın. Bağırmaya hakkınız yok.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen yalan konuşuyorsun, doğru konuşmuyorsun.
HASAN ÖREN (Devamla) - İşte, ortada. Bu iddiaları açığa çıkarmaya var mısın?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Doğru konuşmuyorsun ki.
HASAN ÖREN (Devamla) - Hadi gelin, araştırma önergesine oy kullanın. Araştırma önergesinde temsil oranında komisyona bütün partilerden kişiler, milletvekilleri seçiliyor. Hadi gidelim, TİB'e soralım, milletvekili olarak, komisyon olarak bunları sorma hakkımız var.
Değerli arkadaşlarım, Recep Tayyip Erdoğan, Bilal Erdoğan; Kemal Kılıçdaroğlu, Kerem Kılıçdaroğlu... Bir tarafta iddia, bu halkın emeğini ve alın terini çalan Recep Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan iddiası, bir tarafta da Kemal Kılıçdaroğlu ve Kerem Kılıçdaroğlu... Kerem Kılıçdaroğlu da çalıyor ama o bateri çalıyor arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) - Ne kadar komiksin! Bunun altında ezileceksiniz Sayın Hasan Ören, bunun altında ezileceksiniz, ezileceksiniz.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ören.
Aleyhinde, Ankara milletvekili Fatih Şahin... (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
RECEP ÖZEL (Isparta) - Çıkamayacaksın Manisa sokaklarına, Manisa sokaklarında gezemeyeceksin.
HASAN ÖREN (Devamla) - En iyi bildiğiniz şey tehdit etmek.
BAŞKAN - Sayın Ören...
HASAN ÖREN (Devamla) - En iyi bildiğiniz iş tehdit etmek, başka bir şeyiniz yok.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Geç artık yerine be, geç! Bağırma!
BAŞKAN - Sayın Ören, teşekkür ediyoruz.
HASAN ÖREN (Devamla) - Memuru tehdit edersiniz, işçiyi tehdit edersiniz, başka bir şey bilmezsiniz.